Eğer IŞİD İsrail işi değilse

Irak Türkmen Cephesi (ITC) Yürütme Kurulu Üyesi Münir Kafili Kerkük'ün askeri semtinde susturucu tabanca ile şehit edildi ve katil izini kaybettirdi. Bu cinayet tam da Kerkük Petrolü'nün Barzani adına Türkiye eliyle İsrail'e satıldığı günlere denk geldi.Velhasıl, "Kerkük Türk'tür" diyen kim varsa ya IŞİD militanları ya Peşmerge tarafından ortadan kaldırılıyor. Bu arada IŞİD başta olmak üzere ülkesine çullanan, arkasında ABD'sinden Türkiye'sine, İngiltere'sinden Almanya, İtalya ve Fransa'sına kadar toplam 200 devletin bulunduğu teröristlerle mücadele eden ve başarılı olan Suriye'ye tutuyor İsrail uçakları üst üste hava saldırıları düzenliyor. Yani Türkiye-IŞİD-İsrail el ele bir görüntü veriyor.Hafızamızı yokladığımızda bu günlere 2009'da Erdoğan Hükümetinin Türkiye Suriye sınırının mayınlarının temizlenmesi karşılığında boydan boya 49 yıllığına İsrail'e devretmesi niyetini açığa vurduğu günlerden geldiğimizi hatırlamamız gerekiyor.  Yahudilerden "Cesaret Ödülü" almış ilk Müslüman ve ilk Yahudi olmayan lider olarak Erdoğan 600 kilometre uzunluğundaki sınırı derinliği ile birlikte toplam alanı 450 bin dönüm olan Türkiye toprağını İsrail'e devir işine karşı çıkanlara, "Paranın milleti, ırkı olmaz. Ama birileri 'Yahudi Sermayesidir, olmaz' diyor. Yahu arkadaş bunlar gelip benim ülkeme yatırım yapacak. 500 milyon dolarlık para harcayacak, niye istemiyorsun?" diye fırça çekiyordu.O günlerde ve geçmişte İsrailli şirketlerin Şanlıurfa'dan toprak satın aldıkları dile getiriliyor, zamanın Büyükşehir Belediye Başkanı Şanlıurfa'ya yapılacak bir "Dinler Bahçesi için belediyeye çok yüksek paralar önerdiklerini" dile getirerek bölgedeki tehlikeli gidişata dikkat çekiyordu. Aynı tarihlerde İsrail Büyükelçisi Gabiy Levy bölgeden çıkmıyor, "Urfa'da bizim köklerimiz var, biz bunun şuurundayız" mealinde laflar ediyordu. Velhasıl Urfa ile Suriye sınırındaki İsrailli şirketlere devredilecek toprak miktarı 850 bin dönümü bulmaktaydı.Millet tepki gösterdi.Genelkurmay razı olmadı.Erdoğan geri adım atmak zorunda kaldı.Görüyorsunuz, IŞİD Türkmenleri vuruyor, Barzani Türkmenleri vuruyor, toprak ve petrollerine el koyuyor, Türkiye bu petrolü alıyor İsrail'e satıyor.İsrail ise şehit ettikleri Müslüman başı ile futbol oynayan yani ancak bir İsraillinin yapabileceği barbarlığı yapan IŞİD'a ve sülalesi Hahamlarla dolu Barzani'ye destek için Suriye'yi vuruyor.Türkiye'den Türk'ü ve Esad'ı vuranlara tırlar dolusu silah gittiği iddiaları ayyuka çıkmış bulunuyor. Türkiye'yi ise "Paranın helâli haramı olmaz, paranın ırkı, dini olmaz" diyen Recep Tayyip Erdoğan ile o günlerde Saadet Partisi Lideri olan "Paranın dini de olur imanı da. Doların üzerinde yazan 'in God We Turst (Biz tanrıya güveniriz) sözü ne oluyor" diye soran ama bugün Erdoğan ne dediyse doğru diyen Prof. Dr. Numan Kurtulmuş ile Suriye'deki direnci "Beşar Esad'ın problemi annesinin yaşıyor olması"na bağlayan Davutoğlu gibiler yönetiyor?Ben şimdi "IŞİD İsrail ile dostlarının üretimi ASALA tipi bir örgüttür" dediğimde ve "Görevi, bölgeyi Türklerden ve Barzani'nin önünü kesecek olanlardan temizlemek yani Barzani Yahudi devleti ile İsrail'i birbirine bağlamaktır" tezini ileri sürdüğümde siz hâlâ, "Öyleyse IŞİD militanları niye Barzani kuvvetleri ile çatışıyor" deyin durun?"Uç"a değil "sonuca bakın, sonuca"?