logo
08 MAYIS 2024

Doğunun altı kapısı

23.07.2001 00:00:00
Geçtiğimiz günlerde Mustafa Nadir Önay'ın 'Yaylaktan Kışlağa' isimli kitabını tanıtmıştık. Bu kez yine aynı içerikli bir başka kitabı daha geniş olarak tanıtıyoruz. 'Doğunun Altı Kapısı' Anadolu'muzun ruhunu aktarmaya çalışan bir eser. Önsöz'de Mustafa Nadir Önay kitabıyla ilgili şu tespitleri yapıyor: "Eskiden kalesi olan şehirler dışarıya kapılarla açılır, kapılarla kapanırdı. Bugün de kalesi ayakta olan şehirlerde bu kapılar adlarıyla yaşamaktadır. Hatta surlardan geriye bir iz kalmamış olsa bile adları durmaktadır. Van'da Tebriz Kapı, Diyarbakır'da Mardin Kapı, Urfa'da Harran Kapı...

Bazı şehirler zamanın acımasız tahribatı karşısında tutanamamış. Ya kimsesiz birer harabeye dönüşmüş ya da gittikçe küçülmüşler. Bazıları da var ki surlara sığmamış gittikçe büyümüşler. Diyarbakır, Van, Mardin, Şanlıurfa bu şehirlerdendir. Şuayp Şehri, Soğmatar, Harran ya harap olmuş ya küçülmüşler. Hoşap gibi sadece yoldan geçenleri selamlamakla yetinenleri de var.

Anadolu'ya Malazgirt'ten girdiğimiz söylenir hep, bu bir yönüyle doğrudur da, Alparslan'ın Malazgirt'e Suriye, Diyarbakır taraflarından geldiğini hatırlamayız. Sadece Van Gölü ile Ağrı Dağı arasından değil, Güneydoğu Anadolu'nun Kale Kapıları'ndan da girmişiz.

Bin yıldır, dağına taşına ad vererek, efsaneler, hikayeler, şiirler, türküler söylediğimiz; geleneklerle sürdürdüğümüz, yenileyerek yaşattığımız; kaleler, kapılar, sokaklar, evler yaptığımız topraklarda 80'li yılların sonundan başlayarak belgesel filmler için çıktığımız gezilerde, bütün bu birikimlere okuyarak, görerek ve dinleyerek şahitlik ettik.

Gördük ki, bu topraklarda yaşayan insanları anlamak için önce bu kapılardan girerek işe başlamak lazım. Yoksa, Kerem ve Aslı, Süphan, Ağrı ve Karacadağ, Kevgir ve Keven, Selçuklu ve Artuklu, Mardin'de Kasımiye, Şanlıurfa'da Balıklıgöl, Diyarbakır'da Ulu Cami, Doğubeyazıt'ta İshak Paşa olmadan her şey eksik kalır.

Eksik kalır sofralarımız, Van'ın otlu peyniri, Şanlıurfa'nın çiğ köftesi, Diyarbakır'ın şehriyesi, Erzincan'ın tulumu olmasa...

Sabit bin Kurra'lar, Cabir El Hayyan'lar, Ebu'l İz'ler, Vani Mehmet Efendi'ler, Nabi'ler, Ali Emiri Efendi'ler hep bu toprağın yeşerttiği insanlar.

TAŞRADAN MERKEZE...

Büyük medeniyetler büyük birikimlerin eseridir. Bu yüzden taşra, kalpten vücuda, vücuttan kalbe, hayat taşıyan kılcal damarlara benzer. Onlar olmadan merkezde yeni birikimler elde etmek, yeni üretimler yapmak mümkün değildir. Bundan dolayı oraları iyi tanımamız, taşradan merkeze, merkezden taşraya bilgi ve birikim aktarmayı başarmamız gerekir. Urfalı Nabi, Erzurumlu Nef'i, Ağırnaslı Mimar Sinan, Diyarbakırlı Ali Emiri olmasaydı çok şey eksik ve öksüz kalırdı".

Kitap Urfa'yla açılış yapıyor. Peygamberler şehri Urfa'nın günlük yaşantısına kadar sinmiş lahuti hava bütün yönleriyle aktarılmaya çalışılmış.

