Başbakan R. T. Erdoğan, geçen akşam ordu ve askere dair öyle açıklamalar yaptı ki, sanki başına taş düşmüş, dersiniz.
Erdoğan’ı hiç hatırınıza getirmeden, şu konuşmaları bir başkasının yaptığını farz edin; yandaş medyasının tabirleriyle “tam bir derin devletçi” diyeceksiniz… Erdoğan, bakın neler söylüyor:
“Şu anda içerde 400’e yakın emekli, muvazzaf subay, astsubayımız var. Bunların hemen hemen ağırlıklı kısmı tutuklu… Mağdur veya şüpheli şeklinde zaman zaman çağrılanlar oluyor. Tabii bazılarında bir ara ajan meselesi ortaya çıktı… Hele hele bana göre de çok daha ağır olanı örgüt kurmaktan, örgüt elemanı olmaktan... Elinde senin kesin hükümler yok da yüzlerce subayı, astsubayı örgüt elemanı olarak veya örgüt kuran olarak, hele hele Genelkurmay Başkanı’nı kalkıp da bu şekilde değerlendirirsen burası gerçekten Silahlı Kuvvetlerin kendi içindeki bütün moral değerlerini altüst eder. O zaman terörle nasıl mücadele edecek bu insanlar!.. Siz şimdi orada bu mücadeleyi veren insanlara arka taraftan ‘bu örgüt elemanıdır’ dersen, nasıl oluyor da bu örgüt elemanı gidiyor da terör örgütüyle mücadeleyi veriyor. Bu yenilir yutulur bir şey değil. İster istemez tabii altta 232 kişi bu şekilde sürekli çağrılınca kuvvet komutanlarımız bunun rahatsızlığı içerisinde… ‘Biz bu mücadeleyi verirken ben 232’yi nasıl göndereceğim oralara’ diyor. Bunu anlamak mümkün değil… Bu insanların moral değerler, motivasyon noktasında eğer biz darbeyi vurursak, terörle mücadele konusunda çok büyük darbe yeriz. Bunların içerisinde, karacısı var, denizcisi var. Neredeyse komuta kademesinde oralara gönderilecek komutanımız kalmıyor. Öyle şey olmaz.”
Erdoğan, bir anda Silivri yanlısı kesildi… Derin devletçi oluverdi bir gece ansızın… Stratejik derinlikte irtifa kaybettikçe derin devletçi oluverdi!
Siz değil misiniz, sizin adamlarınız, sizin besleme medyanız değil mi; Türk ordusuna sahip çıktığı için BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyi ve kadrosunu toplum içinde bugüne kadar “derin devletçi” diye yaftalayanlar?!
Haydar Hoca, Kemal Kerinçsiz’in mitinginde konuşmacıydı türünden yalan iddia ve sahte evraklarla Ergenekon dosyasına iliştirmek isteyen şu sizin besleme mevkuteleriniz değil mi?!
Ne oldu da kodese tıktığınız Ergenekonculara, Balyozculara…vs merhametiniz kabardı, derin devletçi kesildiniz?!
NATO’ya mı mesaj veriyorsunuz, yoksa İmralı’ya mı mesaj çekiyorsunuz?!
Prof. Dr. Baş, 12 Eylül’de asker kendisini cezaevine almış olsa da, hatta kendisi devleti 163. maddeden 67 bin TL tazminata mahkum eden ilk insan olsa da, her ortamda şu gerçekleri hatırlatıyor Türk milletine:
“Ordu, aile, devlet, adalet, vatan ve din, bir toplumu millet yapan ve ilelebet payidar kılan olmazsa olmaz unsurlardır. Bu değerleri hedef alanlar, bizzat Türk milletinin kendisini hedef alıyorlar, demektir. Bu değerleri yok edilmiş bir millet, sürü olmaya mahkum olur; tek düdükle, bir ahırdan bir başka ahıra sokarsınız!”
Bunları söylediği için Prof. Dr. Baş’ın paçalarına “derin devletçi” diye hala dolanmıyor mu çift sıfır seviyeli İslamcı o çocuklarınız!
Ekranlardan İmralı ve Silivri’ye aynı anda timsah gözyaşları akıtanlar, Türk askerini kodese tıkayan şu sizin demokratik açılımınız değil mi… Hafızanızı tazeleyemiyorsanız; şöyle geriye doğru Zaman, Radikal, Akit, Yenişafak gibi yandaş mevkutelerinize bir göz atın!
