Erdoğanlı yıllar!

Dünya beş milyar yaşında, şu şansa bak ki, ben de tuttum bu beş milyar yılın Erdoğanlı dönemine denk geldim, diyordu, haber altı yorumunda vatandaşın biri?Bir ülke için Erdoğan elbette büyük bir imtihan ve tabii aynı zamanda büyük de bir talihsizlik. Her ağzını açtığında bir başka ağız için söylemediğini bırakmıyor. Karşısındakinin ne yaşı, ne cinsiyeti, ne mesleği, ne acısı, ne sevinci, ne dini, ne mezhebi, ne meşrebi, ne siyasi görüşü, hiç biri ama hiçbiri önemli değil Erdoğan için!Hukukun bittiği, basının tek ses haline geldiği, başbakanın tek otorite olduğu böyle bir ülkede yaşamaktan kim memnun olur ki? Herkes düşman, herkes öteki? Diyelim ki öyle? İnsanların Erdoğan'a, şiddet içermediği sürece, düşman olma hakları yok mu? Erdoğan'ı ve partisini iktidardan etmek için gösteri yapmaktan sivil toplum örgütü kurmaya, siyasi parti çalışması yapmaktan yazılar kaleme almaya kadar hakları olmamalı mı? Erdoğan'a göre böyle bir hak yok!Var diyen yandı ki ne yandı!"Sen kimsin yahu" diyor. Şerefsizliğinden giriyor, terbiyesizliğinden çıkıyor. Alçaklığından giriyor, müfteriliğinden çıkıyor. Yani toplum nezdinde bitirmek istediği kişi yahut kurum hakkında en ağır suçlamayı yapıyor, bu suçlama sanki mahkeme sonucuymuş gibi yumuyor gözünü, açıyor ağzını. Yetmezse el hareketi yapıyor, hırsı geçmezse polise adres gösteriyor, yetmezse savcıları harekete geçiriyor, yetmezse maliye müfettişleri ve dinleme kayıtları ile işini bitiriyor, defterini dürüyor?Sonra da, "Bana diktatör diyorlar, ben diktatör olsam siz bana diktatör diyebilir misiniz?" diye "İleri demokrasi" dersleri veriyor! Hem böyle bir Erdoğan'la yaşamak zorundayız, hem de onun "sürekli mağdur" olduğuna inanmak mecburiyetindeyiz. Sürekli mağdur ettiklerinden devamlı, "Asıl mağdur Erdoğan" demesini ve buna inanılmasını bekliyor. Soma hadisesinde bile suçu bir iki yazara yıktı, kenara çekiliverdi. Meğer herkes suçlu, tek suçsuz Erdoğan ve hükümetiymiş de haberimiz yokmuş. Sanki o madenin en güvenli maden olduğunu söyleyen kendi bakanları değilmiş. Sanki o madeni denetleyen kendi bakanlıkları ve bürokratları değilmiş. Ve sanki son kullanma tarihi neredeyse 20 yıl geçmiş gaz maskelerini göre göre, "Bu ocak çok güvenli" diyenler ve sanki maden kazasının ilk dört gününde yine maden için övgüler döşeyenler Başbakan ve bakanları değilmiş? Soma faciasında hükümetin suç ve ihmallerini alt alta yazsak sayfalar dolar ve taşar?Gerçek bu iken gördüler ki, bakanları ve bürokratları ile hükümetin ayıpları 301 cinayetin cesetlerini kapatmaya yetmiyor, bakanlarından başbakanına, yandaş medyasından milletvekillerine kadar öyle bir keskin dönüş yaptılar ki, gördüklerimize inanamadık, gözlerimizi ovuşturduk. Savcıya, yargıca ihtiyaç duymadan bir gecede kendilerini akladılar, suçun tamamını taşerona yükleyiverdiler.Erdoğan için, "Peygamber gibi" diyen vekiller vardı, meğer bakanı ve vekilleri ile AKP toptan peygamberlerin masumiyet sıfatı ile sıfatlanmış. Öyle olmasa bir kere olsun, "Biz bu konuda hata yaptık" demezler miydi? Hem 12 yıl iktidar olacaksın hem sürekli masumluk taslayacaksın, bunun başka izahı var mı?Üstelik bu iddiayı bakan evlerindeki milyarlara, içleri tıka basa ABD doları ve Euro dolu çelik kasalara, bankacı bürokratların evlerindeki para dolu ayakkabı kutularına ve Deniz Feneri davasının Almanya ayaklarına rağmen yapacaksın?Topraklar satılmış.Madenler yabancıların eline geçmiş.Tarım ölmüş.Hayvancılık bitmiş.Devletin kâr getiren bütün kurumları bir iki yıllık kârları fiyatına dünkü müstevlilere satılmış.İşte, Erdoğan'ın övündüğü Türkiye bu Türkiye. Böyle bir ülkede yaşamaktan memnun olmak için mazoşist olmak lazım. Tabi, ülkenin suçu yok. Ülke masum!Halk mağdur.Suçlu, mağrur!Biliyorum, şimdi yine, "Sen kimsin yahu!" diyecek! İşte cevabımız:Ben Allah(c.c.)'ın kuluyum. Beni Allah(c.c.) yarattı!.. Beğenmedin mi!