Gezi Parkı komplo mu?

Ekranlarda ve internet ortamında Tunus, Mısır ve Libya gibi Türkiye’nin de başına bir “bahar çuvalı geçirildiğine” dair yorumlar yapılmaya ve bu yorumları destekleyen bilgi kırıntıları devreye girmeye başladı.Reyhanlı’da 55 insanımız öldü kimse sokağa dökülmedi, Gezi Parkı’nda bir iki ağaç söküldü, birler, onlar derken on binler, yüz binler sokaklara aktı, polisle çatıştı, bu nasıl oldu? Sırrı Süreyya Önder orada mantar gibi nasıl bitti? Dünyanın dört bir ucundaki aktivistler kimler tarafından haberdar edildi de Gezi Parkı bir anda dünyanın meselesi haline geldi? Ve daha pek çok şey…Bu görüşler Mısır, Libya, Tunus gibi ülkelerle Türkiye’nin benzeştirilmesinden kaynaklanan görüşler. Biraz da “fazla bilginin” sebep olduğu “entelektüel tansiyon yükselmesi” sanki. Olsun, faydalıdır.Amma bize göre işin aslı şöyledir:Dikkat edilirse “Arap Baharı” çoook uzun yıllar diktatörlükle yönetilen ülkelerde, Büyük Ortadoğu Projesi’nin uygulanması için başlatılmıştır.Türkiye’de eksiği noksanı ile bir demokrasi vardır. Belli sürelerde halkın önüne sandık konmakta, birbirinin aynısı da olsa iktidarlar değişebilmektedir. Demokrat Parti ve AKP gibi sandıkla üst üste başa geçildiğinde bile yönetenlerde iktidar, halkta ise tahammül paslanması ortaya çıkmaktadır. Gezi Parkı patlamasındaki asıl sebeplerden biri, karşılıklı bu paslanmadır.Evet, Tunus, Libya ve Mısır’da BOP için “Arap Baharı” devreye sokuldu. Oysa BOP’u hayata geçirmek için bir “Türk Baharına” ihtiyaç yoktur, çünkü BOP bizzat iktidarın başı tarafından savunulmaktadır. Erdoğan BOP Eş Başkanı’dır. Ve BOP hayata ha geçti ha geçecek noktaya gelmiş bulunmaktadır. Süpürülmeye değil kullanılmaya razı olan eldivenin içindeki el, bir “Türk Baharı” ile devreden çıkartıldığında yerine ne konacaktır?Sayın Erdoğan bu işleri çok iyi biliyor. Eğer bu bir kendini devirmek için devreye sokulmuş bir “Türk Baharı” olsaydı ipleri böyle inadına germez, “Siz ne dediniz de biz yapmadık” ve “Beraber yürüdük biz bu yollarda” diyerek hedef olmaktan çıkar, muhataplarını hedef haline getirirdi.Gezi Parkı hadisesi üç beş ağaçla başlamış da olsa milli bir reflekstir. Bu milli refleksi milletin elinden çalıp kendi eline geçirmek isteyen iç ve dış mihraklar elbette olacaktır, olmaktadır.AKP gittiğinde hiçbir iktidarın aynı güçle o koltuğa oturamayacağı apaçık ortadadır. AKP kadar güçlü gelemeyen hiçbir iktidar ve toplum üzerinde Erdoğan kadar etkili olamayan hiçbir lider AKP-Erdoğan ikilisinin Türkiye’ye verdiği zararı veremeyecektir. Milli servet böylesine peşkeş çekilemeyecek, bölücü örgüt kendi anayasasını yaptıramayacak, iktidardakiler bu kadar pervasız servet ve samana kavuşamayacaktır. Amma gelen her iktidar AKP’den pek çok şeyin hesabını mecburen soracaktır.Onun için zaman, “Dış güçlerin Türk baharıdır” diyerek halkın milli refleksini elinden alıp kendi elimizle dış güçlere teslim etmek yerine, milli aydının, ona nasıl sahip çıkarız diye akıl ve vicdanını terletme zamanıdır. Temiz görünmek isteyenler pisliği halının altına süpürür. Gerçekten temiz olanlar ise halının altındaki pisliği de süpürür. Gerçekten temizler, yani yakasını dış güçlere, nefsini dünyalığa kaptırmamış olanlar iktidar olduğu gün, ha halk götürmüş ha dış güçler götürmüş, Erdoğan’ın akıbeti değişmeyecektir.