ATEŞİ BASTIRAN SU

Bir inanışa göre; hayat dört şeyle mümkündür. Toprak, hava, ateş ve su... İnsan için gerekli olan bu dört maddeden ateş ve su bazan karşı karşıya gelmiştir. Ateş yoksulluğu ve gazabı; su hayatı ve bereketi simgelemiştir. Bu su, ateşi bastıran sudur. Bir kısım tarihçilere göre, insanlığın tarihi, bir bakıma peygamberlerin tarihidir. Onlar, ateşin karşısında suyun, yani bereketin ve şifanın temsilcileridir. Şanlıurfa'da yaşadıklarına inanılan Hz. Eyyüp ve Hz. İbrahim de su ile birlikte anılan peygamberlerdir. Hayatı algılamak için insanoğlu, eskiden dini kıssalardan yararlanmışlar. Hz. İbrahim kıssası hem insanlığın hem Şanlıurfa tarihinin önemli olaylarından biridir. Edessa'dan Ruha'ya, Ruha'dan Urfa'ya kadar defalarca isim değiştiren bu kentin değişmeyen ünvanı Peygamberler Şehri'dir. Hz. Eyyüp yıllarca çile çektikten sonra, buradan çıkan suyla yıkanmış ve şifa bulmuştur. Bugün buraya gelen ziyaretçiler, Hz. Eyyüp'ün hatırasının hep canlı tutuyor. Hz. İbrahim kıssasında da suyun rahmeti anlatılır. Nemrut kendisini adalete ve hak dine çağıran Hz. İbrahim'i ateşe atar. "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" emri gereğince ateş söner ve Hz. İbrahim'in düştüğü yerde su kaynağı belirir. Bu su kaynağı, Halilü'r-Rahman Gölü diye anılır. Peygamber adıyla anılan, sadece Balıklıgöl değildir. Şanlıurfa'da Şuayp Şehri de Hz. Şuayp'ten adını alır. Bu yapı kalıntıları, yüzyıllara değil bin yıllara uzanan tarihiyle geçmişten mesajlar taşıyor insanoğluna. Taşlar taş değil hepsi birer tarih şahidi burada.

Peygamberlerle ilgili rivayetler, bu beldenin niçin peygamberler diyarı diye anıldığını anlatmaya yetecek yoğunlukta. Harabeleri soğuğa sıcağa, sayısız yaza kışa direnen tarihi şehir Soğmatar'da da Hz. Musa'nın yaşadığı rivayet ediliyor.

BAŞTANBAŞA MÜZE ŞEHİR

Pek az yerde tarih, Şanlıurfa'daki kadar cömerttir. Verimli Hilal diye adlandırılan Mezopotamya'nın bu önemli yerleşim yerinde, bulgular bizi M.Ö ikibinli yıllardan ötelere taşıyor. Bir çok yerde gerçekleştirilen kazılarda bulunan eserler tarihin değişik dönemlerine aittir. Bütün bu bulgular, bölgenin tarihinin ne kadar eskilere gittiğinin belgeleridir. Hurriler, Sümerler, Akadlar Şanlıurfa toprakları üzerinde yaşamış kavimlerin birkaçıdır. Bu kavimlerden sonra Keldaniler, Asurlular, Persler egemen olmuşlar. Osroen Krallığının uzun süren hakimiyetine, Romalılar son vermişlerdir. Hz. Ömer döneminde Bizanslılardan kazanılarak İslam topraklarına katılan Şanlıurfa, Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde Selçuklu-Türk idaresine girmiştir. Bunca devlet mücadelelerine, savaşlara rağmen bölge önemli bir ilim, kültür ve sanat merkezi olmuştur.

HARRAN'DA YILDIZLAR

Şanlıurfa ile birlikte hatırlanan Harran, adını ilk defa dört bin yıl önce duyurur. Taşa yazılı bir anlaşmada Harran adına yer verilir. Soğmatar ve Harran'da yaşayan Sabiiler, bu geleneğin başlatıcısı olmuşlardır. Sabiiler vasıtasıyla başlayan gökyüzü ile ilişki günümüze kadar kesilmemiştir Harran'da. İslami dönemde de adını astronomi ile duyuran harran için, şair Ali Akbaş şöyle der:

'Yıldızlar

Derin, Harran göklerinin Solmaz çiçekleri Naz çiçekleri'.

