Bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi bu başlık Anadolu Gençlik dergisinin Temmuz sayısında Mücahid Er imzası ile yayınlanan bir yazının başlığı.
Hoşgörü ve diyalog faaliyetlerinin başladığı günden beri işleyiş biçimi yapılanlar ve söylenenler ve tabii doğurduğu sonuçlar dikkate alınırsa "entrika" kelimesinin çok yerinde kullanıldığını söylemeden geçemeyeceğiz.
Bu ve bundan sonra gelecek olan entrikaları farketmede bunlara karşı çevremizi uyarmada geç kalınmaması dileğiyle, söz konusu yazının bazı paragraflarını beraber okuyalım:
"Dinlerarası diyalog kavramı ilk olarak 1998 yılının Şubat ayında Türk kamuoyunun gündemine oturdu. Aynı yılın temmuz ayında başlayıp süregelen, "İslam ve laiklik", "din-devlet ilişkileri", "demokratik hukuk devleti", "toplum ve çoğulculuk" "küreselleşme", "İslam, demokrasi laiklik; Türkiye deneyimi" başlıklı Abant toplantıları birbirini izledi.
Abant Platformu'nun yedincisi, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ile Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Araştırmalar bölümünün (SAIS) işbirliğiyle Washington'da gerçekleştirilerek ilk kez yurt dışına taşındı. Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında AKP hükümetinin "Ilımlı İslam-Light İslam" açısından bölge ülkelerine iyi bir model oluşturduğu saptamasında bulunuldu. Yapılmak istenen açıktı. AKP hükümeti ABD'nin Ilımlı İslam Projesi için dolgu malzemesi olarak kullanılacaktı. Dinlerarası diyalog çalışmaları için kullanılan paranın büyük kısmının Amerikan Ulusal Demokrasi Fonu (NED) tarafından finanse edilmesi de bunu doğrular nitelikteydi.
Dinlerarası diyalog çalışmalarının bir diğer adresi de Mardin idi. Şanlıurfa ve İstanbul'un ardından Harran toplantılarının üçüncüsü, bin yıl önce medrese olarak kullanılan Kasımiye Medresesi'nde gerçekleştirildi. "Hz. İbrahim'in Aydınlığında Dinler ve Barış" gibi yine albenili bir ambalaj seçilmişti. Türkiye Musevi Cemaati Hahambaşısı İshak Haleva'nın İsrail'in devlet terörü uygulayarak kadınları, çocukları ve yaşlıları katletmeye devam ettiği bir esnada barıştan söz etmesi büyük bir çelişkiydi. Haleva'nın, İsrail'in yaptığı mezalimi es geçip Filistinlilerin vatan savunmasını Mardin'de terörizmle eş değer tutması "diyalog ve hoşgörü" adına önemli bir samimiyetsizlik örneği idi. Dinin siyasetle ilgisinin bulunmamasını savunan İstanbul Fener Rum Patriği Bartholomeos ise, Vatikan'ın ağır basan siyasi yönüyle kırdığı yumurtaların kırkı geçtiğinin farkında değil miydi acaba? Vatikan'ın, terörist başı Öcalan lehine İtalyan hükümetine yaptığı baskıları unutmuş muydu? Öte yandan Mardin buluşmasında gezi boyunca sadece Süryani Kilisesi ve tarihi eserlerinin ön plana çıkarılması tepki çekmişti. Açık açık göstere göstere Süryanilik öne çıkarılmıştı..."
Yazı, "Diyalogu mu misyonerlik mi", "Vatikan'ın küstah yaklaşımı", "Yahudilikle diyalog mümkün mu" ara başlıkları ile sürüp gidiyor.
Diyalogcu arkadaşların nasıl bir ateşle oynadıklarını, peşlerine taktıkları kitleleri hangi uçuruma doğru sürüklediklerini anlamak için muharref Tevrat'tan şu ayetleri dikkatlerine arz ediyoruz:
"Ve Allah'ın Rabbin sana teslim edeceği bütün kavimleri bitireceksin, gözün onlara acımayacak" (Tevrat, Tesniye Bölümü 7/16).
"Et yiyin ve kan için, yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanını içeceksiniz... Sarhoş oluncaya kadar kan içeceksiniz" (Tevrat, Hezekiel Böl. 39/18-20).
