Bu kadar da olmaz ki!

Temmuz ayında BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, CNN Türk'te Hüseyin Yayman, Utku Çakırözer ve Hande Fırat'ın yönettikleri programda Türkiye'nin 20-25 bölgeye bölünmesi talebinde bulundu mu? Bulundu. Zaten AKP, "Yerel Yönetimler" kılıfı ile Selahattin Demirtaş'ın istediği gibi Türkiye'nin 20-25 bölgeye bölüneceğini daha partisi seçimlere girmeden önce programına almış mıydı? Almıştı! Erdoğan bu sözü zamanın ABD Ankara Büyükelçisi Ricardone vasıtasıyla ABD'ye iletip destek sağlamış mıydı? Sağlamıştı. BDP'li Kışanak ve diğer BDP'liler "Kürdistan'ı kuracağız, Öcalan başımızda olacak" diye defalarca söylediler mi, söylemediler mi? Söylediler. Bu parti "Kürdistan'a karakol yapmayın" demiyor mu? Diyor. AKP bu talebe, "Biz zaten yeni karakol yapmıyoruz, eskilerini onarıyoruz" diye boyun büküyor mu? Büküyor? PKK militanları ellerinde Kalaşinkoflarla Mehmetçiğin önünden geçerek kâh Irak'a, kâh Suriye'ye, kâh Cizre yahut Şırnak'a giriyor ve Hakkari ilçelerine iniyor mu? İniyor? Kendilerince "resmî üniformalarla" yol kesip kimlik kontrolü yapıyor, haraç kesiyor, hane başına vergi koyup çocuk sayısına göre PKK'ya "asker" yazıyor mu? Yazıyor! Bütün bunlar olurken Recep Tayyip Erdoğan henüz açıklanmamış olan "Demokratikleşme paketinin içersinde anadilde eğitimin önü açılıyor mu?" sorusuna kızıp, "Biz ülkemizi bölecek konular üzerinde adım atmayız, anadilde eğitimin önünü açarsanız resmî dili zedelersiniz" diye tepki gösterdi mi? Gösterdi! Ve o gün geldi, "Demokratikleşme Paketi" dediği paketi açtı, o paketten Özel Okullarda Kürtçe eğitim" çıktı mı? Çıktı. Paket hakkında giriş konuşmasını yaparken, "Şimdiye kadar niye açmadınız?" diyorlar, "Şartlar olgunlaşmamıştı" cevabını verdi mi? Verdi? Erdoğan'ın seyir defterine baktığımızda "Şartların olgunlaşmasından" kastının, "PKK'nın evcilleşmesi" değil, "Milletin parçalanmayı kabullenir hale gelmesi" yani "PKK'nın Kürdistan'dan vazgeçmesi" değil, "Milletin ufuktaki Kürdistan için hazım sahibi olması" olduğu ortaya çıkmıyor mu? Çıkıyor? Çıkıyor çünkü PKK sürekli "alıyor" Erdoğan sürekli "veriyor!" Erdoğan her ne söyledi ise tersini yapıyor, PKK ise, tabanı ve teröristine ne söyledi ise işte onu hayata geçiriyor? Öcalan karşısında hezimete uğrayan Erdoğan "Dünya lideri" ise o zaman "Erdoğan'ı hezimete uğratan Öcalan"ın pozisyonu ne oluyor? Ey AKP'liler? Ne söyledi ise hep aksini yapan bir adam sizi hiç rahatsız etmiyor mu? Yahu bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir? Demek ki ortada bir "bozukluk" yok! Ya ne var? Kasıt var, kasıt? O adam şimdi tutmuş, "Öcalan'a af yok" diyor.  Siz inanıyor musunuz? Vallahi kendiniz bilirsiniz. Her dediğinin bu kadar tersini yapan bir adama hâlâ oy verir bugüne kadar hiç yalan söylememiş ve her dediğinin arkasında durmuş, durmak ne kelime, noter tasdikli senet vermiş Haydar Baş'a sırt çevirirseniz, "Ben belâmı arıyorum" demiş olmaz mısınız? Olursunuz! Demek ki vatan sadece dolarla satılarak elden çıkmıyor! İnsanı, burnunun dibindeki tehlikeyi görmeyen gaflet de vatanından ediyor? Çanakkale şehit ve gazilerine, Kurtuluş Savaşı şehit ve gazilerine, PKK'nın kurşunları ile şehit olan vatan evlatlarına ve Haçlının hedefi olan bu bölünmeyi hayata geçirenlere verdiğiniz destek için Allah (c.c.) ve Resulüne (s.a.v.) nasıl hesap vereceksiniz? Hezimeti hazırlayanların safına yer tutup apaçık bir zafer vaat eden Haydar Baş'a saldırmak kurşunu bacağa değil kafaya sıkmak değil midir? Belki de, "Ne biliyorsun, belki patlamaz" diyorsundur? Bu kadar da olmaz ki!