Harran asıl şöhretini okullarıyla yapmıştır. Özellikle Harun Reşit zamanında kurulan Harran Üniversitesi'nden dünyaca ünlü bilim adamları yetişmiştir. Meşhur matematikçilerden Sabit bin Kurra; Dünya'nın Ay'a olan uzaklığını şaşırtıcı bir doğrulukla hesaplayan, batılıların Albatanius dedikleri El-Battani; daha o zamanlar atomun parçalanabileceğini söyleyen ve atomun mucudi sayılan fizikçi-kimyacı Cabir bin Hayyan ve diğerleri... Harran'da yetişen bilim adamları sayılamayacak kadar çoktur.

İki ırmağın suladığı ovalarıyla bu şehir tam bir cazibe merkeziydi. Üç kilometre genişliğinde, dört kilometre uzunluğundaki bir alanı çevreleyen surlarıyla Harran iyi korunan bir beldeydi. İçkale diye bilinen hükümdarlık sarayı yer yer yıkılmakla birlikte hala ayaktadır. süslemeli camisidir. Surlarıyla, kalesiyle iç kalesiyle, üniversitesi ve camiiyle Harran tam bir tarih şehridir. Dünya konut mimarisinin en ilginç yapıları da Harran'dadır.
AKP’nin ‘muktedir’ olma başlığı: Yeni Anayasa
Bu devlet ve bu millet için ne yapmak istediniz de mevcut anayasa engel çıkardı?
Kartal finale uçtu
Maçın tek golünü Muci attı
İmamoğlu ekibi tepki gösterdi, Özel geri adım attı
Adaylık kavgası şimdilik yatıştı!
Adaylık tartışmalarına noktayı koydu
'Kendi adaylığımı dayatmam'
Şi Cinping ve Macron'dan ortak yazılı açıklama
İki lider, İsrail'in Refah'a saldırısına karşı
Görüşmenin ardından açıklama yapılmadı
Baş başa 45 dakika görüştüler
Bahçeli'den Sinan Ateş davası açıklaması
'Yargılama derhal başlamalı'
CHP'li başkan yeğenini atamıştı
Tepki çeken atamadan vazgeçti
Eylem Tok baskısı yapılan muhabirden genel müdürüne yanıt
'Her şeyden haberiniz vardı'
Mısır'a açılan kapının Filistin tarafı İsrail'in eline geçti
Refah'a kara saldırısı başladı
20 Mayıs'ta başvuru takvimi açılacak
20 bin öğretmen atanacak
Prof. Dr. Osman Bektaş'tan Doğu Karadeniz uyarısı
'3 riskli fay ortasında yer alıyor'
Tarlasını yola çevirenlere kızdı, tabelayı dikti
'Emlakçı geçemez vatandaşa helaldir'
'Tokadımı yersin' diyerek kadının üstüne yürüdü
Taksim'de 'göbeğime vurdun' tartışması
AKP’nin ‘muktedir’ olma başlığı: Yeni Anayasa
Bu devlet ve bu millet için ne yapmak istediniz de mevcut anayasa engel çıkardı?
Kartal finale uçtu
Maçın tek golünü Muci attı
İmamoğlu ekibi tepki gösterdi, Özel geri adım attı
Adaylık kavgası şimdilik yatıştı!
Adaylık tartışmalarına noktayı koydu
'Kendi adaylığımı dayatmam'
Şi Cinping ve Macron'dan ortak yazılı açıklama
İki lider, İsrail'in Refah'a saldırısına karşı
Görüşmenin ardından açıklama yapılmadı
Baş başa 45 dakika görüştüler
Bahçeli'den Sinan Ateş davası açıklaması
'Yargılama derhal başlamalı'
CHP'li başkan yeğenini atamıştı
Tepki çeken atamadan vazgeçti
Eylem Tok baskısı yapılan muhabirden genel müdürüne yanıt
'Her şeyden haberiniz vardı'
Mısır'a açılan kapının Filistin tarafı İsrail'in eline geçti
Refah'a kara saldırısı başladı
20 Mayıs'ta başvuru takvimi açılacak
20 bin öğretmen atanacak
Prof. Dr. Osman Bektaş'tan Doğu Karadeniz uyarısı
'3 riskli fay ortasında yer alıyor'
Tarlasını yola çevirenlere kızdı, tabelayı dikti
'Emlakçı geçemez vatandaşa helaldir'
'Tokadımı yersin' diyerek kadının üstüne yürüdü
Taksim'de 'göbeğime vurdun' tartışması

