logo
19 MART 2024

Demem o ki, AB ile müzakerelere "taharet musluğu" da eklense

10.04.2007 00:00:00
He bi şeyimize karışan AB'li yetkililere biz de bazı tekliflerde bulunsak, müzakerenin ucu kapanır mı acaba?Bebecanlar ve dadıcanlar darılır mı yoksa?Aşağıda okuyacağınız "tarihi gerçekler" size tuhaf gelebilir.Bu "tarihi gerçekler" diğer gerçekler yanında suyla ak-pak olmuş gerçeklerdir aslında.18. yüz yılda kapı arkalarında icra ettikleri "büyük abdestlerini" sokağa fırlattıkları için Taksim ve çevresinde kiracı olamayan çağdaş Avrupalı, Müslüman seyyahlardan görüp öğrendiği tahareti sadece kendince "modernize" etti o kadar.İnsanın necasetten emin olabileceği alaturka tuvaleti, necasetten pay kapma adına olsa gerek alafrangaya çevirdi.Suyun bir damlasının dolaşmadığı çöl ortasında bile taharetlenmek için kurallar koyan İslam'ı hala çağdaş görmeyen gözlere ne demeli?   Taharet musluğunu kültürüne uyarlayamayan Avrupalının, bugün de bilmem neresinde kaç gram bilmem ne ile dolaştığını söylemek de olumsuz etkiler mi AB ile müzakerelerimizi?Bu müzakere kelimesinin kökü ne acaba?Eğer "müzakere" karşılıklı hatırlatmaysa, bizim de bazı şeyleri karşı tarafa hatırlatmamız gerekmiyor mu?Her neyse.Asıl konuya geçersek.İbadetin sıhhatine mani necasetin ölçüsü şudur fıkıh ilminde;Sıvı ise el ayası kadar bir genişliği aşması, katı ise üç gramdan fazla olması.Kur'an'da ehl-i kitap için kullanılan "necistirler" ifadesi ayrıca dikkate değer.Avrupa'da tuvaletlerde "taharet musluğu" bulundurup bulundurmamak, demokratik hak bağlamında ele alınabilir.Ama "taharet musluksuz" bu ülkelere giden Müslümanların suçu ve günahı ne?Teklif ediyorum.Onlar bizi denetlemeye geldiği gibi, biz de ara sıra gidip onları denetleyelim.Eğer ısrarla "taharet musluğu" karşıtlığını sürdüreceklerse "vize" misali bazı kısıtlamalar uygulayabiliriz onlara.Olmaz mı?Deyip gerçeklere dönelim.  Tarihi GerçeklerBir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi değilse, eskiden İngiltere'de bu işlerin nasıl yapıldığını düşünün.1500'lü yıllarda, İngiltere'de işler şöyle yapılıyordu:İnsanların çoğu, haziranda evleniyordu. Çünkü, senelik banyolarını Mayıs ayında yapıyorlar; Haziranda henüz çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için, gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla, ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.Banyolar, içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu.Evin erkeği, temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti.Ondan sonra,oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak da bebekler, aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü.İngilizce'deki "Banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın"(Don't throw the baby out with the bath water) deyimi, buradan gelmektedir.Evlerin çatıları, üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor; kamışların altında tahta bulunmuyordu. Burası, hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için, bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman, çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. İngilizce'deki "Kedi köpek yağıyor"(It's raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi, büyük bir sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan İngiliz usulü yataklar, buradan gelmektedir.Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı.Bunlar, kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu.  Bunu önlemek için, yere saman (thresh) seriyorlardı. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca, saman dışarıya taşıyordu. Buna mani olmak üzere, kapının altına bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı "threshold" (saman tutan; Türkçesi "eşik") idi.Yemek pişirme işlemi, her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler ilave ediliyordu. Çoğu zaman sebze yeniyor; et pek bulunmuyordu.Akşam yahni yenirse, artıklar kazanda bırakılıyor; gece boyunca soğuyan yemek, ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen, bu yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu. "Bezelye lapası sıcak,bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük" (Peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin menşei budur.Parası olanlar, kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler, kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor; böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu. Domatesler,buna sık sık sebep olduğu için, bundan sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca, domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü.Çoğu insanın, kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun yerine, tahta tabaklar kullanıyorlardı. Çoğu zaman, bu tabaklar, bayat ekmekten yapılıyordu. Ekmekler, o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabiliyordu. Bunlar, hiçbir zaman yıkanmadığı için, içinde kurtlar ve küfler oluşuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında, "tabak ağzı" (trench mouth) denen hastalık ortaya çıkıyordu.Bira ve viski içmek için, kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim, insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan geçen insanlar, bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyorlardı.Bunlar, birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor; aile, etrafına toplanıp yiyip içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu. Buna, "uyanma" nöbeti deniyordu.İngiltere, eski ve küçük bir yerdi; insanlar, ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı. Bunun için, mezarları kazıp tabutları çıkarıyor; kemikleri bir "kemik evi"ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı.Tabutlar açıldığında, her 25 tabutun birinde, iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü. Böylece, insanların diri diri gömüldükleri ortaya çıktı. Buna çözüm olarak, cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana dolamaya başladılar. Bir kişi, bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna, mezarlık nöbeti (graveyard shift) denirdi.  Bazıları, zil sayesinde kurtulmuş (saved by the bell); bazıları da "ölü zilci" (dead ringer) olurdu.Gerçekler bunlar. Kim demiş tarih sıkıcıdır diye. Kadriye ADAYNasıl?Garip, tuhaf ve acayip değil mi?Temizliği/nezafeti imanın bir parçası ilan ettiği 1400 seneden fazla olan bir dinin, İslam'ın mensupları batı değerleri(!) karşısında utanadursun, vakıa budan çok daha fazla.Ama, neylersin, "izzeti zillette arar" olduktan sonra?
 
