Ezberler bir bir bozuluyor, mızrakların saklanmaya çalışıldığı çuvallar teker teker paramparça ediliyor ve kimilerinin boş vakitlerinde sürekli çiğnedikleri sakızları çöpe atılıyor.
Bizim mahallede müthiş panik var.
Elinden elma şekeri, önünden oyuncağı alınan çocukların feryadı gibi feryad edip duruyorlar.
Bazıları yıllardır, yüzyıllardır egolarını tatmin için uydurma hadislere sarılarak ne güzel Peygamber amcası, Hz. Ali'nin babası Ebu Talib'e, Hz. Ebu Talib'e ateşten nalinler giydirmiş cehennemde beynini kaynatıyorlar, diğer taraftan da Ebu Süfyan'ın, oğlu Muaviye'nin hatta lanetlik Yezid'in faziletlerine dair kitaplar yazıyorlardı.
Şimdi ezberler bozuldu, bir Molla Kasım çıktı, bir Haydar Baş çıktı yalan ve yanlışlarını yüzlerine çarptı, bir adam boyu tutarında Ehl?i Beyt külliyatını kaleme aldı, haliyle onların da oyuncaklarını ellerinden almış oldu.
Şimdi hep bir ağızdan avaz avaz bağırıyorlar; "yalanlar ve iftiralar vadisinde yuvarlanıp gidiyorduk, durun kalabalıklar diyen bu sesin sahibi Haydar Baş da nereden çıktı?"
Hatırlayalım; yirmi sene evvel FETÖ'nün iç yüzünü açık ettiği, yaklaşan tehlikeye dikkat çektiği zaman da sayı Haydar Hoca'ya aynı çevreler; "bu kadar da olur mu canım, çağın İslam alimine bu sıfatlar yakıştırılır mı, siz çekemiyorsunuz" diyerek koro halinde saldırıyorlardı. On beş Temmuz felaketinin ardından sayın Baş'ın hakkını teslim ettiler ama, olan memlekete, olan milletimize ve devletimize çoktan olmuştu.
Milletin ve devletin topunu?tüfeğini, tankını ve uçağını millete karşı kullanıp katliam yaptıktan sonra bu şebekeyi tanımanın adına "basiret" diyorsanız, sizi tekrar ilkokul birinci sınıftan başlatmak gerekiyor demektir.
"Hoş Geldin Atatürk" kitabı piyasaya çıktı ve aynı çevrelerin kaşıntıları depreşti.
Haydar Baş, yetmiş yaşına rağmen gece?gündüz çalışarak "ezberleri bozma" işini başarı ile sürdürüyor.
"Böyle gelmiş olabilir ama böyle gitmemelidir" diyerek tarihi yanlışları tamir etmeye, güne istikamet vermeye ve geleceğe ışık tutmaya çalışıyor.
Aslında paniğe gerek yok, herkes bakışlarını kendi nefsine, özüne çevirmeli ve bir tefekküre dalmalı, bir muhasebeye oturmalı ve demeli ki;" acaba Mustafa Kemal'in hafız olmasından, Hz. Peygamberin torunlarından olmasından, haçlılara karşı verilen bir Milli Mücadelenin öncüsü olmasından ve nimetlerinden istifade ettiğimiz mevcut Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuş olmasından rahatsız olan bir zihin, bir gönül, bir akıl tedaviye muhtaç değil midir?"
Bizim mahallede yaşana panik havasının, belgeler ve bilgiler ışığında yerini sulh ve sükuna, muhabbet ve kardeşliğe bırakması temennisiyle?
Bizim mahallede müthiş panik var.
Elinden elma şekeri, önünden oyuncağı alınan çocukların feryadı gibi feryad edip duruyorlar.
Bazıları yıllardır, yüzyıllardır egolarını tatmin için uydurma hadislere sarılarak ne güzel Peygamber amcası, Hz. Ali'nin babası Ebu Talib'e, Hz. Ebu Talib'e ateşten nalinler giydirmiş cehennemde beynini kaynatıyorlar, diğer taraftan da Ebu Süfyan'ın, oğlu Muaviye'nin hatta lanetlik Yezid'in faziletlerine dair kitaplar yazıyorlardı.
Şimdi ezberler bozuldu, bir Molla Kasım çıktı, bir Haydar Baş çıktı yalan ve yanlışlarını yüzlerine çarptı, bir adam boyu tutarında Ehl?i Beyt külliyatını kaleme aldı, haliyle onların da oyuncaklarını ellerinden almış oldu.
Şimdi hep bir ağızdan avaz avaz bağırıyorlar; "yalanlar ve iftiralar vadisinde yuvarlanıp gidiyorduk, durun kalabalıklar diyen bu sesin sahibi Haydar Baş da nereden çıktı?"
Hatırlayalım; yirmi sene evvel FETÖ'nün iç yüzünü açık ettiği, yaklaşan tehlikeye dikkat çektiği zaman da sayı Haydar Hoca'ya aynı çevreler; "bu kadar da olur mu canım, çağın İslam alimine bu sıfatlar yakıştırılır mı, siz çekemiyorsunuz" diyerek koro halinde saldırıyorlardı. On beş Temmuz felaketinin ardından sayın Baş'ın hakkını teslim ettiler ama, olan memlekete, olan milletimize ve devletimize çoktan olmuştu.
Milletin ve devletin topunu?tüfeğini, tankını ve uçağını millete karşı kullanıp katliam yaptıktan sonra bu şebekeyi tanımanın adına "basiret" diyorsanız, sizi tekrar ilkokul birinci sınıftan başlatmak gerekiyor demektir.
"Hoş Geldin Atatürk" kitabı piyasaya çıktı ve aynı çevrelerin kaşıntıları depreşti.
Haydar Baş, yetmiş yaşına rağmen gece?gündüz çalışarak "ezberleri bozma" işini başarı ile sürdürüyor.
"Böyle gelmiş olabilir ama böyle gitmemelidir" diyerek tarihi yanlışları tamir etmeye, güne istikamet vermeye ve geleceğe ışık tutmaya çalışıyor.
Aslında paniğe gerek yok, herkes bakışlarını kendi nefsine, özüne çevirmeli ve bir tefekküre dalmalı, bir muhasebeye oturmalı ve demeli ki;" acaba Mustafa Kemal'in hafız olmasından, Hz. Peygamberin torunlarından olmasından, haçlılara karşı verilen bir Milli Mücadelenin öncüsü olmasından ve nimetlerinden istifade ettiğimiz mevcut Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuş olmasından rahatsız olan bir zihin, bir gönül, bir akıl tedaviye muhtaç değil midir?"
Bizim mahallede yaşana panik havasının, belgeler ve bilgiler ışığında yerini sulh ve sükuna, muhabbet ve kardeşliğe bırakması temennisiyle?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024