Birisi Süfyân-ı Sevrî Hazretleri'ne iki altın gönderdi ve; "Babam sizin dostlarınızdan ve talebelerinizden idi. Bu iki altın, onun bana miras bıraktığı helal paradır. Lütfen kabul ediniz" dedi. Süfyân-ı Sevrî altınları çocuğuna verip geri götürmesini emretti ve; "Onun babasıyla olan dostluğum ve muhabbetim Allah içindi" dedi. Çocuğu, altınları iade edip gelince, babasına; "Ey babacacığım! Bizim bu paraya ihtiyacımız vardı. Bu durumda, siz yine o altınları kabul etmediniz" deyince; "Ey oğlum! Sen yemeyi, içmeyi düşünüyorsun. Ben, Allah için olan muhabbeti verip de, kıyamette zararını göreceğim dünya sevgisini düşünüyorum" buyurdu.
Süfyân-ı Sevrî Hazretleri bir defa devrin halifesiyle namaz kılıyordu. Halife namaz kılarken sakalıyla oynuyordu. Süfyân Hazretleri namazdan sonra, "Ey Halife" Namaz kılarken lüzumsuz hareket yapılmaz. Yarın kıyamet günü böyle kıldığın namazları paçavra gibi yüzüne çarparlar" buyurunca, Halife; "Biraz yavaş konuş etraftakiler duyacaklar" dedi. Süfyân Hazretleri; "Eğer, böyle önemli bir meseleyi izah etmezsem, dinin emrini yerine getirmemiş olurum. Bu ise bana yakışmaz" buyurdu. Bu söz halifeye çok acı geldi. Halife, kendisine başkalarının da söz söylememesi için darağacının kurulmasını ve aleme ibret için asılmasını emretti. Darağacının kurulduğu gün, Süfyân Hazretleri'nin yanında Fudayl bin İyad ve Sufyan bin Uyeyne olduğu halde uyuyordu. Bu iki büyük, onun asılacağını öğrenmişlerdi. Birbirlerine; "Asılacağını uyanıncaya kadar bildirmeyelim" derken işitti ve; "Ne konuşuyorsunuz?" buyurunca, durumu Süfyân-ı Sevrî'ye anlattılar. O da; "Ben yaşamaya hevesli biri değilim. Fakat dünyada yarım kalan, yapmam lazım gelen işler var" buyurdu. Gözleri dolu dolu oldu ve; "Ey Allahım! Onları şiddetli bir cezaya çarptır!" diye dua etti. Daha duası biter bitmez sarayın kubbesi çöktü. Halife Cafer ve adamları altında kalarak can verdi. O iki büyük zat; "Bu kadar çabuk kabul olunan bir dua bilmiyoruz" dediler.
O zamanın en büyük alimlerinden İmam-ı Azam, Süfyân-ı Sevrî, Mis'ar bin Kedam ve Şüreyk, halife tarafından kadı tayin edilmek isteniyordu. Lakin bunlar bu mesuliyetli işten çekiniyorlardı. Halife Mensur bunları yanına çağırttı. İmam-ı Azam Hazretleri yolda giderken, arkadaşlarına; "Neticenin nasıl olacağını size tahmin edeyim mi? Ben yolunu ve çaresini bularak, Süfyan pirar ederek ve Mis'ar kendini deli göstererek bu işten kurtuluruz. Şureyk kadı olur" buyurdu. Süfyân-ı Sevrî Hazretleri, "Kadı tayin edilen kimse, bıçaksız boğazlanmıştır" Hadis-i Şerifini düşünerek oradan uzaklaştı bir vapura sığındı. "Beni gizleyiniz zira öldürecekler" buyurdu. Gizlenip kadı olmaktan kurtuldu. İmam-ı Azam'ın buyurduğu gibi Şüreyk kadı oldu.
Süfyân-ı Sevrî Hazretleri bir defa devrin halifesiyle namaz kılıyordu. Halife namaz kılarken sakalıyla oynuyordu. Süfyân Hazretleri namazdan sonra, "Ey Halife" Namaz kılarken lüzumsuz hareket yapılmaz. Yarın kıyamet günü böyle kıldığın namazları paçavra gibi yüzüne çarparlar" buyurunca, Halife; "Biraz yavaş konuş etraftakiler duyacaklar" dedi. Süfyân Hazretleri; "Eğer, böyle önemli bir meseleyi izah etmezsem, dinin emrini yerine getirmemiş olurum. Bu ise bana yakışmaz" buyurdu. Bu söz halifeye çok acı geldi. Halife, kendisine başkalarının da söz söylememesi için darağacının kurulmasını ve aleme ibret için asılmasını emretti. Darağacının kurulduğu gün, Süfyân Hazretleri'nin yanında Fudayl bin İyad ve Sufyan bin Uyeyne olduğu halde uyuyordu. Bu iki büyük, onun asılacağını öğrenmişlerdi. Birbirlerine; "Asılacağını uyanıncaya kadar bildirmeyelim" derken işitti ve; "Ne konuşuyorsunuz?" buyurunca, durumu Süfyân-ı Sevrî'ye anlattılar. O da; "Ben yaşamaya hevesli biri değilim. Fakat dünyada yarım kalan, yapmam lazım gelen işler var" buyurdu. Gözleri dolu dolu oldu ve; "Ey Allahım! Onları şiddetli bir cezaya çarptır!" diye dua etti. Daha duası biter bitmez sarayın kubbesi çöktü. Halife Cafer ve adamları altında kalarak can verdi. O iki büyük zat; "Bu kadar çabuk kabul olunan bir dua bilmiyoruz" dediler.
O zamanın en büyük alimlerinden İmam-ı Azam, Süfyân-ı Sevrî, Mis'ar bin Kedam ve Şüreyk, halife tarafından kadı tayin edilmek isteniyordu. Lakin bunlar bu mesuliyetli işten çekiniyorlardı. Halife Mensur bunları yanına çağırttı. İmam-ı Azam Hazretleri yolda giderken, arkadaşlarına; "Neticenin nasıl olacağını size tahmin edeyim mi? Ben yolunu ve çaresini bularak, Süfyan pirar ederek ve Mis'ar kendini deli göstererek bu işten kurtuluruz. Şureyk kadı olur" buyurdu. Süfyân-ı Sevrî Hazretleri, "Kadı tayin edilen kimse, bıçaksız boğazlanmıştır" Hadis-i Şerifini düşünerek oradan uzaklaştı bir vapura sığındı. "Beni gizleyiniz zira öldürecekler" buyurdu. Gizlenip kadı olmaktan kurtuldu. İmam-ı Azam'ın buyurduğu gibi Şüreyk kadı oldu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.