Türk olmak AKP'ye de, MHP'ye de, CHP'ye de ağır geldi. Bu büyük yükü, bu büyük onuru, bu büyük sorumluluğu ve gereklerini kaldıramadılar.
Yok, hayır, diyorsanız, soruyorum: Yeni anayasa, Lozan, Atatürk, cumhuriyet, üniter yapı, ulus devlet, cumhurbaşkanı yardımcıları şundan bundan olsun gibi kavramlar neden gündemde?
Bizim devlet tanımımız da ne gibi bir sıkıntı?
Bizim millet tanımımız dinimize, tarihimize aykırı mı?
Üniter yapımız ve ulus anlayışımız kime batıyor?
Yeni anayasa, milletin ihtiyacı mı yoksa tek adamın devamının aracı mı olacak?
Bölgemiz kaynarken, sınırlarımız ateş hattına dönmüşken, İsrail Müslümanları doğrarken, dünyada ticari saflaşmalar yaşanırken, örtülü gıda savaşları yaşanırken biz, neden bu konuları konuşuyoruz?
Ya konuşmadıklarımız!
Bakın asgari ücret ve emekli maaşları gündemden düştü. Türk-İş'in 'genel grev' resti elinde patladı. Ama konuşmuyoruz.
Lise ve üniversite sınavları yapıldı. Ortadaki iddialar aynen FETÖ dedikleri dönemdeki gibi. Ama konuşulmuyor.
Hele sınav sonuçları ve ülkemizdeki eğitim kalitesizliği artık gündem bile olmuyor. Beyin göçü devam ediyor ama konuşulmuyor.
Devlet borca batırıldı, millet borca batırıldı. Haliyle konkordatolar artıyor, iflaslar artıyor, karşılıksız çek oranı artıyor, hacizler artıyor. Ama konuşulmuyor.
İşsizlik artıyor, geçim sıkıntısı artıyor. Bu artış aile içi şiddeti, boşanmaları tetikliyor.
Mafya büyük oynarken sokaklar çetelere kaldı. Her gün bir yerler kurşunlanmıyor, cinayetler, hırsızlıklar, taciz, tecavüzler artıyor.
Milletin alın teri, emeği faize gidiyor. Altı ayda 1 trilyon TL faiz ödemesi kime gitti, konuşulmuyor.
Uzman raporlarında yer alan: 'Türkiye'nin merkezi yönetim faiz gideri, toplam savunma ve güvenlik harcamasını geçti' başlığı hiç gündeme bile getirilmiyor.
Ama 'PKK silah bırakmış, terörsüz Türkiye' gerçekleşecekmiş.
Bu konuşmadıklarımızı konuşup çözüme kavuşturmadıktan sonra emin olun PKK'dan daha büyük bir tehdit ile karşı karşıyayız.
Notlarımın arasında kalmış
Manavgat'ta baklava kutusundaki Euroları hatırlarsınız! O rüşvet görüntüleri üzerine AKP Rize Milletvekili Harun Mertoğlu sosyal medyadan şu paylaşımı yapmıştı:
110 bin euronun baklava kutusunda ne işi var?
110 bin euronun baklava kutusunda ne işi var?
110 bin euronun baklava kutusunda ne işi var?
Haklı!
Baklava kutusu ne? Tarihten hiç mi ders almadın? Daha büyük kutular, kutucuklar kullanacaksın. Para sayma makinelerini de iham etmeyeceksin.
Tarihe geçen itirafçı
İBB'ye yapılan operasyonlarda ismini duyduğumuz, itirafçı olarak yargıdan kurtulan Aziz İhsan Aktaş tarihe geçti.
Yok, yok. İtirafçılığından ötürü değil.
Bu şahıs AKP döneminde 12 milyar liralık ihale almış. Kuruş rüşvet vermemiş. Ama CHP döneminde 3 milyarlık ihale için bir o kadar rüşvet vermiş.
Demek ki iyi bir ekonomist!
Rize Valisi
Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, ikinci sürgün yaş çay alımlarında üreticilere, ürünlerini çok ucuza satmamaları tavsiyesinde bulunarak "Genelde 'bir an önce çayımı keseyim, götüreyim, vereyim, teslim edeyim' düşüncesiyle oluyor. O arada da işte o fiyat dalgalanmaları yaşanıyor." dedi.
Sayın Valim! 2024 yılında yaş çay rekoltesi 1 milyon 430 bin ton olarak gerçekleşmiş. ÇAYKUR 783 bin ton yaş çay almış.
Yani geçen yıl yaklaşık 700 bin ton çay üreticinin elinde kalmış. Haliyle üretici ürününün çürütmek yerine ucuza vermiş.
Bu yıl için ÇAYKUR, üretilen çayın tamamını alacağını açıklamadı. Yine kota var.
Üretici ne yapsın? Bu yılda ucuza satıp önümüzdeki yıl üretmesin mi? Siz söyleyin ne yapsınlar?
Yok, hayır, diyorsanız, soruyorum: Yeni anayasa, Lozan, Atatürk, cumhuriyet, üniter yapı, ulus devlet, cumhurbaşkanı yardımcıları şundan bundan olsun gibi kavramlar neden gündemde?
Bizim devlet tanımımız da ne gibi bir sıkıntı?