Öğrenci tarafından vurulan okul müdürü İbrahim Oktugan hayatını kaybetti

Eyüpsultan'da okuldan atılan öğrenci tarafından vurulan özel bir liseısı müdürü İbrahim Oktugan hayatını kaybetti.
07.05.2024 20:38:00
İhlas Haber Ajansı
Öğrenci tarafından vurulan okul müdürü İbrahim Oktugan hayatını kaybetti
Öğrenci tarafından vurulan okul müdürü İbrahim Oktugan hayatını kaybetti
Eyüpsultan'daki Özel Eyüpsultan Final Akademi Anadolu Lisesi'nde Irak asıllı olduğu iddia edilen Y.K., Aralık 2023 tarihinde öğretmeni ve ardından okul müdürü İbrahim Oktugan'la yaşadığı sorunlardan sonra okuldan atılmıştı.

Öğretmenleri ile sorun yaşadığı gerekçesiyle okuldan atılan Y.K., aradan geçen 5 ay sonra bugün sabah saatlerinde liseye gelerek okul müdürü İbrahim Oktugan'ı odasına girerek yanında getirdiği silahla vurmuştu.

Şahıs polis ekipleri tarafından yakanırken, müdür tedavi edilmek üzere hastaneye kaldırılmıştı.

Ağır yaralı olarak Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi'ne kaldırılan okul müdürü İbrahim Oktugan, yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.

Gaziantep'teki feci kazada ölen 9 kişi aynı köyde defnedildi

Gaziantep'in İslahiye ilçesinde beton tankerinin karşı şeride geçerek yolcu minibüsünü biçtiği kazada hayatını kaybedenlerin cenazeleri İslahiye ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde defnedildi.
07.05.2024 14:07:00
İhlas Haber Ajansı
Gaziantep'teki feci kazada ölen 9 kişi aynı köyde defnedildi
Gaziantep'teki feci kazada ölen 9 kişi aynı köyde defnedildi
Kaza, İslahiye ilçesi Hassa karayolu Ağabeyi mevkiinde meydana geldi.

Edinilen bilgilere göre, Hatay'ın Hassa ilçesi istikametinden Gaziantep'in İslahiye ilçesine giden Mehmet G. yönetimindeki 56 AAB 043 plakalı beton tankeri, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu karşı şeride geçerek İslahiye ilçesinden Hassa ilçesi yönüne seyir eden Latif Örs yönetimindeki 27 K 2127 plakalı yolcu minibüsüne çarptı.

Feci kazada 9 kişi hayatını kaybederken 1'i ağır 11 kişi de yaralandı.

Kazada hayatını kaybeden 8'i kadın 9 kişinin cenazeleri İslahiye ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde defnedildi.

Cenaze törenine, Gaziantep Valisi Kemal Çeber, Gaziantep İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Halil Şen, protokol üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Teleferik kazasında sanıklar için 27'şer yıl hapis istendi

İddianamede, şüpheliler için 'taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' ve 'trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma' suçlarından 27'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.
07.05.2024 13:17:00
İhlas Haber Ajansı
Teleferik kazasında sanıklar için 27'şer yıl hapis istendi
Teleferik kazasında sanıklar için 27'şer yıl hapis istendi
Antalya'nın Konyaaltı ilçesinde 1 kişinin hayatını kaybettiği, 7 kişinin yaralandığı, 174 kişinin de mahsur kaldığı teleferik kazasına ilişkin, aralarında Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz'ün de bulunduğu 5'i tutuklu 12 şüpheli için hazırlanan iddianame tamamlandı.

İddianamede, şüpheliler için 'taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' ve 'trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma' suçlarından 27'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.

