Bir malın normal değeri, maliyet ile kârın toplanmasından oluşur. Eğer maliyetler içerisinde sermaye faiz içeriyor ise -kapitalist ekonomide dolaşımdaki para maliyetlidir- o malın veya hizmetin maliyeti artacaktır.
Sonuçta maliyetlerde meydana gelen bu artışın bir kısmı işçi ücretlerine, bir kısmı tüketiciye yansıtılacağı gibi bir kısmı da işverenin kârından alınacaktır. Milli Ekonomi Modeli'nin mikro analizinde para maliyetsiz olarak ele alınmaktadır. Kâr ise işverenin hem emeğinin, hem de yaptığı işte üstlendiği riskin sonucudur. Kâr oranı toplumun sosyal yapısına, mal ve hizmetin üretildiği sektöre bağlı olarak makul bir düzeyde konumlanması gerekir. İnsanoğlu hiçbir şeyi yoktan var etmemiştir. Ekonomilerde ifade edilen değerin temel kaynağı insanoğluna bahşedilen evrendir. Hususi olarak da dünyadır. Toprak, yeraltı kaynakları, su, deniz, ateş, rüzgar vs. gibi kaynaklar üretimin temel unsurlarıdır. Bütün bu kaynaklar insan için, insanın emeğine sunulmuştur. Emek desteklenerek, kaynaklarla belli bir üretim hedefinde buluşturulduğunda mal ve hizmet üretilmektedir. Üretilen malın maliyetini yatırım ve işletim giderleri belirler. Yatırım giderleri ilk başta yapıldığı için bellidir. İşletim giderleri ise üretim faktörlerinin fiyatlarına, vergi oranlarına bağlı olduğu için değişkenlik arz eder. Yatırımları belli bir üretim planı çerçevesinde kullanarak değer üreten ise emektir. Emek arzının maliyeti işçi ücretleridir. İşçi ücretleri, işçiye verilecek paranın üretime direkt olarak yansıyacağı düşünülerek değerlendirilmelidir. Maliyete eklenen işçi ücretleri, işçinin yeterli tüketim talebini gerçekleştirebilir seviyede olmalıdır; emeğinin karşılığında işçi, işin niteliğine göre onurlu bir hayat yaşayabilmelidir. Tüketimin desteklendiği, talep eksenli arzın ele alındığı Milli Ekonomi'de, tam istihdam gerçekleşmiş olur. Bu şartlarda üretilen mal ve hizmet gerçek değerinden piyasalara arz edilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken şudur; normal kazancın oluşması için gerekli ekonomik dengelerin sağlanmasına rağmen, üreticiler üretilen mal ve hizmetin değerinin üstünde kazanç elde ediyor veya stoklayarak karaborsa oluşturuyorlarsa, ekonomik dengelere müdahale ediliyor demektir. Üreticinin normal kazancına gölge düşürecek, değerinin üstünde piyasaları zorlayarak fiyat oluşturmak gibi müdahaleleri ortadan kaldırmak ekonomik bir zorunluluktur.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Hasan Meybullayev Azerbaycan Devlet İktisat Üniv.MEM bütün ülkeler için çözüm sunuyorDoğu Avrupa, Latin Amerika ve BDT coğrafyasında 30'a yakın ülke, geçiş ekonomisini yaşayan ülkelerdir. Bu ülkelerde karşılaşılan en önemli sorunlar halkın refahının temini, yoksulluğun ortadan kaldırılması ve ekonomik gelişmenin sağlanmasıdır. Bu üç sorun en önemli konudur. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde ileri sürdüğü fikirler işte bu sorunlara cevap vermektedir. Böyle bir ekonomik modelin harekete geçirilmesi, aslında ekonominin harekete geçirilmesine bağlı olarak bütün bilimin ve topyekün halkın harekete geçirilmesidir. Prof. Dr. Haydar Baş, Modeli'nde Türkiye'yi ve sorunlarını örnek göstermiş. Türkiye'nin sanayi, tarımı ve hizmet sektörünü işlemiş. Türkiye için şu anda belalı olan süreç borçlardır. Bu borcun kendisinden kurtulmak için kredi temin edilmiş. Model'de de ifade edildiği gibi krediler vasıtasıyla ülke ekonomisinin canlanması mümkün değildir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın ileri sürdüğü Ekonomik Model sadece Türkiye'nin buna benzer sorunlarını çözmekle kalmıyor, bütün ülkelerin mevcut ekonomik potansiyellerinin farklılığını hesaba katıyor. Küreselleşmenin türettiği fesatlardan kurtulmak için Milli Ekonomi Modeli yol gösteriyor.
