Gönlümle söyleşi?yorum

Şu sıralar pek suya?sabuna dokunmuyorum farkındaysanız! Farkındayım ve bilerek yapıyorum!
Her gün, bir?kaç haneye Şehit ateşi düşerken, hele İzmir'deki bayrak asmaya yer bulunamayan gece?konduya Şehit haberi verildiğinde köpüren Türk'çe öfkemle yutkundum! Elimin, kalemimin, dilimin şirazesi kayarken, gönül şirâzemin topuzunun da kaymasından korktum ve gönlümü incittim galiba!
Yıllardır kocayan yaşıma inat genç kalıp, delikanlıca direnen gönlümü galiba kırdım ki sevmekten başka iş bilmezken, kızmaya öfkelenmeğe, küfürler ederek söylenmeğe başladı başladı gönlüm!
Aklımın, kalbimin, gönlümün küsen yerini, yıllardır iptal etmiştim oysa! Bu yüzden de de hiç bir beşere küsmeğe tenezzül etmezdim.
Bir insan olarak hemcinsim insanları tanıdığımı da zannederdim;
"İnsanın hikmeti bunalttı beni,
Küstüm şımardılar, kızdım küstüler!
Kimisi gelmeden yanılttı beni,
Küstüm şımardılar, kızdım küstüler!" Diyerek tarif de etmiştim güya kendimce...
Kendinden olmayan veya kendisiyle birlikte herhangi bir beşeri gücün safında olmayanları öteleyen, ötekileştiren ve bu yüzden de yalnızlığa mecbûr olan, aynı zamanda da yalnızlıktan ödü kopan, siyaset cesurları(!) yüzünden, cesaret kendinden utanır oldu!
Zor bir zamana kaldık!
Dün söylediğini bugün, demin söylediğini şimdi inkâr eden Doğrucu Davut(!)ların; sık sık taraf değiştirmeleri yüzünden tarafsız, müttefiksiz, komşusuz kaldık, "Değerli Yalnızlık"a mahkûm olduk!
Atalar; "Bir musîbet, bin nasihatten evlâdır" demişlerdi ya! Çoğumuz gibi ben de, yıllarca bu söze kızmıştım!
Birinci 12 Eylül Musîbeti, bin nasihatten daha fazla aklımızı başımıza devşirmemize vesîle oldu! Güzel insan yetiştirmekte bereketli Anadolu toprağının samimi vatanseverleri ve samimi milletperverleri, Birinci 12 Eylül Musîbeti sayesi(!)nde; tanıştık, konuştuk ve birbirimizi tanımamanın eksikliğini tespit ettik!
Mütedeyyin Müslüman Türk bir birey olarak bu eksikliği tamamlamak için; dost haneme her gün yeni bir Devrimci Türk katılarak sol yanımı tamamlıyorlar sağ olsunlar. İnşaallah ben de onların sağ yanlarına yarıyorumdur...
Mehmet Beşerî de bu Dost Devrimciler'den biri...
68 Kuşağı adlı Devrimci Türklerin, ciddi bir münevveri olan Mehmet Beşerî ile tanış olmaktan, kaynaşık olmaktan, dostluğumuzdan dolayı çok bahtiyarım. Beşeri, 35 bin kitap okumuş, aynı şevk ve hızla okumaya devam eden, basılı kitaplarının sayısını 100 (Yüz)'e çıkarmayı hedeflemiş bir erbâb?ı kalem.. Tanınıp bilinmesi lazım..
Beşeri konusunda, Pîr?i Türkistan Hace Ahmet YESEVÎ'nin; "Birbirinizi meth'edin" öğretisini uygulamaya çalışıyorum gücüm kadar...
Hemen her gün, sessizce (https://www.facebook.com/mehmet.beseri.3) adresinden Beşeri'nin sosyal sayfasında gezinirim. Lazım olanları sessiz?sedasız aşırırım, sağ olsun!
Yine sessizce girip dolaşırken bir yazışmasına tanık oldum! İki zıt fikirli bilgilinin, fikren çatışmalarının bile münazara lezzetinde olduğunu gördüm keyifle. "Hariçten gazel" sayılacağını bile bile sohbete ben de bir yorum yazdıydım.
Neredeyse müstakil bir yazı olabilecek o anki düşüncelerimi, ?özetleyerek? sizinle de paylaşmak; hem düşüncelerimi, hem de Beşeri'yi Gönüldaşlarıma duyurmak istedim:
"Selâm ile Beşeri Dost...
Komunist Gardaş!
Yorumları ve yorumlara yorumları, çok keyifle okudum. Münazara lezzetindeki karşılıklı tenkitleri de zevkle gördüm. Hepiniz sağ olun. Ortadan bir hatırlatma yapayım isterim ki fizîken yani etine?buduna göre en güzel kadınları umumhane veya randevu?evlerinde bulmak mümkün çünkü oraların sermayesi fizîki kadın güzelliğidir! Ve ülkemizde Matild Manukyan namlı Genelev Patroniçesi'nin on yıldan fazla vergi rekortmenliği yaptığı da ?maalesef? hep aklımda!
Biliyoruz ki, umumhane veya randevu?evlerine, parasıyla kendisinde güç vehmeden zavallı erkekler giderler! Bu da irdelenmesi gereken bir sosyal mevzu ama şimdi konumuz değil.
Sevgili Komunist Gandaşım!
Benzerleri buluşturan Rabbim'in hikmetiyle olaylara ve dünya panoramasına görerek bakanlarla birlikteyiz şükrolsun. Benzerlerin birbirinden, birbirinin bildiklerinden istifade etmesi için değil midir bu buluşmalar?
Siyahı görmeden beyazın, beyazı görmeden siyahın farkını anlatmak mümkün müdür?
Adları olmasa renkleri anlatmak, renkleri tarif etmek olası mıdır, yazı icad olundu olunalı renkleri tarif etmeyi başaran bir yazı var mıdır? Renkler ancak, görülerek algılanılmaz mı?
Hayatımdaki, gözlerimi kamaştırmadan hep dikkatimi çeken renkler, İnsanlık Renkleri ve farklı fikir renkleridir.
Beni sen ve sizinle buluşturan Çalabım'a, Allahıma şükrederim, hamd ederim.
Sevgili Kardeşim! Biliyoruz ki hastalanan insan doktora gider, hastalanan doktor da, bir başka doktora... Bir doktor, kendisine hasta gelen doktoru, hakîr görüp küçümser mi?
Hekimlik, doktorluk hastalığa galip olsaydı Kur'an'dan tanıdığımız Lokman Hekim ölür müydü?
La Komunist Gardaş!
"Kitap Doktoru" olduğunu biliyorum! Eski kitapları tamir edip okuyarak kazandığın müktesebâtınla gönül doktorluğu yaptığının da farkında mısın? Mutlaka farkındasındır, farkındalığınla başkalarının da olabileceğini, olması gerektiğini de mutlaka biliyorsundur.
Şükürler olsun Gönül Adam ve gönül dostları sayesinde ben de, o gönüllerden bazılarını, tanıma şansına sahibim.
Gönül doktorlarını, seni ve sevdiklerini seviyorum, seni sevenleri de seviyorum.
Kişilerin ve milletlerin hasımlarının güçleriyle düz orantılı olduğunu bilerek, hasımlarını da ciddiye alıyorum Komunist Türk Gandaş.. Her ne yapıyorsan kolay gelsin. Hasımlarına da, hısımlarına da selâm olsun vesselâm..."
"AKIL, KULLANILAN BİR ARAÇTIR. İNSAN GÖNÜLDÜR, GÖNÜL"
Selâm, sevgi, duâ..