İlahi ilkeleri ihlal etmeye meyletmekten korkuyoruz.
Zulme meylederiz de ateş bize dokunur diye tir tir titriyoruz.
Müminleri bırakıp kafirleri dost edinme anlamına gelecek bir davranışta bulunuruz da Allah’ın gazabına çarpılırız diye ödümüz kopuyor.
Bazı insanların ellerini ısırarak “keşke falancaları, filancaları dost edinmeseydim” diyecekleri o dehşetli gün yadımıza düştükçe uykularımız kaçıyor.
“Allah katında din ancak İslam’dır” ilkesine muhalif düşecek bir eylemde, bir söylemde bulunmaktan, Kur’an’ın helal dediğine haram, haram dediğine helal demekten, Hak dediğine batıl, batıl dediğine hak demekten gece gündüz Allah’a sığınıyoruz.
Yüce İslam’a has olan “şehitlik” kavramını gayri Müslimlere de kömür çuvalı dağıtır gibi dağıtanları onaylamaktan, alkışlamaktan ateşten korkar gibi korkuyoruz.
Yük taşımak gerektiğinde kuş, uçmak gerektiğinde de deve olmayı tercih eden devekuşu misali, işlenen cinayetler karşısında susmaktan, zulümler karşısında tırsmaktan Allah’a sığınıyor ve böyle bir cürüm işlemekten korkuyoruz.
İslam’ın tartışılmaz kesin hükümlerinin ihlal edilmesi karşısında susanlara ve bunları “reel politika” diye geçiştirenlere acıyoruz ve bu duruma düşmekten şiddetle kaçınıyoruz.
İslam coğrafyasını paramparça etmeyi hedefleyen haçlı planların içinde olmaktan, içinde olanları onaylamaktan hele hele savunmaktan Allah’a sığınıyoruz.
Tevhid inancı etrafında birleşenleri bir vücudun organlarına benzeten, bir organın rahatsızlığı anında vücudun uykusuz kalacağını ifade eden şanlı Peygamberimizin öğretilerine ters düşecek davranışlardan, hele hele haçlılarla bir olup kardeşlerimizin kuyusunu kazmaktan, kuyu kazanlara kaçma-kürek, araç-gereç taşır duruma düşmekten elbette ve kesinlikle korkuyoruz.
Kardeş katili oldukları elli defa tescillenmiş, ellerinden kan sızan haçlıların, kardeşlerimiz üzerinde yeni bir katliam kotarmaları için onlara yatakçılık yapmaktan, ev sahipliği yapmaktan gerçekten haya ederiz ve bu durumu “reel politika” deyip geçiştirenlerin düştükleri hazin durumdan Allah’a sığınırız.
Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı olan bu ülkenin yer üstü ve yer altı kaynaklarını küresel tefecilere peşkeş çekenleri onaylamaktan, destek olmak ve alkışlamaktan gerçekten korkuyoruz.
Bazılarının cesaretine şaşıyoruz, bazılarının suskunluğuna şaşıyoruz, bol keseden “şehitlik” dağıtılması karşısında sözde ulemanın çıt çıkarmamasına şaşıyoruz.
Kişinin kardeşinden anasından, babasından ve eşinden kaçacağı o dehşetli günü düşünerek bu gün yapılanlardan gerçekten korkuyoruz.
Sizi bilmem ama biz korkuyoruz.
Zulme meylederiz de ateş bize dokunur diye tir tir titriyoruz.
Müminleri bırakıp kafirleri dost edinme anlamına gelecek bir davranışta bulunuruz da Allah’ın gazabına çarpılırız diye ödümüz kopuyor.
Bazı insanların ellerini ısırarak “keşke falancaları, filancaları dost edinmeseydim” diyecekleri o dehşetli gün yadımıza düştükçe uykularımız kaçıyor.
“Allah katında din ancak İslam’dır” ilkesine muhalif düşecek bir eylemde, bir söylemde bulunmaktan, Kur’an’ın helal dediğine haram, haram dediğine helal demekten, Hak dediğine batıl, batıl dediğine hak demekten gece gündüz Allah’a sığınıyoruz.
Yüce İslam’a has olan “şehitlik” kavramını gayri Müslimlere de kömür çuvalı dağıtır gibi dağıtanları onaylamaktan, alkışlamaktan ateşten korkar gibi korkuyoruz.
Yük taşımak gerektiğinde kuş, uçmak gerektiğinde de deve olmayı tercih eden devekuşu misali, işlenen cinayetler karşısında susmaktan, zulümler karşısında tırsmaktan Allah’a sığınıyor ve böyle bir cürüm işlemekten korkuyoruz.
İslam’ın tartışılmaz kesin hükümlerinin ihlal edilmesi karşısında susanlara ve bunları “reel politika” diye geçiştirenlere acıyoruz ve bu duruma düşmekten şiddetle kaçınıyoruz.
İslam coğrafyasını paramparça etmeyi hedefleyen haçlı planların içinde olmaktan, içinde olanları onaylamaktan hele hele savunmaktan Allah’a sığınıyoruz.
Tevhid inancı etrafında birleşenleri bir vücudun organlarına benzeten, bir organın rahatsızlığı anında vücudun uykusuz kalacağını ifade eden şanlı Peygamberimizin öğretilerine ters düşecek davranışlardan, hele hele haçlılarla bir olup kardeşlerimizin kuyusunu kazmaktan, kuyu kazanlara kaçma-kürek, araç-gereç taşır duruma düşmekten elbette ve kesinlikle korkuyoruz.
Kardeş katili oldukları elli defa tescillenmiş, ellerinden kan sızan haçlıların, kardeşlerimiz üzerinde yeni bir katliam kotarmaları için onlara yatakçılık yapmaktan, ev sahipliği yapmaktan gerçekten haya ederiz ve bu durumu “reel politika” deyip geçiştirenlerin düştükleri hazin durumdan Allah’a sığınırız.
Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı olan bu ülkenin yer üstü ve yer altı kaynaklarını küresel tefecilere peşkeş çekenleri onaylamaktan, destek olmak ve alkışlamaktan gerçekten korkuyoruz.
Bazılarının cesaretine şaşıyoruz, bazılarının suskunluğuna şaşıyoruz, bol keseden “şehitlik” dağıtılması karşısında sözde ulemanın çıt çıkarmamasına şaşıyoruz.
Kişinin kardeşinden anasından, babasından ve eşinden kaçacağı o dehşetli günü düşünerek bu gün yapılanlardan gerçekten korkuyoruz.
Sizi bilmem ama biz korkuyoruz.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024