En çetin Milli Mücadele dönemi ve sonrası yüzyılda başarılamayanı başardınız… Sevr’in Madde 152-207 arasındaki bölümde zikredilen, Türk ordusunun ve Türk donanmasının tasfiyesini gerçekleştirdiniz.
Hudutlarımızı koruyacak adam, Türk donanmasına komutan bulamıyorsunuz… Siz diyorsunuz bunu sayın Erdoğan!
İlan ettiğiniz gibi madem ki Türkiye toprakları NATO’nun topraklarıdır, dert etmeyin efendim! Zaten davet ettiğiniz anda damlıyor Haçlı NATO ordusu… Yalandan, ne diye Türk ordusu için dertleniyor, adınızı “derin devletçi”ye çıkartıyorsunuz?! Size NATO yeter!
Türk ordusu, Türk milletine lazım; askerine ağlarsa Türk milleti ağlasın!
Erdoğan’ın başına taş düşmediğine göre, bu ani manevrayı, Prof. Dr. Baş’ın perspektifinden okumamız gerekiyor.
Meltem TV ekranlarından hatırlayın yine, komutanlarımızın içeriye atıldığı ve bu arada Apo’nun İmralı zorluklarının ve kültürel ayrıcalıkların seslendirildiği günlerde çok önemli bir tespit yapmıştı Prof. Dr. Baş:
“Göreceksiniz, teröristleri salıvermek için bir af süreci başlatılacak, yasa ise yasa çıkartılacak, bu kapsamda içeriye alınan askerlerle Apo ve PKK elemanları birlikte salıverilecek, böylece olan-bitene herkes razı edilecek!”
Anlaşılan, AKP hükümetinin Apo ile pazarlıklarına paralel Erdoğan’ın “derin devletçi” çıkışı adeta böyle bir genel affa zemin hazırlıyor.
Türk milleti, BTP’yi işbaşına getirmediği müddetçe, bunlar asker üzerinden de, Apo üzerinden de, demokrasi üzerinden de, din ve diyanet üzerinden de daha çok oyunlar oynarlar. Prof. Dr. Baş’a kulak vererek oyunu bozması gereken de Tük milletidir.
Erdoğan’ı hiç hatırınıza getirmeden, şu konuşmaları bir başkasının yaptığını farz edin; yandaş medyasının tabirleriyle “tam bir derin devletçi” diyeceksiniz… Erdoğan, bakın neler söylüyor:
“Şu anda içerde 400’e yakın emekli, muvazzaf subay, astsubayımız var. Bunların hemen hemen ağırlıklı kısmı tutuklu… Mağdur veya şüpheli şeklinde zaman zaman çağrılanlar oluyor. Tabii bazılarında bir ara ajan meselesi ortaya çıktı… Hele hele bana göre de çok daha ağır olanı örgüt kurmaktan, örgüt elemanı olmaktan... Elinde senin kesin hükümler yok da yüzlerce subayı, astsubayı örgüt elemanı olarak veya örgüt kuran olarak, hele hele Genelkurmay Başkanı’nı kalkıp da bu şekilde değerlendirirsen burası gerçekten Silahlı Kuvvetlerin kendi içindeki bütün moral değerlerini altüst eder. O zaman terörle nasıl mücadele edecek bu insanlar!.. Siz şimdi orada bu mücadeleyi veren insanlara arka taraftan ‘bu örgüt elemanıdır’ dersen, nasıl oluyor da bu örgüt elemanı gidiyor da terör örgütüyle mücadeleyi veriyor. Bu yenilir yutulur bir şey değil. İster istemez tabii altta 232 kişi bu şekilde sürekli çağrılınca kuvvet komutanlarımız bunun rahatsızlığı içerisinde… ‘Biz bu mücadeleyi verirken ben 232’yi nasıl göndereceğim oralara’ diyor. Bunu anlamak mümkün değil… Bu insanların moral değerler, motivasyon noktasında eğer biz darbeyi vurursak, terörle mücadele konusunda çok büyük darbe yeriz. Bunların içerisinde, karacısı var, denizcisi var. Neredeyse komuta kademesinde oralara gönderilecek komutanımız kalmıyor. Öyle şey olmaz.”
