Suriye lideri Esad Rusya Today kanalına yaptığı açıklamada batının, batı yanlısı Arap devletlerinin ve hatta Arap olmamasına rağmen Türkiye’nin kendisini istememesine karşın iktidarını halkın desteği ile muhafaza ettiğini dile getirdi.
Ve “ben batılıların desteğiyle iktidara gelmedim” mesajını bazı yerlere iletti.
Tarih şahittir ki, bir liderin varlığını uzun süre devam ettirebilmesi, halkının onu sahiplenmesi ile doğru orantılıdır.
Halkı tarafından sevilen, halkı için hayatını feda eden lider, ölümünün ardından da unutulmuyor.
Hatta milli değerler o sevilen liderin şahsında birlik mesajı haline geliyor.
Tıpkı 10 Kasım törenlerinde Atatürk’e karşı Türk milletinin yaklaşımı gibi…
Bu yazıyı kaleme aldığım sırada, Anıtkabir’de başlayan anma merasimini de izliyordum.
Sağanak yağış altında ve açıkta devam eden törenlere devlet erkânı ve askeri kanadın yanı sıra geniş bir halk katılımı söz konusuydu.
Atatürk, ölümünün 74. Yıldönümünde anılırken milletimizin sergilediği tavır, aslında O’nun kurduğu cumhuriyete ve cumhuriyetle beraber varlığını sürdüren devlete bir sahip çıkış.
Türk milleti atasını unutmadı. Ama 29 Ekim’de veya 10 Kasım’da millet olarak sergilemeye başladığımız ruh, aslında devletin devamına olan özlem, birliğe duyulan hasret ve dış güçlere karşı “bizi rahat bırakın” çıkışıdır.
Bugün dış destekli pek çok mesele ile boğuşan Türk Milleti için hassasiyet arz eden bu anma günleri iyi değerlendirilmeli, engellemeye çalışmanın tam tersine daha da dikkatli işlenmelidir.
Gençliğe Hitabe’de Türk gençliğinin birinci vazifesi olarak ifade edilen “Türk İstiklal ve Cumhuriyetini korumak” Türk milleti tarafından sergilenen tutumla yerine getirilmektedir.
Çünkü üniter yapı tehdit altındadır.
Rengini şehitlerin kanından alan bayrak hakkındaki düşünceler, değişmektedir.
Birlik vurgusu, kaybolmaktadır.
Şehitlere olan hürmet, azalmaktadır.
Cumhuriyet kazanımlarının çoğu kamu kuruluşları, özelleştirilmiş, madenler yabancılara sunulmuştur. Burada vazife artık sadece ve sadece millettedir.
Bu tabloyu değiştirmek, cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki değerlere sahip çıkmak ve devamını sağlamak iradesi millete aittir.
Ancak, millet oy vererek kendini temsil yetkisine getirdiği vekilleri kendisinin seçtiğini de unutmamalıdır.
Oy verdikleri ile getirdiği nokta, oy vererek değiştirecekleri ile düzelebilir.
Batıyı destekleyen veya onun desteği ile iktidara gelmeyi hedefleyenler hangi düşüncede olursa olsun, yukarıdaki tabloyu düzeltemez.
Bu noktada, partisinin isminde dahi bağımsızlık vurgusu olan, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey’den başka milli söylemleri ile cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkan bir lider görmüyoruz.
“Atatürk ilke ve inkılâpları” ifadesinin vekillik andından çıkarılmasının konuşulduğu günlerden geçerken, Sayın Baş’ın samimiyetine güveniyoruz ve kendisini destekliyoruz.
Ve “ben batılıların desteğiyle iktidara gelmedim” mesajını bazı yerlere iletti.
Tarih şahittir ki, bir liderin varlığını uzun süre devam ettirebilmesi, halkının onu sahiplenmesi ile doğru orantılıdır.
Halkı tarafından sevilen, halkı için hayatını feda eden lider, ölümünün ardından da unutulmuyor.
Hatta milli değerler o sevilen liderin şahsında birlik mesajı haline geliyor.
Tıpkı 10 Kasım törenlerinde Atatürk’e karşı Türk milletinin yaklaşımı gibi…
Bu yazıyı kaleme aldığım sırada, Anıtkabir’de başlayan anma merasimini de izliyordum.
Sağanak yağış altında ve açıkta devam eden törenlere devlet erkânı ve askeri kanadın yanı sıra geniş bir halk katılımı söz konusuydu.
Atatürk, ölümünün 74. Yıldönümünde anılırken milletimizin sergilediği tavır, aslında O’nun kurduğu cumhuriyete ve cumhuriyetle beraber varlığını sürdüren devlete bir sahip çıkış.
Türk milleti atasını unutmadı. Ama 29 Ekim’de veya 10 Kasım’da millet olarak sergilemeye başladığımız ruh, aslında devletin devamına olan özlem, birliğe duyulan hasret ve dış güçlere karşı “bizi rahat bırakın” çıkışıdır.
Bugün dış destekli pek çok mesele ile boğuşan Türk Milleti için hassasiyet arz eden bu anma günleri iyi değerlendirilmeli, engellemeye çalışmanın tam tersine daha da dikkatli işlenmelidir.
Gençliğe Hitabe’de Türk gençliğinin birinci vazifesi olarak ifade edilen “Türk İstiklal ve Cumhuriyetini korumak” Türk milleti tarafından sergilenen tutumla yerine getirilmektedir.
Çünkü üniter yapı tehdit altındadır.
Rengini şehitlerin kanından alan bayrak hakkındaki düşünceler, değişmektedir.
Birlik vurgusu, kaybolmaktadır.
Şehitlere olan hürmet, azalmaktadır.
Cumhuriyet kazanımlarının çoğu kamu kuruluşları, özelleştirilmiş, madenler yabancılara sunulmuştur. Burada vazife artık sadece ve sadece millettedir.
Bu tabloyu değiştirmek, cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki değerlere sahip çıkmak ve devamını sağlamak iradesi millete aittir.
Ancak, millet oy vererek kendini temsil yetkisine getirdiği vekilleri kendisinin seçtiğini de unutmamalıdır.
Oy verdikleri ile getirdiği nokta, oy vererek değiştirecekleri ile düzelebilir.
Batıyı destekleyen veya onun desteği ile iktidara gelmeyi hedefleyenler hangi düşüncede olursa olsun, yukarıdaki tabloyu düzeltemez.
Bu noktada, partisinin isminde dahi bağımsızlık vurgusu olan, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey’den başka milli söylemleri ile cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkan bir lider görmüyoruz.
“Atatürk ilke ve inkılâpları” ifadesinin vekillik andından çıkarılmasının konuşulduğu günlerden geçerken, Sayın Baş’ın samimiyetine güveniyoruz ve kendisini destekliyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018

















































































