Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) bünyesinde yer alan Milli İstihbarat Akademisi, İran-İsrail Savaşı ile ilgili bir rapor yayımladı.
Savaşın Türkiye için çeşitli dersler barındırdığını belirten raporda, sığınak inşasından hava savunma sistemlerinin güçlendirilmesine, savunma sanayisine uyarılardan yurttaşa istihbarat çağrısına kadar çeşitli konular yer aldı.
İlk bakışta helal olsun MİT'e diyebilirsiniz.
1913'lerde farklı isimlerde temelleri atılan ve 1965 yılında adı MİT olarak değişen Milli İstihbarat Teşkilatı, CIA ve MOSSAD'la uzun yıllar çalışmış olmanın verdiği rehavet ve hantallık dolayısıyla, şu ana kadar böylesine kapsamlı bir rapor hazırlama gereği duymamış anlaşılan.
Bugün MİT Akademisi tarafından yapılan uyarıların çok acayip rapormuş gibi takdim edilmesi, tüm zamanların savaş kavşağı durumundaki Türkiye açısından, oldukça düşündürücü ve acıklı bir durumdur.
Neden mi?
Biz bu uyarıları ve çok daha ileri aşamasında meydana gelebilecek muhtemel olasılıkları, yazarı olmaktan şeref duyduğum Yeni Mesaj gazetemizde en az 25 yıldır aralıksız olarak yapmakta ve ilgilileri uyarmış bulunmaktayız zaten.
Her şeyde mi insan 25 yıl arkadan gelir!
Ama her şeye rağmen yayımlanan MİT raporu, oldukça önemli ve ivedilikle dikkate alınması gereken kıymettedir.
Nelere dikkat çekilmiş raporda:
'BÜYÜK ŞEHİRLERE KİTLESEL SIĞINAKLAR YAPILMALI'
Raporda Türkiye'nin, sivil savunma alanındaki hazırlık ve kapasitesini ciddi seviyelere çıkarmak zorunda olduğu kaydedilerek, "Öncelikle yaygın bir erken ihbar hattı kurulmalı, büyük şehirler başta olmak üzere muhtemel hava saldırılarına karşı uyarı ve alarm sistemleri tesis edilmelidir.
Allah aşkına bu ülkede biz tesadüfen mi yaşıyoruz?
Bu coğrafyaya geleli, 15 bin yıl olmuş.
Öyle Batılıların uydurduğu gibi 1071'de Anadolu'ya girmiş falan değiliz yani.
Bu kadar kadim bir uygarlık ve medeniyetin sonucunda biz bugün neyi konuşuyoruz!?
Rapor devam ediyor:
Başta hava kuvvetleri ve hava savunma sistemleri olmakla beraber, modern askerî teçhizat konusundaki adımların güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Kritik devlet kurumları gibi stratejik tesislerde gerekli teknik şartlara sahip sığınaklar kurulmalı, özellikle büyük şehirlerde ulaşımı kolay kitlesel sığınaklar inşa edilmelidir" deniliyor.
İsrail daha 1948 yılında kurulmuş ve sıfır hafızası olan bir devletti.
Bugün MİT tarafından yapılan bu uyarıların sizce İsrail için bir karşılığı olabilir mi?
Adamlar her konuda tam hazırlık yapmışlar.
Biz neden derin uykulara dalmışız, asıl bunun sorgulanması ve hesabının verilmesi lazımdır.
Acil durumlarda metro istasyonlarının da sığınak olarak kullanılabilmesine yönelik hazırlıklar yapılması istenirken, mobil iletişimde yaşanabilecek kesintilere karşı toplumun bilinçlendirilmesine vurgu yapıldı.
Çok güzel…
Başka:
SAVUNMA SANAYİSİNE UYARI
İran-İsrail savaşının, savunma sanayisindeki temel dinamiklerin sorgulanmasına yol açtığı belirtilen raporda, "Bu durum karşı tedbirlerin de sürekli güncellenmesini gerektirmektedir.
