AKP hükümetinin maalesef hiçbir alanda milletimizin beklentisine cevap verememesi, Başbakan ve kurmaylarını yanlış yöntemleri denemeye sürüklüyor.
Milletimiz, umut ve taleplerinin bu kadar da karşılıksız kalabileceğini gerçekten hesap etmiyordu. Perişanlık, biraz da bu sukût-i hayalden?
Piyasalar durgun tabiri bile artık vatandaşın asabını bozuyor. Tarım kesat. İmalat öyle; yabancılara çalışan büyük fasonculardan gayrı sanayimizin tamamı stoplamış. Esnaf bitmiş. İşçi, çiftçi, amir, memur perişan. İşsizlik had safhada. Borçların artması bir yana, faizleri borcu geçmeye başlamış; şöyle öderiz diyen bir hükümet yetkilisi yok.
Sağlık hizmetleri kuyruklara takılı, ateş pahası ilaçlar can yakıyor. Adalet işi keşmekeş; yeni TCK taslağı muhafazakar tabana sürpriz hapisler hazırlıyor. Güvenlik dersen, babaların devletin Emniyet kurumuna baskın yapıp adamını kaçırmasına imkan verecek kadar otorite zafiyetiyle ma'lul. Belediyeler, İl özel idareler parasızlıktan kıvranıyor.
Bütçede para yok; dolayısıyla yatırım yok, istihdam yok?
2004 başından bu yana sadece 1.2 katrilyon "yatırım harcaması" yapılmış? O da daha çok kime gitmiş; seçimler ve öncesinden AKP'yle bağlantılı olmaları hasebiyle üç-beş ihale kapan nema takımına.
Vatandaşa gelince, nasıl perişan olmasın!
Vaziyet bu? AKP kurmayları ise enflasyonun düşmesiyle avutmaya çalışıyorlar toplumu.
Buna karşılık ABD, ABD ve IMF şefleri de, AKP hükümetinin kendi talep, taviz ve dayatmalarına bu derece "şıp-şak itaat" edeceklerini doğrusu beklemiyorlardı? Onlar dört köşe.
ABD ve Avrupa, bir daha böyle içten bağlı bir hükümeti bulamayız, hesabıyla koparmadık taviz bırakmıyorlar, bırakmaya da hiç niyetleri yok.
Hükümet ise, artık millete de bir şeyler gösterelim istiyor. Ama yok. Çözüm yok, proje yok, para yok; hepsinden önemlisi bu işleri, o yabancıya veya şu yabancıya, şu IMF'ye, Amerika'ya sormadan da yapabiliriz azmi ve inancı yok.
Olmayınca, ekonomideki enflasyon teranesi gibi, diğer alanlarda da "göstermelik cilalı icraat"lar ortalığı basıyor.
Ceremesini vatandaş çekiyor? AKP'nin "sözüm ona icraatlar"ının faturasını yine milletimiz ödüyor; ya canıyla, ya malıyla, ya diniyle-imanıyla ödüyor.
AKP hükümeti, içte ve dıştaki bu çıkmazlarını, bu tıkanıklığını görüp çare aramak, erbabına akıl danışmak yerine, "makyaj politikası"na sarılıyor.
"Cilalı popülist politikalar" bunlar; Türkiye'yi tam batırır.
Hükümet, kara tren rayları üzerinde hızlandırılmış tren uçurarak çağ atlatıyor.
Yüksek risk raporları sebebiyle daha önce seferden kaldırılan uçakları yeniden sefere koyarak "havadan rekabet" çığırı açıyor.
Yakın zamana kadar nüfusunun büyük kısmını tarımla besleyen ülkemizin en bereketli topraklarını IMF aklıyla çorak araziye çevirmeye devem ederken, Tarım Bakanı Beypazarı'nda organik tarım yapılan bir bahçenin açılışıyla arz-ı endam ediyor.
Fabrikalar, imalathaneler kapanıyor. İşyerleri, KOBİ'ler kepenk indiriyor. Başbakan bir market veya bir manifatura açılışıyla millete piyasada iş var mesajı vermeye çalışıyor. Kayseri Organize Sanayisi sair vilayetlerde olduğu gibi metruk mahallere döndü; Başbakan Kayseri'de "101 temel atma" hazırlığıyla "baksanıza iş var, aş var" demeye getiriyor.
Bu yol yanlış, bu yöntem yanlış.
Bu cadde çıkmaz sokak.
Gerçekten ve samimiyetle milletimize merhamet ediyorsa, AKP hükümetinin yapacağı iş, "Evet, siz tam destek verdiniz; ama bizim heybemizden bir şey çıkmadı, kusura bakmayın" demektir. İşleri ehline terk etmektir.
Bu, AKP'yi büyültür; küçültmez.
Aksi takdirde ABD, AB ve IMF'nin aklıyla içteki ve dıştaki azınlıkların işlerini çevirip, milletimize sıra gelince "makyajlı icraatlar" sunmaya devam ederse; asıl o zaman AKP yok olur.
