Üç ay önce istenmesine rağmen bir türlü gelmeyen Deniz Feneri davasıyla ilgili dosya, gecikmenin Almanya'dan kaynaklandığı açıklanmasına rağmen 'yoksa hiç gelmeyecek mi?' şüphelerini doğurdu.
Hükümet, Deniz Feneri davasıyla ilgili dosyayı 3 ay önce Almanya'dan istedi, ama dosya hala gelmedi. Adalet Bakanı Şahin, bu gecikmenin Alman makamlarından kaynaklandığını söyledi. Bakan Şahin, dosyanın gönderilmesi için Alman makamlarını iki kez uyardıklarını ifade etti. Mehmet Ali Şahin, Almanya'dan 5 Aralık'ta gelen yazıda, "Bir ay içinde göndereceğiz" denildiğini, ancak sürenin dolmasına rağmen dosyanın kendilerine ulaşmadığını belirtti. Bakan Şahin, "Dosyanın bir an önce gelmesini istiyoruz. Hükümet olarak hiçbir yanlışlığın üstüne şal örtemeyiz" dedi. Almanya'daki davada derneğin 3 yöneticisi ceza almıştı. Ankara Cumhuriyet Savcılığı, yolsuzluğun Türkiye'de uzantısı olup olmadığını ortaya çıkarmak için soruşturma başlatmıştı.
Almanya'daki davada neler olmuştu?Almanya'daki Deniz Feneri Derneği davasının 17 Eylül'deki duruşmasında yargıç Johann Müller, üç sanığın da dolandırıcılık suçundan mahkum olduklarını açıklamıştı. Hakim Müller, gerekçeli kararında, bu davanın Almanya'nın en büyük bağış skandalı davası olduğunu belirterek daha önce çok ses getiren UNICEF Almanya davasını dahi geçtiğini söylemişti.Almanya Deniz Feneri'nin toplam 41 milyon euro bağış topladığını; Türkiye'ye giden toplam miktarın 17 milyon euro olduğunu, bunun 8 milyonunun Türkiye Deniz Feneri'ne gittiğini, geri kalan kısmın çeşitli yerlerde kullanıldığını ifade etmişti. Gerekçeli kararda olayın Türkiye boyutuna da değinen Müller, Mehmet Gürhan'ın dernekte yönetici olmasına karşın büyük oranda Türkiye'den yönlendirildiği ve karar vermede tek yetkilinin kendisi olmadığını, Türkiye'de Zekeriye Karaman'ın ön plana çıktığını vurguladı. Müller, kararında sanık Mehmet Gürhan'ın, İsmail Karahan, Harun Yoldaş, Mustafa Çelik ve Zahit Akman ile geçmişte ticari ilişkileri olduğunu belirtti. Kesin delil olmasa da asıl faaillerin Türkiye'de olduğunu vurgulayan savcı, tüm sorumluluğun Türkiye Deniz Feneri kurucularından Zekeriya Karaman, Zahid Akman, İsmail Karahan ve Harun Yoldaş'a ait olduğunu iddia etmişti.
Hükümet, Deniz Feneri davasıyla ilgili dosyayı 3 ay önce Almanya'dan istedi, ama dosya hala gelmedi. Adalet Bakanı Şahin, bu gecikmenin Alman makamlarından kaynaklandığını söyledi. Bakan Şahin, dosyanın gönderilmesi için Alman makamlarını iki kez uyardıklarını ifade etti. Mehmet Ali Şahin, Almanya'dan 5 Aralık'ta gelen yazıda, "Bir ay içinde göndereceğiz" denildiğini, ancak sürenin dolmasına rağmen dosyanın kendilerine ulaşmadığını belirtti. Bakan Şahin, "Dosyanın bir an önce gelmesini istiyoruz. Hükümet olarak hiçbir yanlışlığın üstüne şal örtemeyiz" dedi. Almanya'daki davada derneğin 3 yöneticisi ceza almıştı. Ankara Cumhuriyet Savcılığı, yolsuzluğun Türkiye'de uzantısı olup olmadığını ortaya çıkarmak için soruşturma başlatmıştı.
Almanya'daki davada neler olmuştu?Almanya'daki Deniz Feneri Derneği davasının 17 Eylül'deki duruşmasında yargıç Johann Müller, üç sanığın da dolandırıcılık suçundan mahkum olduklarını açıklamıştı. Hakim Müller, gerekçeli kararında, bu davanın Almanya'nın en büyük bağış skandalı davası olduğunu belirterek daha önce çok ses getiren UNICEF Almanya davasını dahi geçtiğini söylemişti.Almanya Deniz Feneri'nin toplam 41 milyon euro bağış topladığını; Türkiye'ye giden toplam miktarın 17 milyon euro olduğunu, bunun 8 milyonunun Türkiye Deniz Feneri'ne gittiğini, geri kalan kısmın çeşitli yerlerde kullanıldığını ifade etmişti. Gerekçeli kararda olayın Türkiye boyutuna da değinen Müller, Mehmet Gürhan'ın dernekte yönetici olmasına karşın büyük oranda Türkiye'den yönlendirildiği ve karar vermede tek yetkilinin kendisi olmadığını, Türkiye'de Zekeriye Karaman'ın ön plana çıktığını vurguladı. Müller, kararında sanık Mehmet Gürhan'ın, İsmail Karahan, Harun Yoldaş, Mustafa Çelik ve Zahit Akman ile geçmişte ticari ilişkileri olduğunu belirtti. Kesin delil olmasa da asıl faaillerin Türkiye'de olduğunu vurgulayan savcı, tüm sorumluluğun Türkiye Deniz Feneri kurucularından Zekeriya Karaman, Zahid Akman, İsmail Karahan ve Harun Yoldaş'a ait olduğunu iddia etmişti.