Bulgaristan’da Türklerin Uğradığı Zulümler: Sessiz Çığlıkların Tarihi
Bulgaristan’da Türklerin maruz kaldığı zulümler, sadece bir azınlığın değil, insanlığın ortak hafızasında yer alması gereken acılardandır. Bu karanlık dönem, kimliğin, dilin ve inancın bir halk için ne kadar yaşamsal olduğunu bir kez daha gözler önüne serer. Unutulmamalıdır ki, kimliğini yaşamak bir ayrıcalık değil, en temel insan hakkıdır.
11.10.2025 13:39:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Balkanlar, yüzyıllar boyunca farklı milletlerin, dillerin ve dinlerin bir arada yaşadığı bir coğrafya oldu. Bu çeşitlilik, kimi zaman zenginlik olarak görüldü; kimi zamansa bir tehdit olarak algılandı. Özellikle Bulgaristan'daki Türk azınlık, bu algının olumsuz tarafıyla yüzleşen topluluklardan biri oldu. Tarih boyunca çeşitli ayrımcılıklara ve asimilasyon politikalarına maruz kalan Bulgaristan Türkleri için en karanlık dönemlerden biri, 1980'li yılların ortalarında yaşandı.
Kimliksizleştirme Politikaları
1984-1989 yılları arasında Bulgaristan Komünist Partisi tarafından başlatılan "Yeniden Doğuş Süreci" (ya da rejimin ifadesiyle "Ulusal Uyanış") adı altındaki uygulamalar, Türk kimliğini silmeyi hedefliyordu. Bu süreçte yüzbinlerce Türk'ün isimleri zorla Slavlaştırıldı. Mehmet, Ayşe, Ali gibi isimler, yerini Mihail, Ana, Aleksandar gibi Bulgar isimlerine bırakmak zorunda kaldı. Türkçe konuşmak yasaklandı, camiler kapatıldı, dinî bayramlar kutlanamaz hale geldi. İnsanlar, kendi kimliklerini savundukları için cezalandırıldılar, tutuklandılar ya da sürgüne gönderildiler.
Direniş ve Baskı
Türkler, bu zulme karşı pasif ve aktif direniş yollarına başvurdular. Gizlice Türkçe eğitime devam edenler, Kur'an okumayı sürdürenler, adlarını değiştirmeyi reddedenler vardı. Ancak rejimin cevabı acımasızdı. Direnişe katılan birçok kişi Belene toplama kampına gönderildi. Aileler parçalandı, çocuklar baskıyla Bulgarlaştırılmaya çalışıldı. Türk kimliği, adeta suç haline getirildi.
1989 Zorunlu Göçü
Zulmün doruk noktasına ulaştığı 1989 yılında, Bulgaristan hükümeti yaklaşık 350.000 Türk'ü zorla göçe zorladı. Bu, Avrupa tarihindeki en büyük barış zamanı göçlerinden biri olarak kabul edilir. Aileler tüm mal varlıklarını geride bırakarak, birkaç bavulla Türkiye'ye sığındı. Bu göç, sadece fiziki bir yer değiştirme değil, aynı zamanda bir kimlik mücadelesinin sonucuydu.
Bugüne Dair
Komünist rejimin 1989'da çökmesiyle birlikte asimilasyon politikaları resmen sona erse de, yaşananların yarattığı travmalar hâlâ canlı. Bulgaristan'da hâlâ yaklaşık 600 bin civarında Türk yaşamaktadır. Bugün daha özgür bir ortam olsa da, kültürel haklar ve eğitim gibi alanlarda Türk topluluğunun karşılaştığı sorunlar tamamen ortadan kalkmış değildir.
Kimliksizleştirme Politikaları
1984-1989 yılları arasında Bulgaristan Komünist Partisi tarafından başlatılan "Yeniden Doğuş Süreci" (ya da rejimin ifadesiyle "Ulusal Uyanış") adı altındaki uygulamalar, Türk kimliğini silmeyi hedefliyordu. Bu süreçte yüzbinlerce Türk'ün isimleri zorla Slavlaştırıldı. Mehmet, Ayşe, Ali gibi isimler, yerini Mihail, Ana, Aleksandar gibi Bulgar isimlerine bırakmak zorunda kaldı. Türkçe konuşmak yasaklandı, camiler kapatıldı, dinî bayramlar kutlanamaz hale geldi. İnsanlar, kendi kimliklerini savundukları için cezalandırıldılar, tutuklandılar ya da sürgüne gönderildiler.
Direniş ve Baskı
Türkler, bu zulme karşı pasif ve aktif direniş yollarına başvurdular. Gizlice Türkçe eğitime devam edenler, Kur'an okumayı sürdürenler, adlarını değiştirmeyi reddedenler vardı. Ancak rejimin cevabı acımasızdı. Direnişe katılan birçok kişi Belene toplama kampına gönderildi. Aileler parçalandı, çocuklar baskıyla Bulgarlaştırılmaya çalışıldı. Türk kimliği, adeta suç haline getirildi.
1989 Zorunlu Göçü
Zulmün doruk noktasına ulaştığı 1989 yılında, Bulgaristan hükümeti yaklaşık 350.000 Türk'ü zorla göçe zorladı. Bu, Avrupa tarihindeki en büyük barış zamanı göçlerinden biri olarak kabul edilir. Aileler tüm mal varlıklarını geride bırakarak, birkaç bavulla Türkiye'ye sığındı. Bu göç, sadece fiziki bir yer değiştirme değil, aynı zamanda bir kimlik mücadelesinin sonucuydu.
Bugüne Dair
Komünist rejimin 1989'da çökmesiyle birlikte asimilasyon politikaları resmen sona erse de, yaşananların yarattığı travmalar hâlâ canlı. Bulgaristan'da hâlâ yaklaşık 600 bin civarında Türk yaşamaktadır. Bugün daha özgür bir ortam olsa da, kültürel haklar ve eğitim gibi alanlarda Türk topluluğunun karşılaştığı sorunlar tamamen ortadan kalkmış değildir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.