Hoşgörü ve diyalog faaliyetlerinin başladığı günden beri işleyiş biçimi yapılanlar ve söylenenler ve tabii doğurduğu sonuçlar dikkate alınırsa "entrika" kelimesinin çok yerinde kullanıldığını söylemeden geçemeyeceğiz.
Bu ve bundan sonra gelecek olan entrikaları farketmede bunlara karşı çevremizi uyarmada geç kalınmaması dileğiyle, söz konusu yazının bazı paragraflarını beraber okuyalım:
"Dinlerarası diyalog kavramı ilk olarak 1998 yılının Şubat ayında Türk kamuoyunun gündemine oturdu. Aynı yılın temmuz ayında başlayıp süregelen, "İslam ve laiklik", "din-devlet ilişkileri", "demokratik hukuk devleti", "toplum ve çoğulculuk" "küreselleşme", "İslam, demokrasi laiklik; Türkiye deneyimi" başlıklı Abant toplantıları birbirini izledi.
Abant Platformu'nun yedincisi, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ile Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Araştırmalar bölümünün (SAIS) işbirliğiyle Washington'da gerçekleştirilerek ilk kez yurt dışına taşındı. Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında AKP hükümetinin "Ilımlı İslam-Light İslam" açısından bölge ülkelerine iyi bir model oluşturduğu saptamasında bulunuldu. Yapılmak istenen açıktı. AKP hükümeti ABD'nin Ilımlı İslam Projesi için dolgu malzemesi olarak kullanılacaktı. Dinlerarası diyalog çalışmaları için kullanılan paranın büyük kısmının Amerikan Ulusal Demokrasi Fonu (NED) tarafından finanse edilmesi de bunu doğrular nitelikteydi.
Dinlerarası diyalog çalışmalarının bir diğer adresi de Mardin idi. Şanlıurfa ve İstanbul'un ardından Harran toplantılarının üçüncüsü, bin yıl önce medrese olarak kullanılan Kasımiye Medresesi'nde gerçekleştirildi. "Hz. İbrahim'in Aydınlığında Dinler ve Barış" gibi yine albenili bir ambalaj seçilmişti. Türkiye Musevi Cemaati Hahambaşısı İshak Haleva'nın İsrail'in devlet terörü uygulayarak kadınları, çocukları ve yaşlıları katletmeye devam ettiği bir esnada barıştan söz etmesi büyük bir çelişkiydi. Haleva'nın, İsrail'in yaptığı mezalimi es geçip Filistinlilerin vatan savunmasını Mardin'de terörizmle eş değer tutması "diyalog ve hoşgörü" adına önemli bir samimiyetsizlik örneği idi. Dinin siyasetle ilgisinin bulunmamasını savunan İstanbul Fener Rum Patriği Bartholomeos ise, Vatikan'ın ağır basan siyasi yönüyle kırdığı yumurtaların kırkı geçtiğinin farkında değil miydi acaba? Vatikan'ın, terörist başı Öcalan lehine İtalyan hükümetine yaptığı baskıları unutmuş muydu? Öte yandan Mardin buluşmasında gezi boyunca sadece Süryani Kilisesi ve tarihi eserlerinin ön plana çıkarılması tepki çekmişti. Açık açık göstere göstere Süryanilik öne çıkarılmıştı..."
Yazı, "Diyalogu mu misyonerlik mi", "Vatikan'ın küstah yaklaşımı", "Yahudilikle diyalog mümkün mu" ara başlıkları ile sürüp gidiyor.
Diyalogcu arkadaşların nasıl bir ateşle oynadıklarını, peşlerine taktıkları kitleleri hangi uçuruma doğru sürüklediklerini anlamak için muharref Tevrat'tan şu ayetleri dikkatlerine arz ediyoruz:
"Ve Allah'ın Rabbin sana teslim edeceği bütün kavimleri bitireceksin, gözün onlara acımayacak" (Tevrat, Tesniye Bölümü 7/16).
"Et yiyin ve kan için, yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanını içeceksiniz... Sarhoş oluncaya kadar kan içeceksiniz" (Tevrat, Hezekiel Böl. 39/18-20).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025