Dostlara, dostça çağrı

Dağlıca'daki kahpe saldırıda "Ölümü öldüren" Şehitlerimize rahmet, Gâzilerimize âcil şifalar; Şehit ailelerine sabır ve baş sağlığı dileyerek VATAN SAĞ OLSUN diye haykırıyorum...* * *Alışkanlıklardan vazgeçmek, öyle söylendiği kadar kolay bir iş değil!Fikrinde, zikrinde, söylem ve davranışlarında tekâmül ederek müsbet manada değişiklik olmasına rağmen; parti değiştirmek de öyle söylendiği kadar kolay bir iş değil!Nereden mi biliyorum? Vallahi kendimden!Önce özetle kendimdeki değişiklikleri arz edeyim: 1968 yılından beri; "Türk'üm" dedim, 1 Ocak 2013'ten beri; "Elhamdülillah Türk'üm" diyorum!1968 yılından beri 45 yıl; "Yüz Milyonluk Milliyetçi Türkiye, nihâyetinde Turan" dedim; 1 Ocak 2013'ten beri; "Türk yurdunda birlik sağlansın ve nihayetinde Kâinat Türk Devleti" diyorum...Bunları, niye mi söylüyorum? Söyleyeceğim:Bizim kuşağa da miras kalan bir galat-ı meşhûru (yaygın yanlış) hatırlatarak başlayayım: Muhteşem Türk Atatürk'ün riyâsetindeki 1923-1938 arası 15 yıl hariç, bütün siyâsiler, İslâmiyet adlı yüce dîni siyâsete alet ettiler!Hele son kırk yılda; Diyalogcular, Yeniden Osmanlıcılar, Yeni Türkiyeciler v.s. "Yeni" ön-adıyla arzı endam edenler; "Din araçtır, toplumu bir arada tutan harçtır" ve benzer sözlerle siyâseti Dîn'in sırtına yüklediler!Yüksek Ahlak temelli İslâmiyete öyle bid'atlar, öyle tefrikler soktular ki, Allah'ın; "De ki, siz dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz?" (Hucûrat-16) uyarısına rağmen, neredeyse -hâşâ- Allah'a din öğretmeye yeltendiler!Yalancıların, riyakârların, münafıkların, mürtedlerin, mürtecîlerin tek mühimmatları, Allah adıyla yemîn oldu!Allah ile aldatanlar yüzünden; milyonlarca Müslüman, dünya ve ahiretlerini kurtarmak ümidiyle ehliyetsiz-liyâkatsizlerin, akıl ve îman dışı vasıtalarına bindirildiler! Vahdet dini, birlik dini olan İslâm'ı paramparça ettiler!Ben de dahil; binlerce, on binlerce, hatta yüz binlerce Müslüman; "Tevhîdin Merkezi Ehl-i Beyt" diyerek, dinde bütünlüğü sağlamaya çalışan,; "Dînî bütünlüğümüz, millî bütünlüğümüzün teminâtıdır" diyen Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'yı duymadık!Duyanları, caydıranlara müdâhale etmedik!Otuz yıldan beri, Yurdu adım adım gezerek; "Bugün dünyada can, mal, namus, din ve vicdan emniyeti yoksa, vatan emniyeti yoksa, yeminle söylüyorum Türk'ün eli dünyanın üzerinden çekildiği içindir" diyen, son dört yılda da; her hafta en az 250 yerde, 1.500-2.000 ehîl kişiyle Türk Milletini ayıktırmaya çalışan Baştürk Haydar Hoca'yı duymadık!Duyanları; tazyikle, tahrikle, hadlerini aşarak tahkîrle engellemeye çalışan münafıklara müdâhale etmedik!Onlarca yıl; gizli mahfillerde, sinsice cami bahçelerinde siyaseti, dinin sırtına yüklediler! İslâm'a ve "Doğrudur belki bir ibadet Müslümanı değildim ama bir Cihat Müslümanıydım" diyen Atatürk ve arkadaşlarına iftiralar ettiler!Onlarca yıl, "Dindâr Siyasetçi" maskesi takanlar; "Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar"ı kaldırmak vaadiyle iş-başına geldiler: Yolsuzluk zirve yaptı; Yoksulluk dayanılmaz bir hal aldı; Yasaklar, kimilerine göre "Kızıl Sultan", dindar siyasilere göre de "Ulu Hakan" Abdulhamit'in istibdât dönemini arattı!Bir Genelkurmay Başkanı ağzından; "Kötünün iyisine mecbur edildik" itirafıyla "Ehven-i Şerr'i tercihi, ilm-i siyaset diye dayatanların tazyiki ve "Gelen gideni aratır!" korkusuyla kötünün iyisine mecburiyete razı olduk!30 bin sayfadan fazla hacimli kitaplarıyla, Yeni Mesaj Gazetesi'ndeki binlerce sayfa hacimli makaleleriyle, Meltem Medya ekranlarında sohbetleriyle ve yurdu adım adım dolaşarak her yerde Tevhid'in Merkezi'ne, Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; "Nûh'un Gemisi gibidir, binen kurtulur" diye tarif ettiği, Ehl-i Beyt'i koyarak milleti, "Kâinat Türk Devleti Seferi"ne çağıran, "Türkoğlu Türk'üm" diye kükreyen Baştürk'ü duymadık!Duyanlara müdahale eden, zulüm yandaşı zalimlere müdâhale etmedik!Bu aymazlığımızın, duyarsızlığımızın zararı sadece kendimize olsa yine susardım! Ama millet olarak Dînin sırtına yüklenen ve riyâ kokan siyâset yüzünden Millet kaybediyor! Türk Milletinin kaybetmesi yüzünden İslâm Âlemi; zavallılara, acizlere dönüştü!Dindar maskeli siyasilerce; milleti 36 etnik parçaya ayırıp bölmenin adı demokratlık; bu yanlışları söylemenin adı, anti-demokratlık veya Ulû'l-Emr'e itaatsizlik diye tarif edildi!Mezhep farklılıklarını, Peygamber (s.a.a)'in Gadir-i Hum'da yaptığı; "Ey insanlar! Ali ve O'nun soyundan olan temiz çocuklarım, sıklet-i asgardır (daha küçük değerli emanet) ve Kur'ân ise sıkl-i ekberdir (daha büyük değerli emanet). Bu ikisinden her biri diğerini haber vermekte ve onunla uyum içinde bulunmaktadır. Onlar Kevser havuzunun başında yanıma gelinceye kadar asla birbirinden ayrılmazlar" tarif ve vasiyetten hareketle Tevhidin merkezine Ehl-i Beyt'i koyarak önce dinde birliği, peşine de millî birliği sağlamaya uğraşan Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'yıduymayanlar, duyanlara mani olanlar, mani olanlara engel olmayanlar, bu kutsal sefere katılmakta hâlâ nefslerine uyanlar veya peşinden gittikleri yanlış adamlarda ısrar edenler, Vallahi ziyandadırlar!Ömrümün 45 yılını birlikte geçirdiğim ömürdaşlarımı; bu Kutlu Sefer'e, bu Kutlu Gemi'ye, Baştürk Haydar Hoca'nın dos-doğru safına çağırmak; vicdânî, insâni ve ahlâkî görevimdir!Söyledim nihayet içimdekini! Bugünden sonra duyanların, duyup gelmeyenlerin veballeri, artık kendilerinindir!"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...