Üçüncü haftasına giren Irak vahşetinin galibi, galibiyetten ne anladığımıza göre değişir. Ama mağlubu hiçbir yoruma mahal bırakmayacak netlikte belli; ABD.
Galipten başlarsak, bir anlık Uhut Savaşı'na gitmemiz lazım.
Savaş bitmişti. Hz. Peygamber (as)'in verdiği stratejik öneme haiz emri ihlal eden bir gurup sahabi Hz.Peygamber (as)'ın hayatının en zor anlarını yaşamasına sebep oldu.
Hz. Peygamber'in mübarek dişleri o savaşta şehit düşmüş ve gelen rivayetlerde "Eğer peygamber (as)'in kanından bir damla yere düşmüş olsaydı bu alemin helaki için yeterli olacaktı."
Savaş bitmiş, bir anlık galibiyetin mağrurluğuna kapılan Mekke müşrikleri bağırıyor;
"Galip geldik, galip geldik."
Sahabinin Hz.Peygamber (as)'dan aldığı direktif ölçüsünde söylediği şu söz hâlâ geçerli:
"Galip olan siz değil biziz, çünkü bizim ölülerimiz cennette, sizin ölüleriniz cehennemdedir"
Asıl galibiyet bu.
En büyük başarı bu.
Şehit olmak, peygamberlikten sonra gelen en büyük rütbe.
Bunun için dedim, galibiyetten ne anladığına bağlı kişinin, birini galip ilan etmesi için.
Bu ölçüden yola çıkınca rahatlıkla söyleriz; asıl galip olan Iraklıdır.
Bütün bu izahattan sonra, yorum kaldırmaz bir gerçek şu ki, normal savaş ölçülerinde asıl mağlup ABD'dir.
Dünyanın gözünde yenilmez kahraman olarak duran ABD'nin bu savaş sonrası, öyle pek de kahraman falan olmadığı netleşti.
O ünlü strateji uzmanlarımızın savaş sabahı yaptıkları eşsiz yorumlarda söyledikleri şu sözler hala kulaklarımızdadır:
ABD iki gün içinde aşağıdan girecek, yukarıdan çıkacak.
Bunun için "çok güçlü olan ABD'ye" iki, bilemedin iki buçuk gün lazım.
En fazla üçüncü günün ikindi vakti ABD ve İngiliz ordusu Bağdat'ı ele geçirir, bu iş orada biter.
Yani sizin anlayacağınız yorgancı iğnesi gibi.
Aşağıdan giriyor, yukarıdan çıkıyor.
Savaşın üçüncü günü değil ama üçüncü haftası oldu, ABD akla hayale gelebilecek her türlü yolu mubah sayarak saldırıyor, sivil-resmi, asker-köylü ayrımı yapmadan vuruyor, öldürüyor, bombalıyor.
Netice? Henüz belli değil.
Türkiye'de dolar mamalı medyaya göre; koalisyon güçleri Bağdat'a 30 km. yaklaşmış.
Bir gün önce 30 km. iken bir gün sonra 50 km. oluyor bu uzaklık.
Modern matematik gibi.
Bu savaş sonrası o dillere destan ABD gücü mutlaka sorgulanacak.
Aslında kimlik ve kişilik sahibi olan için güçlü olmanın ölçüsü farklıdır.
Siz kendinizi ne kadar inkar ederseniz karşınızdakini o nispette ikrar edersiniz.
Siz ne kadar "küçük" olursanız karşınızdaki o nispette "büyük" olur.
Siz kendinizi ne oranda "güçsüz" görürseniz karşınızdaki o nispette "güçlü" olur.
Bizimkiler, kendilerini ne kadar küçümsüyorsa, karşılarındakini o oranda büyütüyor.
Dış politikamızı bu anlayış şekillendiriyor.
Bu zevatın yaptığı her Batı ve Avrupa ziyaretinde gördükleri, ya da görmek zorunda kaldıkları büyük büyük binalar ve tesisler sonrası kanaatleri acayip değişiyor.
Ülke idaresinde söz sahibi olanların ikide bir ABD gezileri bundan olmasın.
Güçlü olmak bir idale sahip olmaktır.
Bu savaşın galibi şehit olanlardır, amenna.
Ama asıl bu savaşın mağlubu, yıllarca kendini dev aynasında gören hakikatte cüce olanlardır.
ABD ve İngiltere yani.
Son fıkra
Temel anasına sormuş:
- Ana bağa bubami göster.
- Aha şu damdaki leylek var ya, senin babam odur uşağum.