Müslim Karabacak / diğer yazıları
"Akıllı tarım uygulamalarıyla verimi 40'a katlayacağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
İsrail duyuru yapmadan Refah'a saldırı başlattı
Çok sayıda Filistinli hayatını kaybetti
AB'den fanatik Yahudilere yaptırım kararı
İsrailli bakandan 'genişletme' çağrısı
'Açılış' adı altındaki mitingler Meclis gündeminde
Maliyeti ne kadar?
Geçen hafta alan kaybetti
Bitcoin'de sert düşüş başladı
Davul çalan kendini başka ilçede buluyor
Bu mahallede yüz yıllardır davul çalınmıyor
Yüklü miktarda para ve külçe altınla yakalandı
FETÖ'den aranıyordu
İhracat azalıyor, ithalat katlanıyor
Sorun derinleşiyor, atölyeler kapanıyor
'Önce Atamızdan sonra Türk halkından özür dilesin'
Aytekin Şef'ten AKP'li başkana çağrı
Bir ayda 145 bin 480 emekli maaşı harcandı
Emekliye cefa, Saray'a sefa!
Rıza göstereceği tek 'darbeyi' açıkladı
'Ben o darbeye teslim olurum'
'Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir'
TİP'in Zan kararının perde arkası
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
"Akıllı tarım uygulamalarıyla verimi 40'a katlayacağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
İsrail duyuru yapmadan Refah'a saldırı başlattı
Çok sayıda Filistinli hayatını kaybetti
AB'den fanatik Yahudilere yaptırım kararı
İsrailli bakandan 'genişletme' çağrısı
'Açılış' adı altındaki mitingler Meclis gündeminde
Maliyeti ne kadar?
Geçen hafta alan kaybetti
Bitcoin'de sert düşüş başladı
Davul çalan kendini başka ilçede buluyor
Bu mahallede yüz yıllardır davul çalınmıyor
Yüklü miktarda para ve külçe altınla yakalandı
FETÖ'den aranıyordu
İhracat azalıyor, ithalat katlanıyor
Sorun derinleşiyor, atölyeler kapanıyor
'Önce Atamızdan sonra Türk halkından özür dilesin'
Aytekin Şef'ten AKP'li başkana çağrı
Bir ayda 145 bin 480 emekli maaşı harcandı
Emekliye cefa, Saray'a sefa!
Rıza göstereceği tek 'darbeyi' açıkladı
'Ben o darbeye teslim olurum'
'Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir'
TİP'in Zan kararının perde arkası
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.