Efe varken kimse kostaklanmasın!

İzmir'de yaşamanın, ülkeye, dünyaya İzmir'den bakmanın sağladığı ayrıcalıklar var hamd olsun...
Bir çınarın gölgesinde oturanın göreceği manzara başka, çınarın yüksek bir dalında oturanın göreceği manzara başka, o çınara da yukarıdan bakan bir yükseklikte oturanın göreceği manzara bambaşkadır!
Kartalca kuş bakışı ile yukarıdan bakabilenin gördüğü ise manzaradan başka bir şeydir; gözlediği, gözlemlediği yerin panoramasıdır, genel görünümüdür kartalca bakanın gördüğü...
İzmir'in Efesi, Vatana kartalca bakar.
Yerel giysisi cepkenin kanatları, kartaldan mülhemdir!
Efelerin oynarken diz vurduktan sonra yere vurduğu tokat, kartal pençesidir!
Gezişi kartalcadır, bakışı kartalca ve gözlemlemesi kartalcadır Efe'nin ve İzmir'in...
97 yıl önce 15 Mayıs 1915'te, işgal ordularını Kordon'da tek başına göğüsleyen ve "İlk Kurşun" olarak tarihe geçen Hasan Tahsin'in davranışı kartalcadır, Efe'cedir!
Bilinir ki kargalar alçaklarda sürü halinde, kartallar yücelerde ve tek başlarına uçarlar!
Kartallar, yüceden gözlemler, görür, hedefini seçer, dalar ve pençesini saldığı anda mes'elesi tamamdır!
Özgürlükte sınır tanımamanın adıdır kartalca, Efece, İzmir'ce bakış!
Faruk Nafız Çamlıbel'in dilinden yapılan;
"Beni mahvetmeden âlemde o bigâne duruş,
Bana sal yalvarırım pençeni Ey Yırtıcı Kuş!
İşte ben bekliyorum göğsüm açık, bağrım açık,
Hançer ol göğsüme saplan, ecel ol karşıma çık" şeklindeki meşhûr davet, Efelere Anadolu'nun kartallarına yapılmıştır.
Anadolu'nun Müslüman Türk ahalisinden bu çağrıyı, bu daveti alan Efelerin tamamına yakını; kartallaşmış, alıcı kuşlaşmış, detanlaşmıştır bu yüzden!
Ayvalık'ta, düşman askerlerinin karaya çıkması beklenirken İstanbul'dan, bizzat Padişah'tan; "Direnmeyin!" talimatı verilmiş olmasına rağmen Saraya telgraf çekerek; "Bir elim Kur'ân'da, bir elim Sancak'ta bekliyorum. Düşman karaya çıkarsa ateşle karşılayacağım!" Diyen Yarbay Ali Çetinkaya'nın, nâm-ı diğer Kel Ali'nin mertçe davranışı da kartalcadır, efecedir!
Duyan-duymayan herkese deriz ki ve duyanlar duymayanlara haber versin ki; İzmir Efeleri olarak kartalca yukarıdan ülke panoramasına bakarken; ülke yöneticilerinin emperyalistlerin istekleri doğrultusunda, Valilere ve mülki amirlere bölücü terör örgütü mensuplarına; "Karışmayın!" talimatı verdiklerini, bu talimatla -güya- "Açılım Süreci"nde, PKK'nın yerleşim merkezlerine konuşlandıklarını, Millî Bütçe'den pay verilen belediyelerin PKK'lı yandaşlar vasıtasıyla asfaltların altına tonlarca patlayıcı yerleştirdiklerini, emperyalizm taşeronu kahpe PKK'nın Belediye iş makineleriyle yolları kazdıklarını, yollarda kimlik kontrolleri yaptıklarını, hain alçakların nerelere saklandıklarını; Mehmetçiklerimize kahpece arkadan yaklaşıp kafalarına kurşun sıktıklarını, daha ne kahpeliklerini gözlemledik gördük!
En ufak hata payı olmamacasına hedefimiz bellidir!
Dalışımız kartalca, vuruşumuz kartalca, pençemiz kartalca olacaktır!
Biz hür Vatan semalarında dalışa geçmeden önce süzülürken yere düşen gölgemizle hangi korkakların, ürkeklerin panikle kaçıp nerelere, hangi inlere girdiklerini de biliyoruz!
Bizim istihbaratımız kartalca görerektir!
Bizim avımız, kurtça sürek avıdır!
Bizim Efe'ce gözlemimizden, kurtça sürek avımızdan kaçış-kurtuluş yoktur!
Biz bu Vatanı ve Devleti kolay elde etmedik, kolay kurmadık Efendiler!
Allah'ın da nasibiyle fethettiğimiz ve mührümüzü vurduğumuz hiç bir yeri, aldığımız bedelden daha ucuza vermeyiz!
Biz, Vatan sevgisinin imandan olduğunu biliriz!
Biz; îmanın imkân yarattığına îman etmişiz!
Biz; birer birer ölürken biner biner dirileceğimizi muştulayarak can veririz!
Biz, cân vererek şân alırız!
Biz, şânımızla tarihe altın sayfalarız!
Dedelerimiz olan her biri birbirinden şânlı; Karslı Mehrali Beğ'in, Erzurumlu Asım Vasfi Beğ'in, Nene Hatun'un, Antepli Şahin Beğ'in, Maraşlı Sütçü İmam'ın, İzmirli Hasan Tahsin'in, Demirci Efe'nin, Karadeniz'de Topal Osman'ın torunlarıyız biz!
Vatan ve Devlet bize Dedemizden mîrastır, emanettir ve bizde emanete hıyânet yoktur!
Duyan-duymayan herkese deriz ki, duyanlar duymayanlara söylesin ki; İzmir ve Ege'de Efeler, kartalca -yıllardır- gökyüzünden izleyerek; kimin, nerede, ne haltlar yediklerini biliyoruz!
En son Efe can vermeden, Toroslar'da tüten son Yörük Çadırının ocağı sönmeden: ne bir tek Vatan toprağı çakılından ne de vatandaşımız bir tek Kürdümüzün saçının telinden taviz vermeyiz!
Biz can vererek Vatanlaştırdığımız, gardaşlaştırdığımız hiçbir değerimizden can vermeden vaz geçmeyiz!
Bizim canımızı da, -en az bire on- bedel ödemeden almak mümkün değildir!
Boşa kostaklanmayın, kostak değilsiniz!
Bütün Efelerin dilinde bir türkü var, duyuyor musunuz?
"Sarı Zeybek şu dağlara yaslanır,
Yağmur yağar silahları ıslanır.
Bir gün olur deli gönül uslanır;
... Eyvah olsun telli doru şânına,
... Eğil bir bak mor cepkenin kanına!
Aman karşı dağı duman bürüdü,
Üç yüz atlı, beş yüz yaya yürüdü,
Sarı Zeybek şu cihanda bir idi;
... Eyvah olsun telli doru şânına,
... Eğil bir bak mor cepkenin kanına!"
"BU VATAN BİZİMDİR, BİZİM KALACAK" Vesselâm.
Selâm, sevgi, duâ...