Sonuçta maliyetlerde meydana gelen bu artışın bir kısmı işçi ücretlerine, bir kısmı tüketiciye yansıtılacağı gibi bir kısmı da işverenin kârından alınacaktır. Milli Ekonomi Modeli'nin mikro analizinde para maliyetsiz olarak ele alınmaktadır. Kâr ise işverenin hem emeğinin, hem de yaptığı işte üstlendiği riskin sonucudur. Kâr oranı toplumun sosyal yapısına, mal ve hizmetin üretildiği sektöre bağlı olarak makul bir düzeyde konumlanması gerekir. İnsanoğlu hiçbir şeyi yoktan var etmemiştir. Ekonomilerde ifade edilen değerin temel kaynağı insanoğluna bahşedilen evrendir. Hususi olarak da dünyadır. Toprak, yeraltı kaynakları, su, deniz, ateş, rüzgar vs. gibi kaynaklar üretimin temel unsurlarıdır. Bütün bu kaynaklar insan için, insanın emeğine sunulmuştur. Emek desteklenerek, kaynaklarla belli bir üretim hedefinde buluşturulduğunda mal ve hizmet üretilmektedir. Üretilen malın maliyetini yatırım ve işletim giderleri belirler. Yatırım giderleri ilk başta yapıldığı için bellidir. İşletim giderleri ise üretim faktörlerinin fiyatlarına, vergi oranlarına bağlı olduğu için değişkenlik arz eder. Yatırımları belli bir üretim planı çerçevesinde kullanarak değer üreten ise emektir. Emek arzının maliyeti işçi ücretleridir. İşçi ücretleri, işçiye verilecek paranın üretime direkt olarak yansıyacağı düşünülerek değerlendirilmelidir. Maliyete eklenen işçi ücretleri, işçinin yeterli tüketim talebini gerçekleştirebilir seviyede olmalıdır; emeğinin karşılığında işçi, işin niteliğine göre onurlu bir hayat yaşayabilmelidir. Tüketimin desteklendiği, talep eksenli arzın ele alındığı Milli Ekonomi'de, tam istihdam gerçekleşmiş olur. Bu şartlarda üretilen mal ve hizmet gerçek değerinden piyasalara arz edilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken şudur; normal kazancın oluşması için gerekli ekonomik dengelerin sağlanmasına rağmen, üreticiler üretilen mal ve hizmetin değerinin üstünde kazanç elde ediyor veya stoklayarak karaborsa oluşturuyorlarsa, ekonomik dengelere müdahale ediliyor demektir. Üreticinin normal kazancına gölge düşürecek, değerinin üstünde piyasaları zorlayarak fiyat oluşturmak gibi müdahaleleri ortadan kaldırmak ekonomik bir zorunluluktur.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi /BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Hasan Meybullayev Azerbaycan Devlet İktisat Üniv.MEM bütün ülkeler için çözüm sunuyorDoğu Avrupa, Latin Amerika ve BDT coğrafyasında 30'a yakın ülke, geçiş ekonomisini yaşayan ülkelerdir. Bu ülkelerde karşılaşılan en önemli sorunlar halkın refahının temini, yoksulluğun ortadan kaldırılması ve ekonomik gelişmenin sağlanmasıdır. Bu üç sorun en önemli konudur. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde ileri sürdüğü fikirler işte bu sorunlara cevap vermektedir. Böyle bir ekonomik modelin harekete geçirilmesi, aslında ekonominin harekete geçirilmesine bağlı olarak bütün bilimin ve topyekün halkın harekete geçirilmesidir. Prof. Dr. Haydar Baş, Modeli'nde Türkiye'yi ve sorunlarını örnek göstermiş. Türkiye'nin sanayi, tarımı ve hizmet sektörünü işlemiş. Türkiye için şu anda belalı olan süreç borçlardır. Bu borcun kendisinden kurtulmak için kredi temin edilmiş. Model'de de ifade edildiği gibi krediler vasıtasıyla ülke ekonomisinin canlanması mümkün değildir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın ileri sürdüğü Ekonomik Model sadece Türkiye'nin buna benzer sorunlarını çözmekle kalmıyor, bütün ülkelerin mevcut ekonomik potansiyellerinin farklılığını hesaba katıyor. Küreselleşmenin türettiği fesatlardan kurtulmak için Milli Ekonomi Modeli yol gösteriyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.