Cumhuriyetin baş savunucusu

Cumhuriyetin ilanına giden yolda önemli bir durak olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Hacıbektaş'ta yapmış olduğu tarihi görüşmeleri düne kadar çoğu kişi bilmiyordu.

Aynı şekilde Cumhuriyet kavramının ilk kez burada dile getirildiğini de…

Ne zaman ki Cumhuriyetin "Baş" savunucu Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız bunları açıklamaya söylemeye başladı, herkes gerçekleri öğrendi.

Öyle ki bu değerli hizmet sayesinde Hocamız, Cumhuriyet ve Atatürk üzerine oynanmak istenen birçok oyunu bozdu. Bozmaya da devam ediyor.

Özellikle "Hoş Geldin Atatürk" eseri ile… Adeta devrim niteliğinde. Birçok ezberi/yanlışı bozdu.

Kısacası Atatürk'ümüzü Cumhuriyetimizi çok ama çok önemsiyoruz sevgili okuyucular.

Çünkü Cumhuriyet olmasaydı Türkiye olmayacaktı. Neden mi? Gözlerimizi Ortadoğu veya Asya'ya çevirdiğimizde gördüğümüz manzara bunu gösteriyor.

Bakınız krallıkla/saltanatla yönetilen ülkelerin içler acısı haline… Çoğu emperyalist güçlerinin arka bahçesi olmuş. Bu ülkeler –sizler bunların isimlerini iyi biliyorsunuz- hiçbir zaman bağımsız olmadılar, olamayacaklar da…

Her geçen gün bataklığa saplanan ülkelerde gün geçmiyor ki meydanlarda bombalar patlamasın, intihar saldırıları düzenlenmesin. Yüzlerce masum Müslüman can veriyor. Ocaklar sönüyor. Gördüğümüz manzaralar karşısında içimiz kan ağılıyor. Ama başlarındaki idareciler maalesef hallerinden memnunlar.

Saltanatları sürsün diye milyar dolarlık ihaleleri hep maşası oldukları ülkelerin firmalarına veriyorlar.

İşte tüm bunları düşündüğümüzde Cumhuriyetin ne kadar erdemli bizim için vazgeçilmez olduğunu anlıyoruz sevgili dostlar.

Öyle ki Cumhuriyet, bizim oksijen çadırımız. Anadolu coğrafyasında dimdik ayakta var olma sebebimiz.

Cumhuriyeti ilan eden Ulu Önder Atatürk; Türk Gençliğine güvenerek, "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" sözleri ile kavuştuğumuz değerleri koruyup/kollamamız/sahip çıkmamız en az Cumhuriyetin ilanı kadar önemlidir.

Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkmak için muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu 96 yıl önce belirten ulu önder, özellikle Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan Kürt, Türk, Laz, Çerkez kim olursa olsun Müslüman olan herkes Türk Milletidir diyerek tek yürek tek bilek olmamızın altını çizmiştir.

Bu duygularla altını kalın harflerle çizmemiz gerekir ki; ömrünü milli birlik ve berberliğe adayan Baş Hocamız, yazmış olduğu eserleri ve yaptığı televizyon konuşmaları ile milletimize hep bunu anlatmıştır.

Atatürk'ün yıllar önce altını özenle çizdiği birlik düşüncelerinin günümüzde ete kemiğe bürünmüş hali Prof. Dr. Haydar Baş'tır.

Yaşamı boyunca Cumhuriyetin emanet edildiği Türk gençliğine sahip çıkan maddi-manevi her zaman destek olan yine kendisidir. 

Eğitim öğretim hayatı boyunca dar gelirli ailelerin çocuklarına hep kol kanat olmuştur. Bunları yaparken tek gayesi gençlerin cumhuriyet değerlerine sahip çıkarak vatansever olmalarıdır.

Birçok genç onun sayesinde üniversite tahsilini tamamlayarak meslek yaşamlarına kavuşmuş ülkemizin kalkınması için mesai yapmaya başlamışlardır. Ahmetler, Muratlar, Enesler, Alperenler… Daha niceleri...

Çok güvendiği Cumhuriyet gençliğine hitap eden Baş Hocamız; "Gençler, sevilir ve severseniz davanıza herkesi kazandırırsınız" derken onun davası bu aziz vatanı bize armağan eden Gazi Mustafa Kemal'in davasından başkası değildir.

Çünkü o hep "Gençler, vatan sevgisi imandandır. Vatanınızı çok seveceksiniz. Kıymetini bileceksiniz" tavsiyeleri ile büyüyen bir nesilden bahsediyoruz.

Ne mutlu Cumhuriyetimizin "Baş savunucusuna" ve O'nu takip edenlere…