Erdoğan, bir anda Silivri yanlısı kesildi… Derin devletçi oluverdi bir gece ansızın… Stratejik derinlikte irtifa kaybettikçe derin devletçi oluverdi!
Siz değil misiniz, sizin adamlarınız, sizin besleme medyanız değil mi; Türk ordusuna sahip çıktığı için BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyi ve kadrosunu toplum içinde bugüne kadar “derin devletçi” diye yaftalayanlar?!
Haydar Hoca, Kemal Kerinçsiz’in mitinginde konuşmacıydı türünden yalan iddia ve sahte evraklarla Ergenekon dosyasına iliştirmek isteyen şu sizin besleme mevkuteleriniz değil mi?!
Ne oldu da kodese tıktığınız Ergenekonculara, Balyozculara…vs merhametiniz kabardı, derin devletçi kesildiniz?!
NATO’ya mı mesaj veriyorsunuz, yoksa İmralı’ya mı mesaj çekiyorsunuz?!
Prof. Dr. Baş, 12 Eylül’de asker kendisini cezaevine almış olsa da, hatta kendisi devleti 163. maddeden 67 bin TL tazminata mahkum eden ilk insan olsa da, her ortamda şu gerçekleri hatırlatıyor Türk milletine:
“Ordu, aile, devlet, adalet, vatan ve din, bir toplumu millet yapan ve ilelebet payidar kılan olmazsa olmaz unsurlardır. Bu değerleri hedef alanlar, bizzat Türk milletinin kendisini hedef alıyorlar, demektir. Bu değerleri yok edilmiş bir millet, sürü olmaya mahkum olur; tek düdükle, bir ahırdan bir başka ahıra sokarsınız!”
Bunları söylediği için Prof. Dr. Baş’ın paçalarına “derin devletçi” diye hala dolanmıyor mu çift sıfır seviyeli İslamcı o çocuklarınız!
Ekranlardan İmralı ve Silivri’ye aynı anda timsah gözyaşları akıtanlar, Türk askerini kodese tıkayan şu sizin demokratik açılımınız değil mi… Hafızanızı tazeleyemiyorsanız; şöyle geriye doğru Zaman, Radikal, Akit, Yenişafak gibi yandaş mevkutelerinize bir göz atın!
En çetin Milli Mücadele dönemi ve sonrası yüzyılda başarılamayanı başardınız… Sevr’in Madde 152-207 arasındaki bölümde zikredilen, Türk ordusunun ve Türk donanmasının tasfiyesini gerçekleştirdiniz.
Hudutlarımızı koruyacak adam, Türk donanmasına komutan bulamıyorsunuz… Siz diyorsunuz bunu sayın Erdoğan!
İlan ettiğiniz gibi madem ki Türkiye toprakları NATO’nun topraklarıdır, dert etmeyin efendim! Zaten davet ettiğiniz anda damlıyor Haçlı NATO ordusu… Yalandan, ne diye Türk ordusu için dertleniyor, adınızı “derin devletçi”ye çıkartıyorsunuz?! Size NATO yeter!
Türk ordusu, Türk milletine lazım; askerine ağlarsa Türk milleti ağlasın!
Erdoğan’ın başına taş düşmediğine göre, bu ani manevrayı, Prof. Dr. Baş’ın perspektifinden okumamız gerekiyor.
Meltem TV ekranlarından hatırlayın yine, komutanlarımızın içeriye atıldığı ve bu arada Apo’nun İmralı zorluklarının ve kültürel ayrıcalıkların seslendirildiği günlerde çok önemli bir tespit yapmıştı Prof. Dr. Baş:
“Göreceksiniz, teröristleri salıvermek için bir af süreci başlatılacak, yasa ise yasa çıkartılacak, bu kapsamda içeriye alınan askerlerle Apo ve PKK elemanları birlikte salıverilecek, böylece olan-bitene herkes razı edilecek!”
Anlaşılan, AKP hükümetinin Apo ile pazarlıklarına paralel Erdoğan’ın “derin devletçi” çıkışı adeta böyle bir genel affa zemin hazırlıyor.
Türk milleti, BTP’yi işbaşına getirmediği müddetçe, bunlar asker üzerinden de, Apo üzerinden de, demokrasi üzerinden de, din ve diyanet üzerinden de daha çok oyunlar oynarlar. Prof. Dr. Baş’a kulak vererek oyunu bozması gereken de Tük milletidir.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019