Genç nüfus ve sosyal risk

Olmazsa olmaz temel haklar ve ihtiyaçlar vardır. Yaşama, beslenme, barınma, eğitim, fikir ve inanç hürriyeti vs?Bunlar en temel ve vazgeçilemez haklardır.Türk milleti ve dünyanın pek çok ülkesindeki insanlar, bu en temel haklar hususunda adeta can çekişmektedir.Kapitalizm ve liberalizm çökmüştür. İnsanlık işsizlikle, yoksullukla, açlıkla boğuşmaktadır.Türkiye özelinde de durum aynıdır? İnsanımız, küresel odaklara bağımlı ve ecnebilere endeksli hükümet politikaları sebebiyle, maalesef işsizlik, yoksulluk ve açlıkla cebelleşmektedir. Fiyatı, özel hizmet olarak yarıya çekilmiş bir tane ekmek için sabahlara kadar kuyrukta bekleşen ve bu bir ekmeği kapmak için birbiriyle adeta boğuşan vatandaş tabloları, Türkiye'nin doğal vaziyeti olmuştur.İşsizlik ve yoksulluk bağlamında özellikle gençliğimizin hali hiç de iç açıcı değildir. Eğitilmiş genç nüfusumuzun işsiz, pulsuz ve çulsuz kalması "sosyal patlamalar" gebe sosyal baskı ve sosyal tazyikleri artırmaktadır.İnsanımızın ruh sağlığı bozulmuş durumdadır. Gençlerimizin kendilerine gelecek kurması, evlenmesi, ev sahibi olması beklentilerinin sürekli ertelenmesi, bugün değilse yarın, beraberinde arzulanmayan birçok sonuçlar doğuracağını öngörmek için çok da akıllı olmaya gerek yoktur.Geleceğe ilişkin beklentilerin sürekli ertelenmesi bir yana, gençlerimiz, günlük harçlıktan ve bir lokma ekmekten mahrum hale sürüklenmiştir.Gençlerimizin her türlü riskin gümrüksüz girdiği dumanaltı ortamlarda, cafe köşelerinde veya buğulu camların arkasında kahve köşelerinde saatlerce, günlerce sandalyeyi çürütürcesine işsiz-güçsüz oturması, basit bir sosyal olay değildir. TÜİK'e göre, 2007 yılı için gençler arasındaki işsizlik oranı ise % 19.2. Ancak buna "kayıt dışı işsiz gençler" eklenmemiştir. Mesela her yıl iki milyona yakın kişi ÖSS'ye hazırlandığı için "gizli işsizler" sınıfına sokularak, resmi işsizlik oranına dahil edilmiyor.Ülkemizde, iş yapacak kapasitede olan 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus 51 milyon kişinin, ancak yarısından daha azını ifade eden 24 milyon insan "çalışabilir statüsü"nde sayılıyor. Geriye kalan 27 milyon insan hesaba katılmıyor. Böylece işsizlik oranları, bu "gizleme manevraları"yla güya aşağıya çekiliyor. Halbuki böyle bir manevra, "acil tehdid"i ve yakın "sosyal patlama"yı sümenaltı etmek manasına geliyor.Kırsalda olup da zorunlu olarak kendi işini yapan veya iş ve işçi kurumuna başvurmayan kişilerin oluşturduğu gizli işsizliğin de bu hesapta yeri yok?"Türkiye'de Gençlerin İstihdamı" araştırmasında ise, eğitimli gençlerin yüzde 23.4'ünün işsiz olduğu görülüyor. Lise ve meslek okulu mezunlarının ise yüzde 24.8'inin işsiz?Türkiye'de 52 milyon 278 bin 252 kişi yoksulluk sınırının altında, 10 milyon 871 bin 672 kişi ise açlık sınırının altında yaşıyor. Bu "hesapsız hesap", çok fena patlayacak!Açlığa can dayanmaz, açlığa dağ dayanmaz. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Türk gençliği hususunda S. O. S veriyor. UNDP'in 21 Mart 2008 tarihinde yayımlanan "2008 Türkiye İnsani Gelişme Raporu"na bakın? Türk gençlerinin yaklaşık yüzde 40'ı, "atıl" durumda; ne çalışıyor, ne okula gidiyor? 300 bini iş arama ümidini çoktan yitirmiş; dolayısıyla "resmi işsizlik rakamından kaydı düşürülmüş" genç var.  Okumayan ya da çalışmayan 2.2 milyon genç kadın var. 22 bin çocuk ve genç hükümlü.Önümüzdeki dönemde çalışma yaşındaki nüfus, Türkiye'de her yıl, 800 bin artacak. Her yıl, bir milyon 300 bin bebek doğarken, ancak 300 bin kişilik istihdam potansiyeli oluşturulabiliyor. Son birkaç seneden beri artık o "istihdam" da oluşturulamıyor.Gençlerimizin vahim vaziyetini sağır sultanlar bile duyuyor, görüyor. Ankara'dakiler ise üç maymunu oynuyor? Görmedim, işitmedim, duymadı.Günü birlik, idare-i maslahat nevinden veya palyatif ekonomik tedbirlerle veya hesapsız ekonomi yönetimiyle bu "köklü mesele" çözülemez. Hatta böylesi bir oyalama, devlet ve milletimizi savuracak bir sosyal patlamaya daha hızlı biçimde dönüşür. Türkiye'nin bu yumuşak karnını keşfedenler, sadece güneydoğudakileri değil, diğer bölgelerdekileri de ya dağa çıkartırlar, yahut sokağa indirirler. Bu selin önünde hiçbir bent tutunamaz.BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli Devlet tezi bağlamında projelendirdiği "her Türk vatandaşına vatandaşlık maaşı", faizsiz evlilik kredisi, faizsiz ve kira öder gibi konut kredisi, sınavsız üniversite hakkı gibi temel birçok projeler, acilen iktidara taşınmalı, icraata konmalıdır. Bu köklü ve acil meselede başka çözümü olan da yoktur. BTP'nin hesabı bellidir, modeli bellidir, kaynağı bellidir, herkesin gözü önündedir. Dünya ve bilim adamları bunu konuşmaktadır. Çünkü BTP'den gayrı hepsinin, aklı ya IMF'ye, ya AB'ye yahut ABD'ye tutulmuştur. Benden söylemesi?