Her şehrin değerleri ve yetiştirdiği kıymetli evlatları vardır. Yaptıklarıyla, davranışlarıyla ve yaşantılarıyla çağa damga vurup iz bırakarak göçüp giderler bu dünyadan.
Doğduğu kentin kalbine girebilmeyi, ruhuna imza atabilmeyi başaranlar, isimlerini, memleketinin tarihine altın harflerle yazdırırlar.
Bir insan düşünün ki bulunduğu tüm makamlarda ve mevkilerde, mütevazılığı / vatanseverliği / dürüstlüğü / samimiyeti ve çalışkanlığı ile 7'den 70'e herkesin gönlünde taht kursun. Bu yazıldığı ve sanıldığı kadar kolay bir iş değil. Her babayiğidin harcı hiç değil.
Öyle ki acısını paylaşarak cenazesinde ağlayan, sevincine ortak olup düğününde oynayan, şenliğinde var olan, özetle yaşamın her anında altın kalpli hemşerilerine mesai harcayanlar asla unutulmaz.
İşte bu tanımlamalara sığan Gümüşhane ismi ile özdeşleşmiş ender kişilerden birisiydi Mustafa Canlı!
Arkasından bir koca kentin gözyaşı döktüğü ağıtlar, şiirler yazdığı bir hak aşığı ve gönül dostuydu Mustafa Canlı.
Neylersin ki o da bir faniydi ve bir gün o ecel şerbetini içecekti.
Ani ölümü hepimizi derinden sarstı ve üzdü. Ama emir büyük yerdendi. Elden bir şey gelmiyordu. Mülk evinin sahibinden tahliye kararı bu kez geçtiğimiz günlerde onun için verilmişti.
Vefat haberiyle sosyal medyada binlerce kullanıcı profil resimlerinde onun fotoğraflarını kullandı. Cenazesindeki cemaati gördük ki Gümüşhane caddelerine taştı. Her faniye nasip olmayacak bir görüntüydü.
Ne çok seveni ve dostu varmış. Her görüşten ve düşünceden insanların ortak paydası Mustafa Canlı oldu. Gönüllere girmeyi ve hepsini teker teker fethetmeyi başarmıştı.
Bu kadar dostu 58 yıllık yaşamına nasıl sığdırmıştı? Bu husus İdari Bilimler Fakültelerinin sosyoloji bölümünde yüksek lisans tezi olabilecek nitelikteydi. Kendini Kaf dağının zirvelerinde görenlere ders verir nitelikte bir yaşamdı.
Mustafa ağabey, bizim de taa 1999 yılından bu zamana gönül defterimize kaydettiğimiz candan bir dost ve ağabeyimizdi.
Hakka vuslatı ile bir kez daha, "hayatla birlikte akıp giden ne çok şey var" diye bir süre düşündüm, sonra da bu satırları kaleme almak istedim.
Üzülsek de, kabullenmek güç olsa da... günlerimiz akşamlı, hayatlarımız ölümlü...
Ve geride kalansa yalnızca ince bir "ahh..."
Böyle zamanlar da anılar depreşir ya... Mustafa ağabeyle bir anımızı paylaşmak isterim sizinle.
(Devam edecek...)
- Bir anketin düşündürdükleri / 26.03.2024
- Ramazanın getirdiği bir demet güzellikler / 12.03.2024
- 106. yıl sonra Eskişehir’de… / 27.02.2024
- Emekliler kervanının yeni üyesi / 20.02.2024
- Perşembe akşamı izlenimlerim! / 13.02.2024
- Yerel seçimler üzerine / 07.02.2024
- Bu bizim insanlık namına görevimiz! / 30.01.2024
- Bir nefes sıhhat / 23.01.2024
- Üç cilt çıkan kitaplarımın öyküsü / 16.01.2024