Soru şu: Tarımda birinci isek çiftçilerimiz neden borçlu?
Aralık 2024 çiftçilerin bankalara borçları 868,6 milyar TL iken Eylül 2025 itibarı ile borç miktarı 1 trilyon 81 milyar TL'ye çıkmış.
Ne demek bu rakamlar?
2005 yılına göre çiftçilersin bankalara borçları 187 kat, son beş yılda ise 8 kat artmış demek.
Ne demek bu rakamlar? Gıda enflasyonu demek ki, OECD verilerine göre Türkiye, gıda enflasyonunda en yüksek oranlara sahip ülke.
Başka ne demek? Tarımda kendi kendine yetebilen Türkiye'nin ithalatçı olması demek. Buğday, mısır, Ayçiçek yağı, pamuk, soya fasulyesi, canlı hayvan başta olmak üzere sadece bu yıl 20 milyar dolara yakın parayı ithalata verdik.
Kahvehane hesabı ile ülkemizde Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı 2,245,526 çiftçi var ve çiftçi başı ortalama borç 441 bin TL.
Yani 1 yıllık tarım ithalatı ile çiftçilerimizin borçları sıfırlanabilir!
Çiftçilerimiz neden borçlanıyor?
Yüksek girdi maliyetleri. Mazot, gübre, tohum, ilaç ve enerji fiyatlarındaki artış, üretim maliyetlerini katladı. Örnek: 2025'te mazot fiyatları %50 artarken, gübre fiyatları 3 kat yükseldi.
Buğday, mısır, soya gibi ürünlerde yoğun ithalat, yerli üretimi değersizleştiriyor. İthal ürünlerin düşük fiyatları, çiftçinin rekabet gücünü düşürüyor.
Tarım ürünlerinin satış fiyatları, maliyetleri karşılamıyor. Desteklerin yetersiz olması ve destek ödemelerindeki gecikmeler, çiftçiyi krediye yöneltiyor. Çiftçiler, önceki borçları kapatmak için yeni kredilere başvuruyor.
Ama sorun yok
Cumhurbaşkanı Erdoğan (Mart 2025): "Tarım bitti' iftirası atılan Türkiye, bugün tarımsal hasılada Avrupa'da lider, dünyada ise 8. sıradadır."
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı (2025 Kongresi): "Tarımsal hasılada Avrupa'da 1'incisi, dünyada 9'uncuyuz. 39 milyon ton tahıl üretimi yaptık, 186 ülkeye 2.200 çeşit ürün ihraç ediyoruz."
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre, Türkiye 2024 hasılasında Avrupa'da 1. (yaklaşık 74 milyar USD), dünyada 9. sırada. Bu, sebze-meyve çeşitliliği yani incir, fındık, kayısıda dünya 1.si olmamız ve toplam üretim hacminden kaynaklanıyor.
Arka sahifeyi çevirelim
İhracat 2002'de 5 milyar dolar iken iken 2024'te 26 milyar dolara çıktı. Başarı mı? Evet, başarı.
Amma! 2002'de yaklaşık 2-3 milyar dolar olan tarım ithalatı, 2010'larda 10 milyar dolara 2020'lerde 20 milyar dolara 2024'te 2024 için 22 milyar dolara yükseldi.
En basitinden! 2002'de buğday, mısır ihracatçıydık. Şimdi buğday, mısır ve soya ithalatında dünyada ilk üçteyiz.
AKP iktidarı döneminde tarım ve hayvancılık ithalatına 300 milyar dolardan fazla para verildi.
Peki, bu coğrafyada ne olmaz ki, ne yetişmez ki bu kadar yabancı çiftçilere verildi?
AKP'nin sıfırladıkları
Tek parti iktidarı muhtelif yıl ve tarihlerde:
Buğday, arpa, mısır, pirinç, nohut ve mercimek, soya, ayçiçeği tohumu ve ham ayçiçeği yağı, yer fıstığı, sarımsak, çay, çavdar, yulaf, darı, cin mısırı, kinoa, kırık pirinç, keten, tütün, orman/meyve ağaçları tohumları, çiçek tohumları, badem, ceviz, fındık gibi bu ülkede çokça yetişen ürünlerde gümrükleri sıfırladı. Sıfırlamaya da devam ediyor.
Ama tarımda Avrupa birincisiyiz. Tarım bitti, diyenler yalan söylüyor.
Çiftçiler mi? Ektiklerini biçiyorlar. Evet, yıllardır sandığa AKP ekiliyor haliyle borç çıkıyor, faiz çıkıyor, iflas çıkıyor.
O halde çözüm nedir?
