Muhammed PârisâBu sırada Muhammed Pârisâ Hazretleri, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmi'nin Dîvân'ını alıp açtı. Açtığı sahifede şu mânâda beyitler çıktı.
Ey Hak âşıkları, ikballe yürüyün!Saâdet borcuna yönelin dosdoğru!Bu yol, size Hakk'ın izniyle mübârek olsun;Şehirde, çölde, dağda ve suda!...Bundan sonra Mekke-i Mükerremeye gitmek üzere Nişâbûr'dan yola çıktılar. Sohbet ederek selâmetle ve âfiyet içinde Mekke'ye ulaştılar. Hac ibâdetini yaptılar. Bu sırada Muhammed Pârisâ Hazretleri hastalandı. Vedâ tavâfını sedye üzerinde yaptı. Sonra Resûlullah Efendimizin kabr-i şerîfini ziyaret etmek için Medine-i Münevvereye doğru yola çıktılar. Yolda, uyku ile uyanıklık arasında Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerini gördüğünü ve kendisine çok müjdeler verdiğini anlatmıştır. 1419 (H.822) senesinde 12 Aralık Çarşamba günü Medîne'ye vardılar. Resûlullah Efendimizin kabr-i şerîfini ziyâret edip, müjdelere kavuştu. Ertesi gün, Perşembe günü vefât etti. Bu sırada meşhûr Osmanlı âlimi Molla Fenârî Medîne'de bulunuyordu. Cenâze namazını o kıldırdı. Kâfilesindeki talebeleri ve Medîne halkı cenâzesinde bulundular. Cumâ gecesi Bakî kabristanında, ashâb-ı kirâmdan Hazret-i Abbâs'ın türbesi yanına defnedildi. Şeyh Zeyneddîn Hâlifî, Mısır'dan beyaz bir mermer taşı getirip kabrine dikmişti.
Oğlu Burhâneddîn Ebû Nasr şöyle anlatmıştır: "Babam vefât ettiği sırada yanında bulunamamıştım. Vefâtından sonra yanına geldim. Mübârek yüzünü açıp baktım. Gözlerini açıp bana tebessüm ediyordu. Üzüntüm ve ızdırâbım iyice arttı. Ayak ucuna geçtim, ayaklarını topladı."
Muhammed Pârisâ Hazretleri pekçok tâlebe yeşiştirdi. Bunların en meşhûru, oğlu Ebû Nasr Pârisâ'dır. Onu zâhir ve bâtın ilimlerinde yetiştirip, tasavvufta yüksek derecelere kavuşturmuştur.
Muhammed Pârisâ Hazretlerinin; 1. Risâle-i Kudsiyye, 2. Tuhfet-üs-Sâlikîn, 3. Tahkikât, 4. Fasl-ül-Hitâb li Vasl-il-Ahbâb, 5. Menâsik-ül-Hac, 6) Menâkıb-ı Bahâeddîn Nakşîbend gibi kıymetli eserleri vardır.
Ey Hak âşıkları, ikballe yürüyün!Saâdet borcuna yönelin dosdoğru!Bu yol, size Hakk'ın izniyle mübârek olsun;Şehirde, çölde, dağda ve suda!...Bundan sonra Mekke-i Mükerremeye gitmek üzere Nişâbûr'dan yola çıktılar. Sohbet ederek selâmetle ve âfiyet içinde Mekke'ye ulaştılar. Hac ibâdetini yaptılar. Bu sırada Muhammed Pârisâ Hazretleri hastalandı. Vedâ tavâfını sedye üzerinde yaptı. Sonra Resûlullah Efendimizin kabr-i şerîfini ziyaret etmek için Medine-i Münevvereye doğru yola çıktılar. Yolda, uyku ile uyanıklık arasında Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerini gördüğünü ve kendisine çok müjdeler verdiğini anlatmıştır. 1419 (H.822) senesinde 12 Aralık Çarşamba günü Medîne'ye vardılar. Resûlullah Efendimizin kabr-i şerîfini ziyâret edip, müjdelere kavuştu. Ertesi gün, Perşembe günü vefât etti. Bu sırada meşhûr Osmanlı âlimi Molla Fenârî Medîne'de bulunuyordu. Cenâze namazını o kıldırdı. Kâfilesindeki talebeleri ve Medîne halkı cenâzesinde bulundular. Cumâ gecesi Bakî kabristanında, ashâb-ı kirâmdan Hazret-i Abbâs'ın türbesi yanına defnedildi. Şeyh Zeyneddîn Hâlifî, Mısır'dan beyaz bir mermer taşı getirip kabrine dikmişti.
Oğlu Burhâneddîn Ebû Nasr şöyle anlatmıştır: "Babam vefât ettiği sırada yanında bulunamamıştım. Vefâtından sonra yanına geldim. Mübârek yüzünü açıp baktım. Gözlerini açıp bana tebessüm ediyordu. Üzüntüm ve ızdırâbım iyice arttı. Ayak ucuna geçtim, ayaklarını topladı."
Muhammed Pârisâ Hazretleri pekçok tâlebe yeşiştirdi. Bunların en meşhûru, oğlu Ebû Nasr Pârisâ'dır. Onu zâhir ve bâtın ilimlerinde yetiştirip, tasavvufta yüksek derecelere kavuşturmuştur.
Muhammed Pârisâ Hazretlerinin; 1. Risâle-i Kudsiyye, 2. Tuhfet-üs-Sâlikîn, 3. Tahkikât, 4. Fasl-ül-Hitâb li Vasl-il-Ahbâb, 5. Menâsik-ül-Hac, 6) Menâkıb-ı Bahâeddîn Nakşîbend gibi kıymetli eserleri vardır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.