Doğruluk

Doğruluk, bir toplumu ayakta tutan en temel davranışlardan biri olmasına rağmen, yaşadığımız zaman diliminde en çok ihlal edilerek, geçerliliğini nerdeyse kaybetme noktasına gelmiştir.Yaşadığımız dünyanın, daha rahat ve daha huzurlu bir hale dönüşmesini sağlamanın yolu da, yok edilmeye çalışılan değerlerin yeniden ihya edilmesinden geçmektedir. Buna karar vererek, insanlara yaşadığımız dünyanın geçici ve bizlerin de bu dünyada bulunma sebebinin "imtihan" olduğunun, izah edilerek, davranışlarımızın ahiret yurdundaki hesaba göre düzenlenmesi gerektiği izah edilmelidir.Doğruluk, Allah ve Resulü tarafından da övülen ve insanların birbirinden emin olarak yaşayabileceği toplum yapısının en vazgeçilmez unsuru olduğundan, biz de tavrımızı doğruluktan yana koymak zorundayız.Allah-u zülcelal hazretleri tevbe suresi 119 ayeti kerimesinde doğrularla beraber olunmasını emretmektedir. "Ey iman edenler! Allah Teâlâ'dan korkunuz ve sâdıklar ile beraber olunuz."Yüce peygamberimiz, (sav) bir hadisi şeriflerinde, doğruların erişecekleri güzelliklerin yanında, yalancıları bekleyen tehlikelerden de haber vermiştir. Abdullah İbni Mes'ud radıyallahu anh'den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:"Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücur da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır. (Buhâri, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105)İnsanlar, toplumsal düşünceden uzaklaşıp, ferdiyetçi, yani nefislerini tercih eden bir tarza büründükten sonra, doğruluktan vazgeçer oldular. Sanki yaşamlarını sürdürmek uğruna; yapacakları yalan yanlış söz ya da davranışların kendilerine fayda sağlayacağı zannına vardılar. Hâlbuki hiçbir yanlış söz ve davranışın, insanlara mutluluk ve bereket getirmeyeceği aşikârdır.  Yüce Peygamberimiz, biz inananları sürekli doğruluğa sevk edici sözlerle uyarmış, Müslüman tüccarların yapacakları alışverişlerindeki dürüst davranışlar sayesinde, şehitlik gibi bir mertebeye bile ulaşabileceklerini beyan etmiştir. «Doğru sözlü, dürüst bir tüccar, Peygamberlerle, sıddıklarla ve şehitlerle birliktedir.» (Tirmizi,72: 4)Başka bir hadisi şerifte de dürüst tüccarın alış verişinde bereket olacağı beyan edilmiştir."Satıcı ve alıcı (söz kesip) pazarlığı bitirdikten sonra birbirlerinden ayrılmadıkça alış-verişi bozup bozmamakta serbesttirler. Eğer onların her biri karşılıklı olarak doğru söyler (mal ile paranın durumunu olduğu gibi) açıklar ise, alış-verişleri bereketli olur. Yok, eğer gizler ve yalan beyanda bulunurlarsa, alış-verişlerinin bereketi kalmaz." (Buhârî, Büyû' 19, 22, 44, 46; Müslim, Büyû' 47)Çevremizde, yapılan yanlışlıklardan şikâyetçi olan, toplumsal yapının bozulduğundan dem vuran fertlerin, önce kendilerini muhasebeye çekmeleri gerekmektedir. "Zararın neresinden dönülse kârdır" mantığını güdüp, bundan sonraki yaşantımızda daha huzurlu bir hayat sürmek için mutlaka doğruluktan yana tavır koymalıyız. Zaten yalanla dolanla gönül rahatlığının sağlanamayacağını Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (sav) Efendimiz bizlere haber vermiştir.Ebû Muhammed Hasan İbni Ali İbni Ebû Tâlib radıyallahu anhümâ şöyle dedi:Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den:"Şüpheliyi bırak, şüphe vermeyene bak. Zira gönül, (sözde ve işte) doğrudan huzur, yalandan kuşku duyar" buyurduğunu belledim. (Tirmizî, Kıyâmet 60.)Daha güvenli ve daha huzurlu bir toplum için "doğrularla" birlikte olmalıyız.