1. AB endeksli tarım politikaları acilen terk edilmelidir. Bu noktada batı ülkelerinin uyguladıkları tarım politikalarının aynısını uygulamamız lazımdır. Zira bu ülkelerin bize yaptıkları "tavsiyelerle" kendi uygulamaları birbirinden tamamen farklıdır.
2. Bu ilk adımın bir devamı olarak kota ve gümrük uygulamaları ile tarımda ithalatı mümkün olduğu kadar sınırlamalı, diğer yandan ihracatı arttırmalıyız.
3. Çiftçiyi destek fonlarıyla teşvik etmeli ve güçlendirmeliyiz.
4. Tarımda verimi arttıracak teknolojik yenilikleri ve gelişmeleri takip etmeli ve uygulamaya kopmalıyız.
5. Tarıma dayalı sanayi kollarını geliştirmeli ve yayınlaştırmalıyız.
6. Netice olarak bir milli tarım politikasını topyekün hayata geçirmeliyiz. Bunu yaparken M. Kemal Atatürk'ün 1 Mart 1922'de meclisin açılış konuşmasında sarfettiği şu sözleri hatırda tutmalıyız:
"Tarım sektörünün emeği modern iktisadi tedbirlerle en yüksek düzeye çıkarılmalıdır. Köylünün bilgisini arttırmak, teknik araçlar kullanmasını sağlamak ve emeğinin karşılığını vermek iktisat politikalarımızın ruhu olacaktır.
Tarım ürünlerimiz dış rekabetten korunacaktır. Çiftçiye tohumluk verilecektir. Ziraat Bankası tarım araç ve gereçlerini uygun fiyatla dağıtacaktır. Ürünlere iç piyasada sürüm sağlanacaktır. Tarım, milli ekonomimizin temelidir." (Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş)
Aralık 2024 çiftçilerin bankalara borçları 868,6 milyar TL iken Eylül 2025 itibarı ile borç miktarı 1 trilyon 81 milyar TL'ye çıkmış.
Ne demek bu rakamlar?
2005 yılına göre çiftçilersin bankalara borçları 187 kat, son beş yılda ise 8 kat artmış demek.
Ne demek bu rakamlar? Gıda enflasyonu demek ki, OECD verilerine göre Türkiye, gıda enflasyonunda en yüksek oranlara sahip ülke.
Başka ne demek? Tarımda kendi kendine yetebilen Türkiye'nin ithalatçı olması demek. Buğday, mısır, Ayçiçek yağı, pamuk, soya fasulyesi, canlı hayvan başta olmak üzere sadece bu yıl 20 milyar dolara yakın parayı ithalata verdik.
Kahvehane hesabı ile ülkemizde Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı 2,245,526 çiftçi var ve çiftçi başı ortalama borç 441 bin TL.
Yani 1 yıllık tarım ithalatı ile çiftçilerimizin borçları sıfırlanabilir!
Çiftçilerimiz neden borçlanıyor?
Yüksek girdi maliyetleri. Mazot, gübre, tohum, ilaç ve enerji fiyatlarındaki artış, üretim maliyetlerini katladı. Örnek: 2025'te mazot fiyatları %50 artarken, gübre fiyatları 3 kat yükseldi.
Buğday, mısır, soya gibi ürünlerde yoğun ithalat, yerli üretimi değersizleştiriyor. İthal ürünlerin düşük fiyatları, çiftçinin rekabet gücünü düşürüyor.
Tarım ürünlerinin satış fiyatları, maliyetleri karşılamıyor. Desteklerin yetersiz olması ve destek ödemelerindeki gecikmeler, çiftçiyi krediye yöneltiyor. Çiftçiler, önceki borçları kapatmak için yeni kredilere başvuruyor.
Ama sorun yok
Cumhurbaşkanı Erdoğan (Mart 2025): "Tarım bitti' iftirası atılan Türkiye, bugün tarımsal hasılada Avrupa'da lider, dünyada ise 8. sıradadır."
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı (2025 Kongresi): "Tarımsal hasılada Avrupa'da 1'incisi, dünyada 9'uncuyuz. 39 milyon ton tahıl üretimi yaptık, 186 ülkeye 2.200 çeşit ürün ihraç ediyoruz."
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre, Türkiye 2024 hasılasında Avrupa'da 1. (yaklaşık 74 milyar USD), dünyada 9. sırada. Bu, sebze-meyve çeşitliliği yani incir, fındık, kayısıda dünya 1.si olmamız ve toplam üretim hacminden kaynaklanıyor.
Arka sahifeyi çevirelim
İhracat 2002'de 5 milyar dolar iken iken 2024'te 26 milyar dolara çıktı. Başarı mı? Evet, başarı.