Savunma sanayisi sektörü, Türkiye'nin gelenekselleşen ihtiyaçlarını temin ederken geleceğin savaş ortamının artık günümüzün gerçekliğine dönüştüğünü unutmamalıdır.
Söz konusu dönüşümler ve yeni araçlar, klasik anlamda mutlak bir askerî zafer sağlamasa bile İran örneğinde görüldüğü üzere karşı tarafın savunma mekanizmasını felç edebilmekte, geleneksel caydırıcılığını ortadan kaldırabilmekte ve stratejik bir kazanım veya kayba yol açabilmektedir" denildi. Raporda üst düzey sivil ve askerî kadroların korunmasının da hayati önemde olduğu belirtildi.
Buraya hiçbir itirazım yok. Zira her an değişen ve güncellenme ihtiyacı duyulan son teknolojik savaş sistemleri açısından şimdiki uyarılar yerinde ve zamanında olmuştur.
'EKONOMİ İYİLEŞTİRİLMELİ' VURGUSU
Raporda İran'da 'düşman'ın içeri sızmasında ülkenin ekonomik şartlarının ve kendi içindeki toplumsal barışı sağlayamamasının önemli etmenler olduğu belirtilerek, "Türkiye bu çerçevede millî birlik ve kardeşlik duygusunu güçlendirmeli, ekonomik problemlerin yol açabileceği sorunlara yönelik önlemler geliştirmeli, 'Terörsüz Türkiye' gibi projelerle toplumsal uzlaşıyı kapsayıcı hâle getirmelidir" önerileri yapıldı.
Bir kere laf ebeliğine gerek yok!
"Terörsüz Türkiye" denilen projenin bir BOP tuzağı olduğunu kusura bakmasınlar ama en iyi MİT bilmektedir.
Ancak burada asıl önemli içerikteki vurgunun, ekonomik sorunların yaratacağı toplumsal kaosa dikkat çekilmesidir bence.
Raporun tamamına bakıldığında yapılması önerilen ve fakat bugüne kadar yapılmayan işler ve alınmayan önlemlerin tek bir nedeninin olduğu kanaatindeyim.
Nedir bu derseniz çok kısaca derim ki;
Atatürk'ün hayata gözlerini kapadığı günden bu tarafa Türkiye, daima ABD ve NATO'nun güdümünde olma yolunu seçmiştir.
Hangi cenahtan iktidar gelirse gelsin, bu gerçek hiçbir zaman değişmemiştir.
Türkiye Atatürk sonrası tam bağımsız Türkiye olmaktan çıkmıştır.
Siyasi ve ekonomik kararların alınmasında, tümüyle Batı'nın tercihleri doğrultusunda bir istikamet belirlenmiştir.
Bundan elbette ki Savunma Sanayi kuruluşlarımız ve askeri teçhizat kapasitemizde olumsuz yönde etkilenmiştir.
Halkımız çok daha fakirleşmiş ve krizlerin yarattığı büyük sorunların altında kalmıştır.
Savunma Sanayimize gereken bütçeler ayrılamadığı için, dünyadaki gelişmelerden kat be kat geri kalınmıştır.
Son yıllarda Milli Savunma Sanayimizin göstermiş olduğu başarılar, hepimizin göğsünü kabartmakta ve gurur duymamıza sebep olmaktadır.
Ancak, karşımızdaki açık düşman ABD ve İsrail olduğuna göre, bu ülkelerin Savunma Sanayileri ile boy ölçüşmemize şimdilik imkan ve olanak yok gibidir.
Ne var ki, şayet milli bir iktisat politikamız olur ve Savunma Sanayimize gerektiği ölçülerde bütçeler ayrılabilirse, bu ülkelerle olan makas farkımızı orta ve uzun vadede kapatmış ve hatta onları geride bile bırakmış olma imkanına kavuşuruz.
Bunun için şayet kaynak ve milli çözümler gerekiyorsa, mevcut politika ve enstürmanlarla yapılabilecek hiçbir şey yoktur.
