Ehl-i Beyt gemisi Bursa limanında

"De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümer-9) öğretisini; öğrenmenin yaşının olmadığını, "Bin bilsen de bir bilene danış!" atalar öğüdünü biliriz.Biliriz de, bu sapmaz doğrulara ne kadar sâdığız? Bunu da sadece Allah ve kendimiz biliriz!İmam Ali'nin (k.v.); "Her kabın, hacmi bellidir. Kapasitesi aşıldığında kap taşar. Sadece insan hafızası; yüklendikçe, dolduruldukça büyür, genişler" buyurduğunu duymuştum Rahmetli Babam'dan.Yine biliyoruz ki; kişi, bildikleri nisbetinde sorar ve sorduğu nisbette öğrenerek bilir...Defalarca, demokrat olmadığımı yazdım ve "Ben; Türk yaratılmış, Türkçe lisanımla donatılmış ve aklımla îman etmiş bir Müslüman Türk'üm. İslâm öncesi kurultayları, İslâm sonrası şûraları olan, medeniyetler kurmuş bir milletin ferdiyim. Haçlı Batı'nın milli devletleri parçalayıp yutmak için kullandığı HIV virüsü demokrasiden, bana ne?" diye de defalarca demokrat olmayışımın/olmayacağımın sebebini de açıklamıştım!Kardeşim'in geçirdiği bir kalp krizi yüzünden; rûhumun, gönlümün katılımcıların ayakları altında, yerlerde süründüğü, Bursa'da gerçekleştirilen VII. Ehl-i Beyt Sempozyumu'na maalesef katılamadım ama ekrandan su içer gibi, gözümü kırpmadan izledim.Ve muhabbet bereketli bu Sempozyum'da, Allah'ın özel yarattığı "Seçilmiş" sıfatlı muhteşem kişiliklerin olduğu, İslâm alemine ehîl kişilerce hatırlatılırken, bilmeyenler de öğrendiler!Prof. Dr. Haydar Baş Hoca'nın; "Yeryüzünde yaşayan altı buçuk milyar insanın tamamı söz birliği etseler, bir kişide karar kılsalar ve işte budur deseler, bütün dünyanın parmak kaldırarak, oylayarak seçtiği kişi, bir Peygamber olabilir mi? Bu; olsa olsa, bütün dünya insanlığının bâtılda ittifâkı olur ancak!" şeklinde hafızama kazınan müthîş bir tesbîti vardı ki bunu hepimiz biliriz ama bildiğimizin farkında olmadan, yanlıştan yanlışa yalpalar dururuz!...Tam burada Sahîh-i Müslim'den bir Hadîs aktaracağım. Resulullah (s.a.v.) buyuruyorlar ki; "Kim ki İslâm'da makbûl olan güzel bir işi ilk önce işler de bunun yol haline gelmesine sebep olursa, kendisine hem işlediği bu hayrın sevabı verilir, hem de -en küçük bir eksiklik olmaksızın- kendisinden sonra aynı iyiliği yapacak olanların sevabı kadar sevap verilir. Yine kim, İslâm'da kötülüğü bildiren bir işi ilk önce işler de bunun yol haline gelmesine sebebiyet verirse, kendisine hem işlediği kötülüğün günahı yüklenir, hem de -en küçük bir eksiklik olmaksızın- kendisinden sonra aynı kötülüğü işleyecek olanların günahı kadar günah yüklenir." (Kasas-84'ün açıklama notu, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları-Kur'ân-ı Kerim ve Açıklamalı Meâli, s. 394)Bu Hadîs'in yönlendirmesinde; Prof. Dr. Haydar Baş Hoca'nın mezhepler, tarikatler, cemaatler adıyla paramparça edilmiş İslâm'ı, tek ve doğru bir merkezde buluşturmak adına verdiği mücâdelenin, farkında mıyız?Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Nuh'un Gemisi dedikleri Ehl-i Beyt Gemisi'ne yapılan davete katılanları bekleyen sevabın da farkında mıyız?Allah'ın "Seçilmişlerinden de Seçilmişleri"ne; Ehl-i Beyt'e yani "Penç Ten-i Âl-i Aba"ya (Abanın altındaki Beş Ulu Ten) hiç bir müslümanın itiraz etmeyeciğini biliyoruz. İtiraz ettiğini zanneden bir-iki istisnânın da sadece dikkat çekerek nefslerini tatmin gayretindeki zavallılar olduklarına eminim.Yeri gelmişken Haydar Hoca'nın aç aslan ile ceylanı muhabbet kucağında buluşturan Hacı Bektaş'ça davetine koşarak katılan, bir dostun ısrarıyla katılmaya mecbûr olan şanslılara, bazı odakların faaliyete geçtiklerini de haber vereceğim!İslâm Dünyasının önemli şahsiyetlerinin de katılarak zenginleştirdiği Ehl-i Beyt Sempozyumu'nun yapıldığı aynı gün; istanbul'da Bağcılar Müftüsü'nün de katıldığı "Ehlibeyt'i Tanıma ve Ehlibeyt'i Sevenleri Tanıştırma Paneli" adıyla bir toplantı daha yapıldı!İbrahim Hakkı Hazretleri; "Hakk, şerleri hayr'eyler" diye Bakara-216. Âyeti bize tercüme etmiş ya! Hikmetine suâl olunmaz ya!Ben de ma'zeretim dolayısıyla Sempozyumdan mahrum kalmamış olsaydım, İstanbul'daki bu -zamanlamasından şüphelendiğim- toplantıdan haberim olmayacaktı!Haydar Hoca; 1200 yıllık bid'atları elinin tersiyle iterek, Emevist dayatmaları ters yüz edip meydanlara çıkıncaya kadar; Hz. Peygamber'in iki emânetinden biri Ehl-i Beyt'i, yeniden İslâm alemine tebliğ edinceye kadar, köşelerde saklananların; "Beşinci mezhep" diye edilen alayları, dışlanmışlıkları görmezden gelenlerin; Ehl-i Beyt Sempozyumu ile aynı günde, -hem de- bir Müftü'nün de katılımıyla Caferî Mezhepli müslümanları, bir yere toplamalarından -şahsen- işkillendim!Doğruyu kim yaparsa elbette Allah razı olsun ama şahsen İstanbul'daki toplantıdan burnuma hoş olmayan kokular geldi! İran'ın son günlerde ABD ile artan muhabbetini de hatırlayınca, iki kere şüphelendim!Kafkaslar ve Türk Dünyasının İslam'la Kerbelâ Vak'ası denilen, Allah adıyla aldatanların işledikleri vahşetten -Hz. Hüseyin'in isteği ile- Türk Süvariler tarafından hasta oldukları için alınıp götürülerek kurtarılan İmam Zeynel Abidin'in irşâdı ile tanıştıklarını, hep hatırda tutmak gerek.Türk Dünyasının İslâm'ı, İmam Zeynel Abidin'den öğrendiğini, Pîr-i Türkistan Hâce Ahmet Yesevi'nin de aynı kaynaktan çağladığını da yeri gelmişken hatırlamak ve hep hatırlatmak durumundayız.Bütün engellemelere, bütün sinsi saldırılara rağmen Bursa'daki muhteşem sempozyumda; maksat hasıl olmuştur. Sebepten ve katılımcıların hepsinden Allah razı olsun. Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt razı olsun vesselâm..."Vücûdu düz dilersen, hevesin boynunu kır,Heves ölünce vücûdun eğrisi düzelir." (Kutadgu Bilig'den)Selâm, sevgi, duâ...