Yerküre, sadece insanoğlunun estirdiği şiddetle değil, doğal afetlerin neden olduğu şiddetle de karşı karşıya.
Hayatlar yalnız tanklarla tüfeklerle son bulmuyor; sellerle depremlerle fırtınalarla da sona eriyor.
İklim değişikliklerinin tetiklemesiyle buzulların eriyecek olması insanoğlunu tedirgin ediyor.
Dünya yaşanmaz bir gezegen olacak,nesiller tükenecek.
Öngörüler ve bilimsel çalışmalar bunu destekliyor.
Kimileri doğanın öfkesi olarak olaya yaklaşırken, kimileri de kıyametin yaklaştığı tezini ön planda tutuyor.
Her iki öngörünün de ortak noktası doğal afetlerin her geçen gün şiddetini ve boyutunu büyütüyor olması. Endonezya seller ile boğuşuyor, Karayipler ve Nikaragua fırtınayla savruluyor, İran'da, Yunanistan'da, Rusya ve Japonya'da kırılan fay hatları hemen hergün başta bu ülkeler olmak üzere komşu ülkeleri sallıyor.
Baltık ve İskandinav ülkeleri buzulların eriyecek olmasının paniğini yaşıyor.
İspanya, Fransa, İtalya deniz kirliligi ile eşgüdümlü hava kirliliğinin boyutlarını azaltmak için seferber olmuş durumdalar.
Amerikan kıyıları ise tsunamiler ile mücadele içerisinde.
Kısacası,insanoğlunu kötü bir son bekliyor.
Dünyanın gidişatının farkında olan ve çare aramaya tutuşanlar ile bu kaos ortamından nasıl faydalanabilirizin hesabını yapan ülkelerin ayrışımını da görüyor ve yaşıyoruz.
Global kaosu önlemek için çare arayanların sesi çok az çıkarken, kaosu kendine yontarak işgale koyulanların çirkinlikleri birbirinden farklı boyutta vuku buluyor.
Dünyayı sözde terörist ülkelerden temizlemek ve silahsızlandırmak isteyenlerin tam tersi eylemlere kalkışması onların ne derece ikiyüzlü olduğunun göstergesi.
İnsanları birbirine kırdırarak bundan zafer elde etmeyi umanlardan gelecek adına umutvar olunulabilir mi? Elbette ki hayır.
Dünyanın sonu yaklaştıkça çirkinliklerin de boyutu tırmanış gösteriyor. Yaşananlar bize bunu göstermiyor mu?
Hayatlar yalnız tanklarla tüfeklerle son bulmuyor; sellerle depremlerle fırtınalarla da sona eriyor.
İklim değişikliklerinin tetiklemesiyle buzulların eriyecek olması insanoğlunu tedirgin ediyor.
Dünya yaşanmaz bir gezegen olacak,nesiller tükenecek.
Öngörüler ve bilimsel çalışmalar bunu destekliyor.
Kimileri doğanın öfkesi olarak olaya yaklaşırken, kimileri de kıyametin yaklaştığı tezini ön planda tutuyor.
Her iki öngörünün de ortak noktası doğal afetlerin her geçen gün şiddetini ve boyutunu büyütüyor olması. Endonezya seller ile boğuşuyor, Karayipler ve Nikaragua fırtınayla savruluyor, İran'da, Yunanistan'da, Rusya ve Japonya'da kırılan fay hatları hemen hergün başta bu ülkeler olmak üzere komşu ülkeleri sallıyor.
Baltık ve İskandinav ülkeleri buzulların eriyecek olmasının paniğini yaşıyor.
İspanya, Fransa, İtalya deniz kirliligi ile eşgüdümlü hava kirliliğinin boyutlarını azaltmak için seferber olmuş durumdalar.
Amerikan kıyıları ise tsunamiler ile mücadele içerisinde.
Kısacası,insanoğlunu kötü bir son bekliyor.
Dünyanın gidişatının farkında olan ve çare aramaya tutuşanlar ile bu kaos ortamından nasıl faydalanabilirizin hesabını yapan ülkelerin ayrışımını da görüyor ve yaşıyoruz.
Global kaosu önlemek için çare arayanların sesi çok az çıkarken, kaosu kendine yontarak işgale koyulanların çirkinlikleri birbirinden farklı boyutta vuku buluyor.
Dünyayı sözde terörist ülkelerden temizlemek ve silahsızlandırmak isteyenlerin tam tersi eylemlere kalkışması onların ne derece ikiyüzlü olduğunun göstergesi.
İnsanları birbirine kırdırarak bundan zafer elde etmeyi umanlardan gelecek adına umutvar olunulabilir mi? Elbette ki hayır.
Dünyanın sonu yaklaştıkça çirkinliklerin de boyutu tırmanış gösteriyor. Yaşananlar bize bunu göstermiyor mu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005