Burak Dilev gönderdi.Hoş bir mizansen.Bir Japon, İstanbul'da geçirdiği bir haftanın sonunda fikri sorulduğunda şunları söylüyor: Türklerin evine gittiğinizde, tanımasalar da buyur ediyorlar. Siz oturmadan kimse oturmuyor. Siz sofraya geçmeden kimse geçmiyor. En iyi yere sizi oturtuyorlar. Siz yemeğe başlamadan kimse başlamıyor. Zorla her yemekten tattırıyorlar. Siz kalkmadan kimse, evin çocuğu bile sofradan kalkmıyor. Çay, kahve, meyve, ikram bitmiyor. Herkes sizi rahat ettirmek için uğraşıyor. Kumandayı elinize veriyorlar. Sırtınıza, altınıza yastık konuyor. Yorgunluktan ölseler bile siz kalkmadan kimse gidip yatmıyor. Gitmeye yeltendiğinizde bu kez bırakmıyorlar. Yataklarını veriyorlar, kendileri kanepede, koltukta yatıyor. Sonra evden çıkıyorsunuz ayni adamlar 180 derece değişiveriyor. Herkes arabasını üstünüze sürüyor. Arabanın burnunu çıkarmazsanız kimse yol vermiyor. Kornalar, küfürler. Şerit değiştirmek bile mümkün değil. Yayaysanız ışık olmayan bir geçitten mümkünü yok gecemizsiniz. Evde öyle, arabada böyle, nasıl oluyor? Bu işi çözemedim.Evet Japon haksız da sayılmaz.İyi de bizi evde öyle sokakta böyle kim şekillendiriyor?Yoksa biz evde Anadolulu, sokakta Avrupalı mı oluveriyoruz.Çünkü evde yapılan izzet-ü ikram tam bir Anadolu örfü.Sokakta ise Alaman işi devreye giriyor. Bu bir Şiirdur, has bir şiirdurBekledum bekledum haber gelmediSenun cevaplarun geçtur uşağumSen gideli beri baban gülmediBabayı ağlatmak suçtur uşağum
Eyiyuk çok şükür bizden sorarsenYaramazluk yoktur haber ararsenBuranun haline kafa yorarsenBil ki komşularum açtur uşağum
Fakiri kayıran koruyan yokturBizum da halumuz ne aç ne tokturPara desen tomar amcanda çokturOnun da tek derdi hacdur uşağum
Odun aldurtmadi dondurdi biziYanina uğraduk göderdi biziBugün yarun deyup kandurdi biziBu bize ettuği kaçtur uşağum
Otlarumuz bitti inek geberdiBu da bizum içun acı haberdiAmcana giderduk geri teperdiBunlari hazmetmek güçtur uşağum
Buralar boyledur haberi yazdumKusuruma bakma seni da üzdumGel da bizi kurtar canumdan bezdumSana bu yazduğum üçtur uşağum
Dediler avrupa alacak biziNe gezer hınzırlar çalacak biziKendileri gibi bulacak biziİlk gönderdukleri haçtur uşağumMisyonerler geldi tuzak kurdilerGençlerun önine dolar sürdilerİçerden bizleri boyle vurdilerBunlarun alduği öçtur uşağum
Uşaklar okula artuk gitmeyurNe soylersan söyle fayda etmeyurHayale dalarler hayal bitmeyurUmutlar batıya göçtur uşağum
Mikdatiyum gel uşağum burayaAncak sen olursun merhem yarayaHainleri sen düzersun sırayaBenum oğlum atak koçtur uşağumÇaykara Eğridere Köyü'nden Şair Mikdat Bal'ın şiirini Süleyman Koca taa Hollanda'dan gönderdi.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024