Bizim millet tanımımız dinimize, tarihimize aykırı mı?
Üniter yapımız ve ulus anlayışımız kime batıyor?
Yeni anayasa, milletin ihtiyacı mı yoksa tek adamın devamının aracı mı olacak?
Bölgemiz kaynarken, sınırlarımız ateş hattına dönmüşken, İsrail Müslümanları doğrarken, dünyada ticari saflaşmalar yaşanırken, örtülü gıda savaşları yaşanırken biz, neden bu konuları konuşuyoruz?
Ya konuşmadıklarımız!
Bakın asgari ücret ve emekli maaşları gündemden düştü. Türk-İş'in 'genel grev' resti elinde patladı. Ama konuşmuyoruz.
Lise ve üniversite sınavları yapıldı. Ortadaki iddialar aynen FETÖ dedikleri dönemdeki gibi. Ama konuşulmuyor.
Hele sınav sonuçları ve ülkemizdeki eğitim kalitesizliği artık gündem bile olmuyor. Beyin göçü devam ediyor ama konuşulmuyor.
Devlet borca batırıldı, millet borca batırıldı. Haliyle konkordatolar artıyor, iflaslar artıyor, karşılıksız çek oranı artıyor, hacizler artıyor. Ama konuşulmuyor.
İşsizlik artıyor, geçim sıkıntısı artıyor. Bu artış aile içi şiddeti, boşanmaları tetikliyor.
Mafya büyük oynarken sokaklar çetelere kaldı. Her gün bir yerler kurşunlanmıyor, cinayetler, hırsızlıklar, taciz, tecavüzler artıyor.
Milletin alın teri, emeği faize gidiyor. Altı ayda 1 trilyon TL faiz ödemesi kime gitti, konuşulmuyor.
Uzman raporlarında yer alan: 'Türkiye'nin merkezi yönetim faiz gideri, toplam savunma ve güvenlik harcamasını geçti' başlığı hiç gündeme bile getirilmiyor.
Ama 'PKK silah bırakmış, terörsüz Türkiye' gerçekleşecekmiş.
Bu konuşmadıklarımızı konuşup çözüme kavuşturmadıktan sonra emin olun PKK'dan daha büyük bir tehdit ile karşı karşıyayız.
Notlarımın arasında kalmış
Manavgat'ta baklava kutusundaki Euroları hatırlarsınız! O rüşvet görüntüleri üzerine AKP Rize Milletvekili Harun Mertoğlu sosyal medyadan şu paylaşımı yapmıştı:
110 bin euronun baklava kutusunda ne işi var?
110 bin euronun baklava kutusunda ne işi var?
110 bin euronun baklava kutusunda ne işi var?
Haklı!
Baklava kutusu ne? Tarihten hiç mi ders almadın? Daha büyük kutular, kutucuklar kullanacaksın. Para sayma makinelerini de iham etmeyeceksin.
Tarihe geçen itirafçı
İBB'ye yapılan operasyonlarda ismini duyduğumuz, itirafçı olarak yargıdan kurtulan Aziz İhsan Aktaş tarihe geçti.
Yok, yok. İtirafçılığından ötürü değil.
Bu şahıs AKP döneminde 12 milyar liralık ihale almış. Kuruş rüşvet vermemiş. Ama CHP döneminde 3 milyarlık ihale için bir o kadar rüşvet vermiş.
Demek ki iyi bir ekonomist!
Rize Valisi
Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, ikinci sürgün yaş çay alımlarında üreticilere, ürünlerini çok ucuza satmamaları tavsiyesinde bulunarak "Genelde 'bir an önce çayımı keseyim, götüreyim, vereyim, teslim edeyim' düşüncesiyle oluyor. O arada da işte o fiyat dalgalanmaları yaşanıyor." dedi.
Sayın Valim! 2024 yılında yaş çay rekoltesi 1 milyon 430 bin ton olarak gerçekleşmiş. ÇAYKUR 783 bin ton yaş çay almış.
Yani geçen yıl yaklaşık 700 bin ton çay üreticinin elinde kalmış. Haliyle üretici ürününün çürütmek yerine ucuza vermiş.
Bu yıl için ÇAYKUR, üretilen çayın tamamını alacağını açıklamadı. Yine kota var.
Üretici ne yapsın? Bu yılda ucuza satıp önümüzdeki yıl üretmesin mi? Siz söyleyin ne yapsınlar?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Büyükşehir yasasını hatırlar mısın? / 27.07.2025
- Konuştuklarımız ve konuşturulmadıklarımız / 26.07.2025
- Bedeli hep millet mi ödeyecek? / 25.07.2025
- Ey CHP! / 24.07.2025
- Milleti sorunlarını çözemeyenler devletin varlığına yöneldi / 23.07.2025
- Türk Milleti’nin ne kadar çok hasmı varmış / 22.07.2025
- Provokatör olmuşum! / 19.07.2025
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- Konuştuklarımız ve konuşturulmadıklarımız / 26.07.2025
- Bedeli hep millet mi ödeyecek? / 25.07.2025
- Ey CHP! / 24.07.2025
- Milleti sorunlarını çözemeyenler devletin varlığına yöneldi / 23.07.2025
- Türk Milleti’nin ne kadar çok hasmı varmış / 22.07.2025
- Provokatör olmuşum! / 19.07.2025
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025