Amma! 2002'de yaklaşık 2-3 milyar dolar olan tarım ithalatı, 2010'larda 10 milyar dolara 2020'lerde 20 milyar dolara 2024'te 2024 için 22 milyar dolara yükseldi.
En basitinden! 2002'de buğday, mısır ihracatçıydık. Şimdi buğday, mısır ve soya ithalatında dünyada ilk üçteyiz.
AKP iktidarı döneminde tarım ve hayvancılık ithalatına 300 milyar dolardan fazla para verildi.
Peki, bu coğrafyada ne olmaz ki, ne yetişmez ki bu kadar yabancı çiftçilere verildi?
AKP'nin sıfırladıkları
Tek parti iktidarı muhtelif yıl ve tarihlerde:
Buğday, arpa, mısır, pirinç, nohut ve mercimek, soya, ayçiçeği tohumu ve ham ayçiçeği yağı, yer fıstığı, sarımsak, çay, çavdar, yulaf, darı, cin mısırı, kinoa, kırık pirinç, keten, tütün, orman/meyve ağaçları tohumları, çiçek tohumları, badem, ceviz, fındık gibi bu ülkede çokça yetişen ürünlerde gümrükleri sıfırladı. Sıfırlamaya da devam ediyor.
Ama tarımda Avrupa birincisiyiz. Tarım bitti, diyenler yalan söylüyor.
Çiftçiler mi? Ektiklerini biçiyorlar. Evet, yıllardır sandığa AKP ekiliyor haliyle borç çıkıyor, faiz çıkıyor, iflas çıkıyor.
O halde çözüm nedir?
1. AB endeksli tarım politikaları acilen terk edilmelidir. Bu noktada batı ülkelerinin uyguladıkları tarım politikalarının aynısını uygulamamız lazımdır. Zira bu ülkelerin bize yaptıkları "tavsiyelerle" kendi uygulamaları birbirinden tamamen farklıdır.
2. Bu ilk adımın bir devamı olarak kota ve gümrük uygulamaları ile tarımda ithalatı mümkün olduğu kadar sınırlamalı, diğer yandan ihracatı arttırmalıyız.
3. Çiftçiyi destek fonlarıyla teşvik etmeli ve güçlendirmeliyiz.
4. Tarımda verimi arttıracak teknolojik yenilikleri ve gelişmeleri takip etmeli ve uygulamaya kopmalıyız.
5. Tarıma dayalı sanayi kollarını geliştirmeli ve yayınlaştırmalıyız.
6. Netice olarak bir milli tarım politikasını topyekün hayata geçirmeliyiz. Bunu yaparken M. Kemal Atatürk'ün 1 Mart 1922'de meclisin açılış konuşmasında sarfettiği şu sözleri hatırda tutmalıyız:
"Tarım sektörünün emeği modern iktisadi tedbirlerle en yüksek düzeye çıkarılmalıdır. Köylünün bilgisini arttırmak, teknik araçlar kullanmasını sağlamak ve emeğinin karşılığını vermek iktisat politikalarımızın ruhu olacaktır.
Tarım ürünlerimiz dış rekabetten korunacaktır. Çiftçiye tohumluk verilecektir. Ziraat Bankası tarım araç ve gereçlerini uygun fiyatla dağıtacaktır. Ürünlere iç piyasada sürüm sağlanacaktır. Tarım, milli ekonomimizin temelidir." (Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bugün tarımdan bahsedelim / 19.10.2025
- Alçak kimdir? / 18.10.2025
- PKK, BOP’un Truva atıdır / 17.10.2025
- Trump’a övgüleri vicdan mahkemenize havale ediyorum / 15.10.2025
- ‘Türkiye Türkiye’den büyüktür’ / 14.10.2025
- Rumları tanıyanlar Türkleri tanımadı / 13.10.2025
- Çekiç Güç’ten sonra iki Kürdistan kuruldu / 12.10.2025
- İsrail inancından mı vaz geçti? / 11.10.2025
- Hakan Fidan’ın itirafları / 10.10.2025
- Yolsuzluk, adaletsizlik, uyuşturucu, kumar neden gündemde? / 09.10.2025
- Alçak kimdir? / 18.10.2025
- PKK, BOP’un Truva atıdır / 17.10.2025
- Trump’a övgüleri vicdan mahkemenize havale ediyorum / 15.10.2025
- ‘Türkiye Türkiye’den büyüktür’ / 14.10.2025
- Rumları tanıyanlar Türkleri tanımadı / 13.10.2025
- Çekiç Güç’ten sonra iki Kürdistan kuruldu / 12.10.2025
- İsrail inancından mı vaz geçti? / 11.10.2025
- Hakan Fidan’ın itirafları / 10.10.2025
- Yolsuzluk, adaletsizlik, uyuşturucu, kumar neden gündemde? / 09.10.2025