Bu konuda söz konusu vatansa ve MİT yakın gelecekte Türkiye'nin bir savaşa girme ihtimalini çok yüksek görüyorsa, geriye tek bir seçenek kalıyor demektir.
Şimdiye kadar kapısı bir kere bile çalınmayan BTP'nin elinde, Türkiye'yi içinde bulunduğu bu krizden kurtaracak ve Milli Savunma Sanayi'mizi dünya ile rekabet edebilecek seviyenin de üzerine çıkarabilecek bir milli sistem var.
Milli Ekonomi Modeli
MİT raporunda yer verilen uyarıların dikkate alınarak gereğinin yapılabilmesi, ancak ve ancak bu sistemin hayata geçirilmesi ile mümkün olabilir.
Siyasetin bu hususta samimi olup olmadığı, bu sistemin uygulanmasına olanak tanınıp tanınmasıyla orantılı ve bağlantılıdır.
Daha öncede yazmış ve demiştim ki; Hüseyin Baş'ı her hafta imza atması için karakola çağıracağınıza, bir kere Beştepe'ye çağırın bu iş bitsin.
Sonuçta Türkiye kurtulurken, sizde kurtulmuş olursunuz demiştim.
Aksi takdirde inanın MİT raporunun dikkate alınması gibi bir gerçeklik, asla imkan dahilinde olamaz!
Savaşın Türkiye için çeşitli dersler barındırdığını belirten raporda, sığınak inşasından hava savunma sistemlerinin güçlendirilmesine, savunma sanayisine uyarılardan yurttaşa istihbarat çağrısına kadar çeşitli konular yer aldı.
İlk bakışta helal olsun MİT'e diyebilirsiniz.
1913'lerde farklı isimlerde temelleri atılan ve 1965 yılında adı MİT olarak değişen Milli İstihbarat Teşkilatı, CIA ve MOSSAD'la uzun yıllar çalışmış olmanın verdiği rehavet ve hantallık dolayısıyla, şu ana kadar böylesine kapsamlı bir rapor hazırlama gereği duymamış anlaşılan.
Bugün MİT Akademisi tarafından yapılan uyarıların çok acayip rapormuş gibi takdim edilmesi, tüm zamanların savaş kavşağı durumundaki Türkiye açısından, oldukça düşündürücü ve acıklı bir durumdur.
Neden mi?
Biz bu uyarıları ve çok daha ileri aşamasında meydana gelebilecek muhtemel olasılıkları, yazarı olmaktan şeref duyduğum Yeni Mesaj gazetemizde en az 25 yıldır aralıksız olarak yapmakta ve ilgilileri uyarmış bulunmaktayız zaten.
Her şeyde mi insan 25 yıl arkadan gelir!
Ama her şeye rağmen yayımlanan MİT raporu, oldukça önemli ve ivedilikle dikkate alınması gereken kıymettedir.
Nelere dikkat çekilmiş raporda:
'BÜYÜK ŞEHİRLERE KİTLESEL SIĞINAKLAR YAPILMALI'
Raporda Türkiye'nin, sivil savunma alanındaki hazırlık ve kapasitesini ciddi seviyelere çıkarmak zorunda olduğu kaydedilerek, "Öncelikle yaygın bir erken ihbar hattı kurulmalı, büyük şehirler başta olmak üzere muhtemel hava saldırılarına karşı uyarı ve alarm sistemleri tesis edilmelidir.
Allah aşkına bu ülkede biz tesadüfen mi yaşıyoruz?
Bu coğrafyaya geleli, 15 bin yıl olmuş.
Öyle Batılıların uydurduğu gibi 1071'de Anadolu'ya girmiş falan değiliz yani.
Bu kadar kadim bir uygarlık ve medeniyetin sonucunda biz bugün neyi konuşuyoruz!?
Rapor devam ediyor:
Başta hava kuvvetleri ve hava savunma sistemleri olmakla beraber, modern askerî teçhizat konusundaki adımların güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Kritik devlet kurumları gibi stratejik tesislerde gerekli teknik şartlara sahip sığınaklar kurulmalı, özellikle büyük şehirlerde ulaşımı kolay kitlesel sığınaklar inşa edilmelidir" deniliyor.
