İsrail ölüm kusuyor. Filistin'de insanlık katliamı var. Filistin'de soykırım yaşanıyor? Çocuklar ölüyor? Gençler, yaşlılar, analar-babalar, kadın-erkek topyekun insanlık ölüyor.Planlı, programlı, hesap-kitaba dayalı bir katliam bu.İsrailoğullarının, tanrıları Yahova'nın Nil'den Fırat'a uzanan havzayı kendilerine vaat ettiği şeklindeki "Arz-ı Mev'ud" inancı ekseninde, yeni dünya tabiriyle BOP projesi kapsamında bu kademeli soykırım.İsrail'in Filistin'deki katliam adeta "rutin işlem" haline geldi.İsrail, kafası estiği zaman katliama başlıyor; yorulduğu zaman ateşkes ilan ediyor.Dünya seyrediyor. BM oyalıyor. AB, ABD ve küresel lobiler İsrail'in yanında yer alıyor? Hepsi aynı planın ortakçıları!Türkiye iki arada bir derede kalıyor. Yukarı tükürse BOP, aşağı tükürse stratejik işbirliği ve dinlerarası diyalog? Ankara bakıyor.1996'da İsrail ile gizli anlaşmalar imzalayan ve kurullardan geçiren Milli Görüş elemanları ve STK'lar, meydanlardan İsrail'e çıkışıyorlar; böylece hem toplumun gazını alıyorlar, hem de ABD ve İsrail'in yerli ortakçılarının üstünü örtüyorlar.BOP'un eş başkanı olarak konuşulan Başbakan R. T. Erdoğan, güya İsrail Başbakan'ı Ehud Olmert'e köpürüyor, sızlanıyor. Erdoğan'ın dizi dibinde ağlaması gereken Emine Erdoğan, yanlış ortamlarda, yanlış yerlerde iki gözü iki çeşme ağlıyor. Emine hanım gözyaşları içinde ağlayabilir; lakin başbakan Erdoğan, ağlayamaz, sızlanamaz? Çünkü Başbakanlık koltuğu, ağlanma ve sızlanma yeri değildir; icraat makamıdır.İsrail ise, Erdoğan'ı bir nevi madara ediyor? Erdoğan, Ankara'da Olmert ile görüşüyor; İsrail, havadan bombalamaya başlıyor. Erdoğan, güya Ortadoğu turuna çıkıyor, İsrail karadan katliama girişiyor, tanklarını sürüyor.Erdoğan, BOP'un eş başkanı... Kendi beyanları var. Desin ki, değilim! Gazetemizin haftasonu Sürmeli Hotel'de düzenlediği "Filistin ve Ortadoğu'nun Geleceği" konulu sempozyumuna onur konuğu olan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, BOP'un bam teline dokunuyor:"Sayın iktidar ve onun Başbakanı, Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanıdır.Bunun manası şudur; Ortadoğu'da, sayın eş başkanın müsaadesi olmadan karıncanın dahi yürümesi mümkün değildir? 6 yıldan beri medeniyetleri barıştırmaya çalışan, dinleri kardeş etmeye çabalayan sayın Başbakan'ın kastı ne idi? Dinlerarası diyalogdan kastı veya medeniyetlerin barışması dediği şey nerede kalmıştır? Nerede bu barış? Nerede bu insanlık?Sayın Erdoğan, hangi medeniyetleri buluşturacak? Hangi dinleri kardeş edecek? Bu büyük bir oyundur? Lütfen buna kimse alet olmasın!Hayır böyle değil, sayın Başbakan'ı, yabancı medeniyetlerin ve dinlerin mensupları aldatmış ve kandırmışsa ve neticede de böyle bir soykırıma başlanmışsa; o zaman Tayyip beyin şahsına ve iktidarına, medeniyet projesinin sahipleri ve Büyük Orta Doğu projesinin sahipleri ihanet etmiş demektir.O halde sayın Başbakan ve iktidar, her iki halde de görüşlerinde, tezlerinde yanılmış; büyük bir mağlubiyetin ve de mağduriyetin içine girmiştir."Prof. Dr. Baş şunu hatırlatıyor: İktidarı da, Erdoğan'ı da kurtaracak olan medeniyetlerin, kültürlerin, siyasetlerin varlıklarını koruyabilmek için tarih boyunca sahip olduğu tehdit algılamalarını devam ettirmektir. Aksi taktirde bu yanlış anlayışlar, milletleri ve devletleri bitirir ve sonraki pişmanlıklar da asla fayda vermez.Filistin ve Ortadoğu'da barışın sağlanması için atılması gereken somut adımları sıralıyor BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş ve diğer katılımcılar.Ankara, ağlama ve sızlanma yeri olmadığı gibi; ne Türkiye'yi uluslararası arenada madara etme yeri, ne de zalimin yanında vaziyete sokma yeridir?Lakin kendi başını kaşımaya dahi takatı olmayan bir Türkiye'nin vaziyeti ancak bugün olduğu gibi olur. O halde hem Türk milletinin, hem de Ortadoğu'daki Müslüman toplumların huzuru için güçlü bir Türkiye şarttır. O da BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal-Devlet-Milli Devlet projeleriyle şahlanmış bir Türkiye'den başkası değildir. Bu bakımdan gün, ağlama günü değildir; önümüzdeki yerel seçimlerde böyle bir güçlü Türkiye'nin adımlarını BTP ile atma günüdür. Aksi halde Endülüs'ün kalbi Gırnata'yı 1492'de ağlaya ağlaya Katolik krallığa teslim eden yüreksiz Müslüman hükümdar Ebu Abdullah'a, validesi Sultan Ayşe'nin söylediklerini, Türk milleti için de söylemek icab eder: "Ağla, ağla? Bir erkek gibi savunamadığın şeyler için ancak bir kadın gibi ağlamak yakışır sana?"
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019