Çok acıkmış olanların sabır ve tahammüllerinin tükendiğini, kimi saatine bakarak, kimi gözlerini kapayıp murakabeye dalarak ifade etmeğe çalışır. Top atılınca oruçlar açılır. O mükellef iftariyeye bir hücumdur başlar. Çorbalar, yumurtalar, etler, börekler, tatlılar, birbiri ardına gelir. İstanbul yaşayışının bir ananesi olarak Ramazanlarda yemeklerin çeşitli ve bol olması misafirlerin i'zâz ve ikram derecesine bir nevi ölçü sayılır. Nazırlar, devlet ricali ve zenginlerin konaklarının ekserisinde yemeğe ara verilmek usûlü kabul edildiğinden iftara bir kaç dakika kala hazır bulunanların önüne ufak tepsilerde reçel, peynirler, zeytin, bir iki ufak kâse de çorba konur. Oruç bu iftarla bozulur, acil ihtiyacı olanlarsıkıntılarını eda ederlerdi. Akşam namazları cemaatle kılınırdı.Daha sonra, hazirûn, türlü türlü çerez ve yemeklerle kaplı yer sofralarının önüne diz çöküp otururlar. Mutlaka giyinmiş iç ağaları hizmet ederdi. Bazen yemekten sonra evlerde öd ve anber de yakılarak her tarafı kokular kaplarmış.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.