Sadece AKP yok olmakla kalamaz, Türkiye de darmadağın hale sürüklenir.
Milletimiz, umut ve taleplerinin bu kadar da karşılıksız kalabileceğini gerçekten hesap etmiyordu. Perişanlık, biraz da bu sukût-i hayalden?
Piyasalar durgun tabiri bile artık vatandaşın asabını bozuyor. Tarım kesat. İmalat öyle; yabancılara çalışan büyük fasonculardan gayrı sanayimizin tamamı stoplamış. Esnaf bitmiş. İşçi, çiftçi, amir, memur perişan. İşsizlik had safhada. Borçların artması bir yana, faizleri borcu geçmeye başlamış; şöyle öderiz diyen bir hükümet yetkilisi yok.
Sağlık hizmetleri kuyruklara takılı, ateş pahası ilaçlar can yakıyor. Adalet işi keşmekeş; yeni TCK taslağı muhafazakar tabana sürpriz hapisler hazırlıyor. Güvenlik dersen, babaların devletin Emniyet kurumuna baskın yapıp adamını kaçırmasına imkan verecek kadar otorite zafiyetiyle ma'lul. Belediyeler, İl özel idareler parasızlıktan kıvranıyor.
Bütçede para yok; dolayısıyla yatırım yok, istihdam yok?
2004 başından bu yana sadece 1.2 katrilyon "yatırım harcaması" yapılmış? O da daha çok kime gitmiş; seçimler ve öncesinden AKP'yle bağlantılı olmaları hasebiyle üç-beş ihale kapan nema takımına.
Vatandaşa gelince, nasıl perişan olmasın!
Vaziyet bu? AKP kurmayları ise enflasyonun düşmesiyle avutmaya çalışıyorlar toplumu.
Buna karşılık ABD, ABD ve IMF şefleri de, AKP hükümetinin kendi talep, taviz ve dayatmalarına bu derece "şıp-şak itaat" edeceklerini doğrusu beklemiyorlardı? Onlar dört köşe.
ABD ve Avrupa, bir daha böyle içten bağlı bir hükümeti bulamayız, hesabıyla koparmadık taviz bırakmıyorlar, bırakmaya da hiç niyetleri yok.
Hükümet ise, artık millete de bir şeyler gösterelim istiyor. Ama yok. Çözüm yok, proje yok, para yok; hepsinden önemlisi bu işleri, o yabancıya veya şu yabancıya, şu IMF'ye, Amerika'ya sormadan da yapabiliriz azmi ve inancı yok.
Olmayınca, ekonomideki enflasyon teranesi gibi, diğer alanlarda da "göstermelik cilalı icraat"lar ortalığı basıyor.
Ceremesini vatandaş çekiyor? AKP'nin "sözüm ona icraatlar"ının faturasını yine milletimiz ödüyor; ya canıyla, ya malıyla, ya diniyle-imanıyla ödüyor.
AKP hükümeti, içte ve dıştaki bu çıkmazlarını, bu tıkanıklığını görüp çare aramak, erbabına akıl danışmak yerine, "makyaj politikası"na sarılıyor.
"Cilalı popülist politikalar" bunlar; Türkiye'yi tam batırır.
Hükümet, kara tren rayları üzerinde hızlandırılmış tren uçurarak çağ atlatıyor.
Yüksek risk raporları sebebiyle daha önce seferden kaldırılan uçakları yeniden sefere koyarak "havadan rekabet" çığırı açıyor.
Yakın zamana kadar nüfusunun büyük kısmını tarımla besleyen ülkemizin en bereketli topraklarını IMF aklıyla çorak araziye çevirmeye devem ederken, Tarım Bakanı Beypazarı'nda organik tarım yapılan bir bahçenin açılışıyla arz-ı endam ediyor.
Fabrikalar, imalathaneler kapanıyor. İşyerleri, KOBİ'ler kepenk indiriyor. Başbakan bir market veya bir manifatura açılışıyla millete piyasada iş var mesajı vermeye çalışıyor. Kayseri Organize Sanayisi sair vilayetlerde olduğu gibi metruk mahallere döndü; Başbakan Kayseri'de "101 temel atma" hazırlığıyla "baksanıza iş var, aş var" demeye getiriyor.
Bu yol yanlış, bu yöntem yanlış.
Bu cadde çıkmaz sokak.
Gerçekten ve samimiyetle milletimize merhamet ediyorsa, AKP hükümetinin yapacağı iş, "Evet, siz tam destek verdiniz; ama bizim heybemizden bir şey çıkmadı, kusura bakmayın" demektir. İşleri ehline terk etmektir.
Bu, AKP'yi büyültür; küçültmez.
Aksi takdirde ABD, AB ve IMF'nin aklıyla içteki ve dıştaki azınlıkların işlerini çevirip, milletimize sıra gelince "makyajlı icraatlar" sunmaya devam ederse; asıl o zaman AKP yok olur.
Sadece AKP yok olmakla kalamaz, Türkiye de darmadağın hale sürüklenir.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019