İsrail daha 1948 yılında kurulmuş ve sıfır hafızası olan bir devletti.
Bugün MİT tarafından yapılan bu uyarıların sizce İsrail için bir karşılığı olabilir mi?
Adamlar her konuda tam hazırlık yapmışlar.
Biz neden derin uykulara dalmışız, asıl bunun sorgulanması ve hesabının verilmesi lazımdır.
Acil durumlarda metro istasyonlarının da sığınak olarak kullanılabilmesine yönelik hazırlıklar yapılması istenirken, mobil iletişimde yaşanabilecek kesintilere karşı toplumun bilinçlendirilmesine vurgu yapıldı.
Çok güzel…
Başka:
SAVUNMA SANAYİSİNE UYARI
İran-İsrail savaşının, savunma sanayisindeki temel dinamiklerin sorgulanmasına yol açtığı belirtilen raporda, "Bu durum karşı tedbirlerin de sürekli güncellenmesini gerektirmektedir.
Savunma sanayisi sektörü, Türkiye'nin gelenekselleşen ihtiyaçlarını temin ederken geleceğin savaş ortamının artık günümüzün gerçekliğine dönüştüğünü unutmamalıdır.
Söz konusu dönüşümler ve yeni araçlar, klasik anlamda mutlak bir askerî zafer sağlamasa bile İran örneğinde görüldüğü üzere karşı tarafın savunma mekanizmasını felç edebilmekte, geleneksel caydırıcılığını ortadan kaldırabilmekte ve stratejik bir kazanım veya kayba yol açabilmektedir" denildi. Raporda üst düzey sivil ve askerî kadroların korunmasının da hayati önemde olduğu belirtildi.
Buraya hiçbir itirazım yok. Zira her an değişen ve güncellenme ihtiyacı duyulan son teknolojik savaş sistemleri açısından şimdiki uyarılar yerinde ve zamanında olmuştur.
'EKONOMİ İYİLEŞTİRİLMELİ' VURGUSU
Raporda İran'da 'düşman'ın içeri sızmasında ülkenin ekonomik şartlarının ve kendi içindeki toplumsal barışı sağlayamamasının önemli etmenler olduğu belirtilerek, "Türkiye bu çerçevede millî birlik ve kardeşlik duygusunu güçlendirmeli, ekonomik problemlerin yol açabileceği sorunlara yönelik önlemler geliştirmeli, 'Terörsüz Türkiye' gibi projelerle toplumsal uzlaşıyı kapsayıcı hâle getirmelidir" önerileri yapıldı.
Bir kere laf ebeliğine gerek yok!
"Terörsüz Türkiye" denilen projenin bir BOP tuzağı olduğunu kusura bakmasınlar ama en iyi MİT bilmektedir.
Ancak burada asıl önemli içerikteki vurgunun, ekonomik sorunların yaratacağı toplumsal kaosa dikkat çekilmesidir bence.
Raporun tamamına bakıldığında yapılması önerilen ve fakat bugüne kadar yapılmayan işler ve alınmayan önlemlerin tek bir nedeninin olduğu kanaatindeyim.
Nedir bu derseniz çok kısaca derim ki;
Atatürk'ün hayata gözlerini kapadığı günden bu tarafa Türkiye, daima ABD ve NATO'nun güdümünde olma yolunu seçmiştir.
Hangi cenahtan iktidar gelirse gelsin, bu gerçek hiçbir zaman değişmemiştir.
Türkiye Atatürk sonrası tam bağımsız Türkiye olmaktan çıkmıştır.
Siyasi ve ekonomik kararların alınmasında, tümüyle Batı'nın tercihleri doğrultusunda bir istikamet belirlenmiştir.
Bundan elbette ki Savunma Sanayi kuruluşlarımız ve askeri teçhizat kapasitemizde olumsuz yönde etkilenmiştir.