Konyaaltı'da 1 kişinin hayatını kaybettiği, 7 kişinin yaralandığı, 174 kişinin de mahsur kaldığı teleferik kazasına dair, Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz'ün de aralarında bulunduğu 5'i tutuklu 12 şüpheli için hazırlanan iddianame tamamlandı. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen 36 sayfalık iddianamede 3'ü çocuk 16 müşteki ve suçtan zarar gören 146 kişi yer aldı.

İddianamede eski ANET Genel Müdürü ve mevcut Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz'le birlikte genel müdür yardımcısı A.B.S., E.K.B., S.T., O.E., S.Y., S.K.'nin 'asli kusurlu', diğer şüpheliler O.K., K.K., H.A., A.A. ve Ö.E.'nin ise 'tali kusurlu' oldukları belirtildi.

İddianamede dikkat çeken bir detayda ise şüpheli S.K.'nin teleferik tesisinde elektrik teknikeri olarak çalıştığı, şüphelinin dosyasında ilkokul diplomasının yer aldığı ancak ustalık ya da mesleki yeterlik belgesinin bulunmadığı vurgulandı.

Şüphelilerin ifadelerinde suç isnadını kabul etmediklerini dile getirdiği iddianamede, şüphelilerin 'taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' ve 'trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma' suçlarından 27'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Rojda Altıntaş'tan kendisini işe çağıran DHA Genel Müdürü'ne yanıt: Her şeyden haberiniz vardı, dönmeyeceğim

"Her şeyden haberiniz vardı. Başka ses kayıtları veya görüntüler olup olmadığını merak ediyorsunuz. Bu sebeple her şeye rağmen DHA’nın resmî hesabından beni işe çağırmak zorunda bırakılmışsınız, ne kadar üzücü. Ancak işe dönmeyeceğim."
07.05.2024 12:00:00
Haber Merkezi
Rojda Altıntaş'tan kendisini işe çağıran DHA Genel Müdürü'ne yanıt: Her şeyden haberiniz vardı, dönmeyeceğim
Rojda Altıntaş'tan kendisini işe çağıran DHA Genel Müdürü'ne yanıt: Her şeyden haberiniz vardı, dönmeyeceğim
Yazar Eylem Tok'un 17 yaşındaki oğlu Timur C.'nin karıştığı ve Oğuz Murat Aci'nin hayatını kaybetmesine neden olduğu kazadan sonra Demirören Ailesi'nin kazanın haber yapılmaması için DHA muhabirini arayarak devreye girdiği iddia edildi. İddiaların ve paylaşımların ardından DHA Genel Müdürü Celal Korkut'tan açıklama geldi.

Korkut, DHA'nın resmi hesabından yaptığı açıklamada muhabiri Rojda Altıntaş'ın iddialarından haberinin olmadığını ve kazayı başından bu yana tüm ayrıntıları ile verdiklerini iddia etti.

Korkut, "Meslektaşım Rojda Altıntaş'ın kayda aldığı telefon görüşmelerinde tam olarak ne yaşadığını ve eğer varsa baskıyı benimle açıkça paylaşmasını beklerdim. Kendisine üzüleceği veya baskı altında hissedeceği bir durum olmadığını, bilakis haberi tüm yönleriyle takip edip yayınlamaya devam edeceğimizi söylerdim. Bir meslek büyüğü olarak kendisine ulaşamadığım için buradan sesleniyorum. Bir an önce işbaşı yapıp kaldığı yerden görevine devam etmesini bekliyorum." diyerek muahbirine yeniden işine dönmesi çağrısı yaptı.

Rojda Altıntaş: Her şeyden haberiniz vardı

DHA Genel Müdürü Celal Kokut'un açıklamasına muhabir Rojda Altıntaş'tan yanıt geldi.


Açıklamayı alıntılayarak sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Altıntaş, "Her şeyden haberiniz vardı. Başka ses kayıtları veya görüntüler olup olmadığını merak ediyorsunuz. Bu sebeple her şeye rağmen DHA'nın resmî hesabından beni işe çağırmak zorunda bırakılmışsınız, ne kadar üzücü." dedi.

Altıntaş, Korkut'un çağrısına rağmen işe dönmeyeceğini de belirtti.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.