Farzlar çocukluktan itibaren öğrenilmeli
İmam Gazali İhya'sında şöyle buyuruyor: Fiil, Terk ve Îtikad…
Fiil ile ilgili şartlar şunlardır: Buluğa eren kişi, kuşluk vaktinden öğle zamanına kadar yaşarsa, öğlenin vakti geldiği için abdestin nasıl alınacağını ve namazın nasıl kılınması gerektiğini öğrenmesi kendisine farz olur. Kuşluk vaktinde bedenen sağlam ise, abdestin ve namazın öğrenilmesini öğle vaktine bıraktığı takdirde bu vaktin bunları öğretecek kadar imkân vermeyeceği de biliniyorsa kuşluk vaktinden itibaren abdest ve namazı öğrenmek kendisine farz olur. Demek ki vaktinden önce öğrenmesi kendisine farz olmaktadır.
İkinci bir ihtimal de amelin şartı olan ilmin ancak amelin vucûbiyetinden sonra vâcib olacağıdır ki bu takdirde öğle vakti gelmeden önce öğle vakti için abdest ve namazı öğrenmek farz olmaz. Bu noktada diğer namazlar da öğle namazına kıyas edilebilir.
Bu şahıs Ramazan ayı gelinceye kadar yaşarsa, Ramazan ayı münasebetiyle bu ayda yapılması gereken oruç ibadetini bilmek kendisine farz olmaktadır. Ramazan için öğrenilmesi lâzım gelen husus, sabahtan güneş batıncaya kadar Ramazan'ın vakti olduğunu bilmektir. Ramazan'da farz olan niyet; yemekten, içmek ten ve cinsî münasebetten kaçınmaya niyet etmektir. Bu durumda Ramazan, Şevval ayının hilâlini iki muteber şahidin görmesiyle sona erer.
Bu şahıs sonradan mal ve servet sahibi olur veya bir servete sahip olarak bülûğ çağına ererse, kendisine farz olan zekât miktarını bilmesi de kendisine farzdır. Fakat o zekâtı derhal vermesi gerekmez; zira malının üzerinden bir sene geçmesi halinde ancak zekât vermesi kendisine farz olur. Şayet deveden başka serveti yoksa, sadece deveye ait zekât ölçüsünü bilmesi kendisine farzdır. Diğer mallarda da hüküm bu şekildedir. (devam edecek)
OKAN EGESEL