Kim bilir, belki de onların ruhları, ruhlar aleminde çoktan buluştular, kaynaştılar ve tokalaştılar.
Kim bilir belki de, Ali Haydar Karaca, o diyara daha önce gitmiş olması sebebiyle yeni gelen Ali Haydar Nezir abisine 'hoş geldin' gülücükleri ile merhaba bile demiştir.
Ali Haydar Karaca'yı on bir yaşında iken yaklaşık beş yıl evvel o diyara yolcu etmiştik, on dokuz yaşındaki Ali Haydar Nezir abisi ise daha taze yolcularımızdan.
Cennet kuşları, belki de buluştular o alemde.
Kim bilir belki de, Ali Gedik Hocalarını, Ali Tay amcalarını da beraber ziyaret ederek; "Biz de sizin isimlerinizi taşıyoruz ve fani dünyayı erken terk edenlerden ve ebedi aleme erkenden merhaba diyenlerdeniz" demişlerdir.
Belki de ebeveynlerinin selamlarını bile iletmişlerdir. Cennet kuşlarının sadece isimleri aynı değil, sevenlerine doymadan erken gidişlerinin sebebi de aynı; o amansız ve de dermansız dert. Cennet kuşlarının sadece isimleri aynı değil, çektikleri acılar, çektikleri sancılar ve yuttukları acı ilaçlar da aynı.
Ali Haydar Nezir yavrumuzu o diyara gözyaşları ile yolcu ederken, beş yıl evvel daha çocuk yaşta yolcu ettiğimiz Ali Haydar Karaca'nın ardından yazdıklarımı tekrar hatırlıyorum da Ali-Derya Nezir çiftine engin sabırlar ve dayanma gücü niyaz ediyorum.
Cennet kuşlarını hasretle selamlıyorum ve dualarla yad ediyorum.
Yüreklerin alev alev yandığı o ilk günlerde şöyle demişiz:
Ali Haydar'ımı rüyamda gördüm
Baba ciğerlerim yandı diyordu
Yüzümü yüzüne gözüne sürdüm
Şimdi ağrılarım dindi diyordu
Elbet O'ndan başka ne kuvvet ne güç
Davet yücelerden gerisi bir hiç
Nisan'ın ikisi iki bin on üç
Vuslata erdiğim gündü diyordu
Bitmiş tabiatta kışın uykusu
Dört bir yanda dirilişin yankısı
Şefkatli annemin güzel kokusu
Mezara toprağa sindi diyordu
Ağzım susuzluktan pişmiş idi ya
Kollarım yanıma düşmüş idi ya
El ve ayaklarım şişmiş idi ya
Şimdi tüm şişlerim indi diyordu
Röntgen iç yaramı görememişti
Kimse iç dünyama girememişti
Doktorlar bir bardak su vermemişti
Rabbim dolu dolu sundu diyordu
Tanıyan herkese selam en başta
Tarifsiz ağırlık kirpikte kaşta
Ebedi hayata doğdum genç yaşta
Dünyada yıldızım kaydı diyordu
Doktorlar tüp için bağrım yardı ya
Ağzıma burnuma hortum sardı ya
Hani çok sevdiğim bir kuş vardı ya
Mezarım taşına kondu diyordu
Girişli çıkışlı fani handasın
Saparsan Tevhitten hep ziyandasın
Ey Aziz Karaca imtihandasın
Sırtına sarp dağlar bindi diyordu.
Kim bilir belki de, Ali Haydar Karaca, o diyara daha önce gitmiş olması sebebiyle yeni gelen Ali Haydar Nezir abisine 'hoş geldin' gülücükleri ile merhaba bile demiştir.
Ali Haydar Karaca'yı on bir yaşında iken yaklaşık beş yıl evvel o diyara yolcu etmiştik, on dokuz yaşındaki Ali Haydar Nezir abisi ise daha taze yolcularımızdan.
Cennet kuşları, belki de buluştular o alemde.
Kim bilir belki de, Ali Gedik Hocalarını, Ali Tay amcalarını da beraber ziyaret ederek; "Biz de sizin isimlerinizi taşıyoruz ve fani dünyayı erken terk edenlerden ve ebedi aleme erkenden merhaba diyenlerdeniz" demişlerdir.
Belki de ebeveynlerinin selamlarını bile iletmişlerdir. Cennet kuşlarının sadece isimleri aynı değil, sevenlerine doymadan erken gidişlerinin sebebi de aynı; o amansız ve de dermansız dert. Cennet kuşlarının sadece isimleri aynı değil, çektikleri acılar, çektikleri sancılar ve yuttukları acı ilaçlar da aynı.
Ali Haydar Nezir yavrumuzu o diyara gözyaşları ile yolcu ederken, beş yıl evvel daha çocuk yaşta yolcu ettiğimiz Ali Haydar Karaca'nın ardından yazdıklarımı tekrar hatırlıyorum da Ali-Derya Nezir çiftine engin sabırlar ve dayanma gücü niyaz ediyorum.
Cennet kuşlarını hasretle selamlıyorum ve dualarla yad ediyorum.
Yüreklerin alev alev yandığı o ilk günlerde şöyle demişiz:
Ali Haydar'ımı rüyamda gördüm
Baba ciğerlerim yandı diyordu
Yüzümü yüzüne gözüne sürdüm
Şimdi ağrılarım dindi diyordu
Elbet O'ndan başka ne kuvvet ne güç
Davet yücelerden gerisi bir hiç
Nisan'ın ikisi iki bin on üç
Vuslata erdiğim gündü diyordu
Bitmiş tabiatta kışın uykusu
Dört bir yanda dirilişin yankısı
Şefkatli annemin güzel kokusu
Mezara toprağa sindi diyordu
Ağzım susuzluktan pişmiş idi ya
Kollarım yanıma düşmüş idi ya
El ve ayaklarım şişmiş idi ya
Şimdi tüm şişlerim indi diyordu
Röntgen iç yaramı görememişti
Kimse iç dünyama girememişti
Doktorlar bir bardak su vermemişti
Rabbim dolu dolu sundu diyordu
Tanıyan herkese selam en başta
Tarifsiz ağırlık kirpikte kaşta
Ebedi hayata doğdum genç yaşta
Dünyada yıldızım kaydı diyordu
Doktorlar tüp için bağrım yardı ya
Ağzıma burnuma hortum sardı ya
Hani çok sevdiğim bir kuş vardı ya
Mezarım taşına kondu diyordu
Girişli çıkışlı fani handasın
Saparsan Tevhitten hep ziyandasın
Ey Aziz Karaca imtihandasın
Sırtına sarp dağlar bindi diyordu.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024