Temel bir müddet bakmış leyleye ve dönmüş anasına:
-Uy ana ben de bubami bi b..k sanayurdum.
Galipten başlarsak, bir anlık Uhut Savaşı'na gitmemiz lazım.
Savaş bitmişti. Hz. Peygamber (as)'in verdiği stratejik öneme haiz emri ihlal eden bir gurup sahabi Hz.Peygamber (as)'ın hayatının en zor anlarını yaşamasına sebep oldu.
Hz. Peygamber'in mübarek dişleri o savaşta şehit düşmüş ve gelen rivayetlerde "Eğer peygamber (as)'in kanından bir damla yere düşmüş olsaydı bu alemin helaki için yeterli olacaktı."
Savaş bitmiş, bir anlık galibiyetin mağrurluğuna kapılan Mekke müşrikleri bağırıyor;
"Galip geldik, galip geldik."
Sahabinin Hz.Peygamber (as)'dan aldığı direktif ölçüsünde söylediği şu söz hâlâ geçerli:
"Galip olan siz değil biziz, çünkü bizim ölülerimiz cennette, sizin ölüleriniz cehennemdedir"
Asıl galibiyet bu.
En büyük başarı bu.
Şehit olmak, peygamberlikten sonra gelen en büyük rütbe.
Bunun için dedim, galibiyetten ne anladığına bağlı kişinin, birini galip ilan etmesi için.
Bu ölçüden yola çıkınca rahatlıkla söyleriz; asıl galip olan Iraklıdır.
Bütün bu izahattan sonra, yorum kaldırmaz bir gerçek şu ki, normal savaş ölçülerinde asıl mağlup ABD'dir.
Dünyanın gözünde yenilmez kahraman olarak duran ABD'nin bu savaş sonrası, öyle pek de kahraman falan olmadığı netleşti.
O ünlü strateji uzmanlarımızın savaş sabahı yaptıkları eşsiz yorumlarda söyledikleri şu sözler hala kulaklarımızdadır:
ABD iki gün içinde aşağıdan girecek, yukarıdan çıkacak.
Bunun için "çok güçlü olan ABD'ye" iki, bilemedin iki buçuk gün lazım.
En fazla üçüncü günün ikindi vakti ABD ve İngiliz ordusu Bağdat'ı ele geçirir, bu iş orada biter.
Yani sizin anlayacağınız yorgancı iğnesi gibi.
Aşağıdan giriyor, yukarıdan çıkıyor.
Savaşın üçüncü günü değil ama üçüncü haftası oldu, ABD akla hayale gelebilecek her türlü yolu mubah sayarak saldırıyor, sivil-resmi, asker-köylü ayrımı yapmadan vuruyor, öldürüyor, bombalıyor.
Netice? Henüz belli değil.
Türkiye'de dolar mamalı medyaya göre; koalisyon güçleri Bağdat'a 30 km. yaklaşmış.
Bir gün önce 30 km. iken bir gün sonra 50 km. oluyor bu uzaklık.
Modern matematik gibi.
Bu savaş sonrası o dillere destan ABD gücü mutlaka sorgulanacak.
Aslında kimlik ve kişilik sahibi olan için güçlü olmanın ölçüsü farklıdır.
Siz kendinizi ne kadar inkar ederseniz karşınızdakini o nispette ikrar edersiniz.
Siz ne kadar "küçük" olursanız karşınızdaki o nispette "büyük" olur.
Siz kendinizi ne oranda "güçsüz" görürseniz karşınızdaki o nispette "güçlü" olur.
Bizimkiler, kendilerini ne kadar küçümsüyorsa, karşılarındakini o oranda büyütüyor.
Dış politikamızı bu anlayış şekillendiriyor.
Bu zevatın yaptığı her Batı ve Avrupa ziyaretinde gördükleri, ya da görmek zorunda kaldıkları büyük büyük binalar ve tesisler sonrası kanaatleri acayip değişiyor.
Ülke idaresinde söz sahibi olanların ikide bir ABD gezileri bundan olmasın.
Güçlü olmak bir idale sahip olmaktır.
Bu savaşın galibi şehit olanlardır, amenna.
Ama asıl bu savaşın mağlubu, yıllarca kendini dev aynasında gören hakikatte cüce olanlardır.
ABD ve İngiltere yani.
Son fıkra
Temel anasına sormuş:
- Ana bağa bubami göster.
- Aha şu damdaki leylek var ya, senin babam odur uşağum.
Temel bir müddet bakmış leyleye ve dönmüş anasına:
-Uy ana ben de bubami bi b..k sanayurdum.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024