Biliriz de niçin işleriz?

 Günahtan bahsediyorum. Yalan mı? Bildiğimiz halde işlemiyor muyuz? Neden peki? İnsanız çünkü. Tabi ki bu bize günah işleme hakkı tanımayacaktır. Ancak günah işleme konusunda, peygamberlerine ve meleklerine verdiği garantiyi Allah, biz kullarına vermemiştir. Ateşten korkup uzaklaştığımız gibi günahlardan da uzaklaşmalıyız. Buna rağmen yine de işleyeceğiz. Bunun için vardır tövbe kapısı. Yüce Allah tövbe kapısı gibi bir nimeti boş yere yaratmayacaktır. Haşa! Bunun aksini düşünmek insanı sapıklığa götürür. Fakat nimet olarak böyle bir kapımız da var. Yokluğunda ne yapardık, şükürler olsun Rabbimize.
Bana kulluk edesiniz diye yarattım sizi diyen yüce Allah, dünya hayatımızı, başından sonuna kadar nasıl değerlendireceğimizi, kulluk yolunda ne kadar yürüyeceğimizi, düştüğümüzde O'ndan yardım dileyeceğimizi, kirlendiğimizde tövbe kapısını çalacağımızı ve emanet için O'na sığınacağımızı elbette biliyordu. Bunun ispatıdır tövbe kapısı. Panzehirdir günahlarımızın zehrine karşılık. Peygamberlerin bile korktuğu, korktuğu kadar gereğini yerine getirdiği günahlardan, ne oluyor bize ki hiç korkmuyoruz. Üstelik korkmadan işlediğimiz için zehrinin gücünü iki katına çıkarıyoruz günahın. Günah konusunda Allah'ın yardımını gören peygamberlere karşılık biz neye güveniyoruz, onu da anlamış değilim.
Günahlarla kirleneceğimizi bilen Rabbimiz temizlenme yollarını da Sevgili Peygamberimiz (sav) vasıtasıyla öğretmiştir. Çünkü kir pas içindeki kul Allah'a yakışmaz. Resûlullah (sav)'in Ehl-i Beyt'inde olduğu gibi. O kulunu kendine yakışacak şekilde temizlemeyi murad etmiştir. Başta yapılacak olan tövbe kapısından ayrılmamaktır. Resûlullah (sav) Efendimizin sözleri bu konuda ferahlatıcıdır: "Tövbe eden günah işlememiş gibidir." Değmez mi bir ömür o kapıda durmaya? Rabbimiz Teâlâ, Kur'an'ında tövbeleri çokça kabul ettiğini, Tevvab isminin O'na ait olduğunu sıkça hatırlatmaz mı bize? Bu müjdeleri görüp, o kapıdan ayrılmak, yakışır mı bize? Tövbeden uzak kalmak, hâşâ Allah'a meydan okumak, kul olduğumuz gerçeğini unutmaktır. Hatta tövbesizlik günahını yaşarken, tövbe nimetinden nasibimizin olmadığını unuturuz bile. Günahlarımızdan temizlenmek için tövbenin yanı sıra dualarımızı çoğaltmalı, O'nun büyüklüğünü, kendimizin küçüklüğünü hatırlamalıyız. Bir günah işlediğimiz zaman, pişmanlığımızın nişanesi olarak hemen bir iyilik yapalım ki, yazılmadan silinmesine vesile olsun. Salih amellerimiz de günahlarımızın temizlenmesine sebeptir. Yüce Allah'ın razı olacağı her şeydir salih amel. Yapıp ettiklerimiz için şu sorudan vazgeçmeyelim: "Bu yaptığımdan Allah razı mı, değil mi?" Razı oldukları salih amelimiz, razı olmadıkları maalesef günahımızdır. Kula düşen ise rızayı getiren salih ameller işlemektir.
Salih kullar için büyük küçük günah kavramı yoktur aslında. Günahların hepsini büyük görmek akıllı Müslüman'ın işidir. Küçük günahlarımızı büyük, büyüklerini ise ölüm olarak görmek bize ne kaybettirir? Aksine kârımız olur. Önemsememe ahlakı küçük günahların gıdasıdır. Devamı sonunda büyümüş olarak karşımıza çıkacaktır.
Küçük büyük bütün günahlarımızdan samimiyet ve ısrarla uzaklaşmaya çalışmalıyız ki, uzaklaşamadıklarımızı Rabbimiz affetsin inşallah. Umut ve yüreğimizi bu duygularla ortaya koyduğumuzda Yüce Allah kapılarını açacaktır.
Yüce Rabbimiz işlediğimiz günahlarımızı temizleyecek, işleyeceklerimizden de uzak tutacak yolu ortaya koymuştur. Aklımızda kalacak şekilde özetleyip dua umuduyla huzurlarınızdan ayrılmak isterim. 
İşlediğimiz günahlarımızı tövbe, dua, iyilik ve salih amel ile temizlememiz mümkündür. Bir şartla, o da amellerin temiz bir kalple ortaya konulmasıdır. Aksi takdirde mümkün değildir. Çünkü salih amel salih kalpten sudur eder. Bu da bizim temiz ve salim bir kalp elde etmek zorunda olduğumuzu gösterir. Onun yolunu da yine Rabbimiz gösteriyor. 
Günahlara karşı koymak, korunmak ve gönlümüzü temizlemek için; tövbe kapısını çalarak günahlarımızı silecek, dua ile Yüce Allah'a sığınacağız. Zikirle beraberliğimizi sağlayacak, selatü selam ile şefaatine nail olacağız. Daim abdestle temizlenecek; Felak, Nas, Ayetel Kürsü ve Yasin'le korunacak, Kur'an'la süsleneceğiz.
Bak gör sen o zaman Allah kulunu, kul Allah'ını nasıl seviyor. Habibullah ümmetini, ümmeti Peygamberini nasıl bağrına basıyor. Oluşan muhabbet günahları nasıl eritiyor. Çünkü şirk koşmadıkça hiçbir günah, Yüce Rabbimizin af, mağfiret ve merhameti karşısında büyük olamaz.
Allah'a emanet olun.