Sâfi Amidi Bolevi
Mustafa Sâfî Efendi'yi seven ve O'na bağlılarından olan Bolu Sancağı Beyi Hacı Mustafa Bey, devamlı ziyâretine gelip giderdi. Bir gün yine ziyâretine giderken bir haberci gelip, Adana'ya müebbed sürgün edildiğini ve oraya hemen gitmesini söyledi. Bu durum karşısında şaşırdı ve üzülerek, gelen memura, "Müsâde et, Mustafa Sâfî Efendiyi son bir kez daha ziyâret edip de gideyim" diyerek müsâade aldı. Ziyâretine gidince durumu arzetti. Bunun üzerine, "Oğlum Hacı Mustafa Bey, üzülme!. Ayın on dokuzunda Bolu'ya yine dönersin" buyurdu. Sürgüne gitmek üzere yola çıktığı esnâda ayın on dokuzunda affedildiğine dâir bir haber geldi. Sürgün edilmekten kurtulup Bolu'ya geri döndü. Bolu'ya dönünce Mustafa Sâfî Efendinin talebesi oldu. Dergâha lezzetli bir su getirtti. Dergâhın içinde bir çeşme ve ilâve odalar yaptırdı. Kızını da Mustafa Sâfî Efendi'nin büyük oğlu Muhammed Fâik Efendi'ye verdi.
İstanbul'da Hacı ömer Ağâ adında birisi âlimler ile ilmî münâzaralara girer, kimse O'nunla baş edemezdi. Bu Zât, Bolu ulemasıyla da münâzaraya girmesi için Bolu'ya gönderilmişti. Bolu vâlisi orada bulunan âlimleri topladı. Sâfi Efendi'ye de özel bir dâvetiye gönderdi. Dâveti kabûl edip geldi. Münâzara sırasında Sâfi Efendi, o kimseye öyle cevaplar verdi ki, o zamâna kadar meclislerde hiç susmak bilmeyen o kişi, konuşmaz oldu. Mustafa Sâfî Efendi'nin ilmi ve kerâmeti karşısında kendini tutamayıp kalktı, mecliste bulunanların gözü önünde ellerini öptü ve artık O'nun sevenlerinden ve sohbetine devâm eden talebelerinden oldu. Ondan Şerh-i Akâid'i okudu. Bir müddet derslerine ve sohbetlerine devâm etti. Daha sonra Amasya'ya gönderildi. O mecliste bulunan vâli ve diğer zâtlar da o günden itibâren Mustafa Sâfî Efendi'nin sohbetlerine devam ettiler... Bolu'da nâiblik vazîfesi yapan bir kimse vardı. İlmi de çoktu. İstanbul'da Hocalık da yaptığından oldukça iddialı birisiydi. Mustafa Sâfî Efendi'nin üstün hallerini de duymuştu. Fakat kendi kendine, "İlmi azdır" diyerek gurur içinde yanına gitti. Dergâhına varıp içeri girince edebe uygun olmayan bir şekilde oturmuştu...
Mustafa Sâfî Efendi'yi seven ve O'na bağlılarından olan Bolu Sancağı Beyi Hacı Mustafa Bey, devamlı ziyâretine gelip giderdi. Bir gün yine ziyâretine giderken bir haberci gelip, Adana'ya müebbed sürgün edildiğini ve oraya hemen gitmesini söyledi. Bu durum karşısında şaşırdı ve üzülerek, gelen memura, "Müsâde et, Mustafa Sâfî Efendiyi son bir kez daha ziyâret edip de gideyim" diyerek müsâade aldı. Ziyâretine gidince durumu arzetti. Bunun üzerine, "Oğlum Hacı Mustafa Bey, üzülme!. Ayın on dokuzunda Bolu'ya yine dönersin" buyurdu. Sürgüne gitmek üzere yola çıktığı esnâda ayın on dokuzunda affedildiğine dâir bir haber geldi. Sürgün edilmekten kurtulup Bolu'ya geri döndü. Bolu'ya dönünce Mustafa Sâfî Efendinin talebesi oldu. Dergâha lezzetli bir su getirtti. Dergâhın içinde bir çeşme ve ilâve odalar yaptırdı. Kızını da Mustafa Sâfî Efendi'nin büyük oğlu Muhammed Fâik Efendi'ye verdi.
İstanbul'da Hacı ömer Ağâ adında birisi âlimler ile ilmî münâzaralara girer, kimse O'nunla baş edemezdi. Bu Zât, Bolu ulemasıyla da münâzaraya girmesi için Bolu'ya gönderilmişti. Bolu vâlisi orada bulunan âlimleri topladı. Sâfi Efendi'ye de özel bir dâvetiye gönderdi. Dâveti kabûl edip geldi. Münâzara sırasında Sâfi Efendi, o kimseye öyle cevaplar verdi ki, o zamâna kadar meclislerde hiç susmak bilmeyen o kişi, konuşmaz oldu. Mustafa Sâfî Efendi'nin ilmi ve kerâmeti karşısında kendini tutamayıp kalktı, mecliste bulunanların gözü önünde ellerini öptü ve artık O'nun sevenlerinden ve sohbetine devâm eden talebelerinden oldu. Ondan Şerh-i Akâid'i okudu. Bir müddet derslerine ve sohbetlerine devâm etti. Daha sonra Amasya'ya gönderildi. O mecliste bulunan vâli ve diğer zâtlar da o günden itibâren Mustafa Sâfî Efendi'nin sohbetlerine devam ettiler... Bolu'da nâiblik vazîfesi yapan bir kimse vardı. İlmi de çoktu. İstanbul'da Hocalık da yaptığından oldukça iddialı birisiydi. Mustafa Sâfî Efendi'nin üstün hallerini de duymuştu. Fakat kendi kendine, "İlmi azdır" diyerek gurur içinde yanına gitti. Dergâhına varıp içeri girince edebe uygun olmayan bir şekilde oturmuştu...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.