Damatlardan birinin

Karar vermiş adam damatlarını ziyaret etmeye.Varmış birinci damadın yanına.Hal u hatır,Türbe yatır,Katır satır?Derken sıra "ne var ne yok?" faslına gelmiş.Baba demiş ve başlamış hal ü ahvalini atlatmaya birinci damat:Binlerce kiremit hazır, güneşin doğmasını, kiremitlerin kurumasını bekliyorum.Güneş vurur, kiremitler kurur, millet sözünde durur, işler tamamdır baba.Parayı koyacak yer bulamam.Hayırlısı der adam ve diğer damada varır.Aynı giriş ve gelişme cümleleri?Bir farkla ki;Efendim der ve başlar anlatmaya ikinci damat:Depomda birkaç yüz çift çizmem var.Eğer şiddetli yağmur, etraf çarçamur olursa satıp düzlüğe çıkarım inşallah.Aynı iyi dilekleri ikinci damada da yapan kayınbaba döner köyüne.Hanımı, hoşsafa faslından sonra damatların durumu sorunca adam şu cevabı verir:Valla hanım damatlardan birinin işi ? ama, bilmem hangisi?(Aslında daha ağır bir ifadeyle adam olayı özetledi, ama ben yazmamayım)11 yıllık dillere destan aşkları bir anda nazara uğrayan R ile F şimdi de düşmanlıklarıyla dillerde destan. Taraflardan biri kesin çizik yedi de hangisi olduğunu zaman gösterecek.Ya "Arap Baharı" konusunda isteneni veremeyen R, ya da aynı konuda misyonunu tamamlayan F.Bahar nezlesi çekilmez bir illettir ya?Ne tuhaf, on bir yıl her şeyini paylaştığı yol arkadaşının on bir yıl sonra başkasına âşık olduğunun farkına varmak.Sonra da: "Ne istedin de almadım? Altın, mücevher, yatkat?" sitemi.Böyle birinden ev reisi olur mu sizce?(Burada da tam istediğim gibi misali veremedim ya, idare edin işte.) Her yerde mülteci her yer dilenci Durumdan vaziyet çıkarma uzmanı Başbakanımız, çapulcu ilan ettiği gezi parkı eylemcilerinin: "Her yer Taksim her yer direniş" sloganını da kendine uyarladı: "Her yere metro, her yer metro."Seçim şarkısını da Kazak Arslanbek Sultanbekov'un Dombira'sından uyarlayanlara benden de bir uyarlama ama ayniyle vaki bir uyarlama.Her yerde mülteci her yer dilenci.Ülkenin neredeyse tamamı aynı durumda da, İstanbul tam bir felaket.Kabiliyetlileri dilencilik terminolojisini halletmiş, başarılı olamayanlar ise "ene min suri, sadaka/Ben Suriyeliyim, sadaka" sözcüğüyle işin altından şimdilik kalkmaya çalışıyor.Kendi insanını % 3.5 zam ile abat(!) eden AKP iktidarı çoğunluğu Suriyeli dilencilerle doldurdu ülkeyi.Hem de "Allah rızası" için!Şu Allah aşkına(!) bakar mısınız Allah aşkına."Oğlum ne yaptın geri kalan 30 milyon Euro'yu?" "Allah'ın izniyle" hallettim baba.Allah'ın asla izninin olmadığını Allah'ın izniyle halletmek.Aman ya Rabbî.Üstlendiği "Büyük Ortadoğu Projesi" misyonu adına evinden yurdundan ettiği insanların ahı yeter Başbakan'a, başkasına ne gerek var?   Ülkemiz suçlular cenneti (!) Kendi ülkesinde çeşitli adi (ve şerefsiz) suçlardan aranan yığınla tip/tipsiz benim ülkemde elini kolunu sallayarak dolaşabiliyor.Bir ev reisi için kendi hanesi ne kadar mukaddes ve muazzezse bir devlet reisi için de yönettiği devlet o kadar mukaddes ve muazzez olmalı değil mi?Ya da hane mahremiyetiyle devlet mahremiyeti arasında ne fark var? Kendi ülkesinde suç işleyenler bu ülkede de suç işlemekten geri durmuyorlar.Son birkaç yılın yabancılara ait suç türü ve oranı: İzinsiz çalışma:1226Fuhuş: 923Vize ihlali: 776Sahte pasaport: 188Hırsızlık: 191Uyuşturucu kaçakçılığı: 173  Meğer paranın mezhebi de yokmuş be Kimin aklına gelirdi bir(den çok) Sünnînin(!) bir Şiî'den(!) rüşvet alabileceği?Hem de tam da Şiî olmaktansa Yahudi ve Hıristiyan olmanın daha iyidir dendiği bir zamanda.Biz paranın diniimanı yok diye bilirdik.Meğer mezhebi de yokmuş bu meretin.Âşık Neyanî ne güzel demişti:Ne efsunkâr imişsin mangır,Titretirsin sen insanı zangır zangır. (Efsunkâr: Büyüleyici.)