Gemi savruluyor, gemi su alıyor kaptan nutuk atıyor.
Gemi çarpmak için kayalardan kaya beğeniyor kaptan nutuk atıyor.
Gemi gün içinde birkaç kez rota değiştiriyor, yalpalıyor, bir sağa bir sola yatıyor ve fakat kaptanı nutuk atmayı sürdürüyor yolcuların bir kısmı da alkışlarına devam ediyorlar.
Meşhur hadis-i şerifte anlatıldığı üzere; geminin içinde su seviyesinin altında yolculuk yapanlar su ihtiyaçlarını karşılamak için çoktan delmişler geminin kaburgalarını.
Geminin üst katında yolculuk edenler ise “bize değmeyen yılan bin yaşasın” “her koyun kendi bacağından asılır” safsataları etrafında derin sohbetlerini sürdürüyorlar.
Sohbetleri derinleştikçe içinde yol aldıkları geminin derinlere doğru gittiğinin farkına bile varamıyorlar.
Gemiyi, gidişini, gidişatını, rotasını, dev dalgaları, savrulmaları, yan yatmaları düşünecek, dert edecek ortamdan uzaklaştırmak için sürekli gündem değiştiren birileri var.
İzlenen kanallar, takip edilen gazeteler, dergiler, dinlenen radyolar gerçekleri tam ters yüz ederek veriyorlar, yolcuları derin gaflet uykularına daldırmak için her şey yapıyorlar.
“Nereye gidiyoruz, nasıl gidiyoruz, bu nasıl gidiştir, bu basıl gidişattır, bu batmalar-çıkmalar, bu yatmalar-kalkmalar, bu savrulup kayalıklara toslamalar neyin nesi” diyenlerin seslerini bastırmak için, başkalarına duyurmamak için ne gerekiyorsa yapılıyor.
Geminin yalpalanmasını, savrulmasını kaptanın usta sürüşüne ve hızına bağlayanlar var, dev dalgalar arasında bir sandal gibi inip-çıkışını kaptanın eşsiz hüneri ile izah edenler var.
Saklanması artık mümkün olmayan bir gerçek var ki; yolcuların içleri dışlarına çıkacak gibi oluyor, zaman zaman çığlıklar yükseliyor, yaşanan olumsuzlukları allayıp-pullama gayretlerine rağmen huzursuzluk dalga dalga yayılıyor, tedirginlik ve gelecek endişesi had safhada olan geçim sıkıntısının da önüne geçmiş vaziyette.
Gaflet uykusundan uyananlar, kuru gürültülerden, sahte süslemelerden yakasını kurtaranlar ve gidişattaki vahametinin farkına varanlar artık yüksek sesle haykırıyorlar:
“Bu geminin kaptanı kim?”
Gemi çarpmak için kayalardan kaya beğeniyor kaptan nutuk atıyor.
Gemi gün içinde birkaç kez rota değiştiriyor, yalpalıyor, bir sağa bir sola yatıyor ve fakat kaptanı nutuk atmayı sürdürüyor yolcuların bir kısmı da alkışlarına devam ediyorlar.
Meşhur hadis-i şerifte anlatıldığı üzere; geminin içinde su seviyesinin altında yolculuk yapanlar su ihtiyaçlarını karşılamak için çoktan delmişler geminin kaburgalarını.
Geminin üst katında yolculuk edenler ise “bize değmeyen yılan bin yaşasın” “her koyun kendi bacağından asılır” safsataları etrafında derin sohbetlerini sürdürüyorlar.
Sohbetleri derinleştikçe içinde yol aldıkları geminin derinlere doğru gittiğinin farkına bile varamıyorlar.
Gemiyi, gidişini, gidişatını, rotasını, dev dalgaları, savrulmaları, yan yatmaları düşünecek, dert edecek ortamdan uzaklaştırmak için sürekli gündem değiştiren birileri var.
İzlenen kanallar, takip edilen gazeteler, dergiler, dinlenen radyolar gerçekleri tam ters yüz ederek veriyorlar, yolcuları derin gaflet uykularına daldırmak için her şey yapıyorlar.
“Nereye gidiyoruz, nasıl gidiyoruz, bu nasıl gidiştir, bu basıl gidişattır, bu batmalar-çıkmalar, bu yatmalar-kalkmalar, bu savrulup kayalıklara toslamalar neyin nesi” diyenlerin seslerini bastırmak için, başkalarına duyurmamak için ne gerekiyorsa yapılıyor.
Geminin yalpalanmasını, savrulmasını kaptanın usta sürüşüne ve hızına bağlayanlar var, dev dalgalar arasında bir sandal gibi inip-çıkışını kaptanın eşsiz hüneri ile izah edenler var.
Saklanması artık mümkün olmayan bir gerçek var ki; yolcuların içleri dışlarına çıkacak gibi oluyor, zaman zaman çığlıklar yükseliyor, yaşanan olumsuzlukları allayıp-pullama gayretlerine rağmen huzursuzluk dalga dalga yayılıyor, tedirginlik ve gelecek endişesi had safhada olan geçim sıkıntısının da önüne geçmiş vaziyette.
Gaflet uykusundan uyananlar, kuru gürültülerden, sahte süslemelerden yakasını kurtaranlar ve gidişattaki vahametinin farkına varanlar artık yüksek sesle haykırıyorlar:
“Bu geminin kaptanı kim?”
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024