Halkımız çok daha fakirleşmiş ve krizlerin yarattığı büyük sorunların altında kalmıştır.
Savunma Sanayimize gereken bütçeler ayrılamadığı için, dünyadaki gelişmelerden kat be kat geri kalınmıştır.
Son yıllarda Milli Savunma Sanayimizin göstermiş olduğu başarılar, hepimizin göğsünü kabartmakta ve gurur duymamıza sebep olmaktadır.
Ancak, karşımızdaki açık düşman ABD ve İsrail olduğuna göre, bu ülkelerin Savunma Sanayileri ile boy ölçüşmemize şimdilik imkan ve olanak yok gibidir.
Ne var ki, şayet milli bir iktisat politikamız olur ve Savunma Sanayimize gerektiği ölçülerde bütçeler ayrılabilirse, bu ülkelerle olan makas farkımızı orta ve uzun vadede kapatmış ve hatta onları geride bile bırakmış olma imkanına kavuşuruz.
Bunun için şayet kaynak ve milli çözümler gerekiyorsa, mevcut politika ve enstürmanlarla yapılabilecek hiçbir şey yoktur.
Bu konuda söz konusu vatansa ve MİT yakın gelecekte Türkiye'nin bir savaşa girme ihtimalini çok yüksek görüyorsa, geriye tek bir seçenek kalıyor demektir.
Şimdiye kadar kapısı bir kere bile çalınmayan BTP'nin elinde, Türkiye'yi içinde bulunduğu bu krizden kurtaracak ve Milli Savunma Sanayi'mizi dünya ile rekabet edebilecek seviyenin de üzerine çıkarabilecek bir milli sistem var.
Milli Ekonomi Modeli
MİT raporunda yer verilen uyarıların dikkate alınarak gereğinin yapılabilmesi, ancak ve ancak bu sistemin hayata geçirilmesi ile mümkün olabilir.
Siyasetin bu hususta samimi olup olmadığı, bu sistemin uygulanmasına olanak tanınıp tanınmasıyla orantılı ve bağlantılıdır.
Daha öncede yazmış ve demiştim ki; Hüseyin Baş'ı her hafta imza atması için karakola çağıracağınıza, bir kere Beştepe'ye çağırın bu iş bitsin.
Sonuçta Türkiye kurtulurken, sizde kurtulmuş olursunuz demiştim.
Aksi takdirde inanın MİT raporunun dikkate alınması gibi bir gerçeklik, asla imkan dahilinde olamaz!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- ABD’nin gözü Eskişehir’de / 29.10.2025
- Asgari ücret 90 bin lira olmalı / 28.10.2025
- Bütçe değil nükleer bomba! / 27.10.2025
- Uyuşturucu satanı İDAM edin! / 21.10.2025
- Türkiye sistematik olarak çökertiliyor! / 20.10.2025
- ALS’li hastalara acil devlet desteği! / 15.10.2025
- Andımız yeniden okutulmalı / 13.10.2025
- Şerefsiz, alçak ‘biji Apo’ / 10.10.2025
- 2026’da asgari ücretli dilenecek / 06.10.2025
- Yalan üreteceğinize motor üretin! / 03.10.2025
- Asgari ücret 90 bin lira olmalı / 28.10.2025
- Bütçe değil nükleer bomba! / 27.10.2025
- Uyuşturucu satanı İDAM edin! / 21.10.2025
- Türkiye sistematik olarak çökertiliyor! / 20.10.2025
- ALS’li hastalara acil devlet desteği! / 15.10.2025
- Andımız yeniden okutulmalı / 13.10.2025
- Şerefsiz, alçak ‘biji Apo’ / 10.10.2025
- 2026’da asgari ücretli dilenecek / 06.10.2025
- Yalan üreteceğinize motor üretin! / 03.10.2025





















































































