Görünmeyen Tehlikenin Yeni Ölçüsü: Islak Termometre Sıcaklığı
Küresel sıcaklıklar yükseliyor, ancak hissedilen tehlike sadece dereceyle ölçülemiyor. 2025 itibarıyla iklim bilimciler, sıcaklık ve nemin birleşiminden doğan ölümcül etkiyi daha doğru ölçmek için “ıslak termometre sıcaklığı” kavramını öne çıkarıyor
03.08.2025 12:54:00
Ahmet Turan Yiğit
Ahmet Turan Yiğit





Küresel sıcaklıklar yükseliyor, ancak hissedilen tehlike sadece dereceyle ölçülemiyor. 2025 itibarıyla iklim bilimciler, sıcaklık ve nemin birleşiminden doğan ölümcül etkiyi daha doğru ölçmek için "ıslak termometre sıcaklığı" kavramını öne çıkarıyor. Bu ölçüm, sadece havanın ne kadar sıcak olduğunu değil, aynı zamanda ne kadar nem taşıdığını da hesaba katıyor.
Islak termometre sıcaklığı, bir termometrenin suyla ıslatılmış bezle sarılmasıyla elde ediliyor. Su buharlaştıkça sıcaklık düşüyor ve bu düşüş, havanın nem alma kapasitesini yansıtıyor. İnsan vücudu da benzer şekilde terleyerek serinlemeye çalışıyor. Ancak nem oranı yüksekse, ter buharlaşamıyor ve vücut ısıyı dışarı atamıyor. Bu durum, özellikle tropik bölgelerde ölümcül sonuçlara yol açabiliyor.
Bilimsel çalışmalar, 35°C ıslak termometre sıcaklığının insan fizyolojisinin dayanabileceği üst sınır olduğunu gösteriyor. Bu eşik aşıldığında, gölgede dinlenen, suya erişimi olan sağlıklı bireyler bile birkaç saat içinde hayati tehlikeyle karşı karşıya kalabiliyor. Körfez ülkeleri, Güney Asya ve Güneydoğu ABD gibi nemli bölgelerde bu eşik değerlerine ulaşan gün sayısı hızla artıyor.
Kuru sıcaklıklar, örneğin Arizona veya Orta Kanada gibi bölgelerde daha yüksek derecelere ulaşsa da, düşük nem sayesinde vücut terleyerek serinleyebiliyor. Oysa Basra Körfezi gibi nemli iklimlerde 40°C sıcaklık, yüzde 75 bağıl nemle birleştiğinde 35°C ıslak termometre sıcaklığına eşdeğer hale geliyor ve bu durum ölümcül bir tehdit oluşturuyor.
Bu yeni ölçüm, sadece meteorolojik değil, aynı zamanda halk sağlığı açısından da kritik bir araç haline geldi. İklim krizinin etkileri derinleştikçe, sıcaklık haritalarının yanı sıra ıslak termometre sıcaklığı haritaları da acil durum planlamalarında kullanılmaya başlandı.
Islak termometre sıcaklığı, bir termometrenin suyla ıslatılmış bezle sarılmasıyla elde ediliyor. Su buharlaştıkça sıcaklık düşüyor ve bu düşüş, havanın nem alma kapasitesini yansıtıyor. İnsan vücudu da benzer şekilde terleyerek serinlemeye çalışıyor. Ancak nem oranı yüksekse, ter buharlaşamıyor ve vücut ısıyı dışarı atamıyor. Bu durum, özellikle tropik bölgelerde ölümcül sonuçlara yol açabiliyor.
Bilimsel çalışmalar, 35°C ıslak termometre sıcaklığının insan fizyolojisinin dayanabileceği üst sınır olduğunu gösteriyor. Bu eşik aşıldığında, gölgede dinlenen, suya erişimi olan sağlıklı bireyler bile birkaç saat içinde hayati tehlikeyle karşı karşıya kalabiliyor. Körfez ülkeleri, Güney Asya ve Güneydoğu ABD gibi nemli bölgelerde bu eşik değerlerine ulaşan gün sayısı hızla artıyor.
Kuru sıcaklıklar, örneğin Arizona veya Orta Kanada gibi bölgelerde daha yüksek derecelere ulaşsa da, düşük nem sayesinde vücut terleyerek serinleyebiliyor. Oysa Basra Körfezi gibi nemli iklimlerde 40°C sıcaklık, yüzde 75 bağıl nemle birleştiğinde 35°C ıslak termometre sıcaklığına eşdeğer hale geliyor ve bu durum ölümcül bir tehdit oluşturuyor.
Bu yeni ölçüm, sadece meteorolojik değil, aynı zamanda halk sağlığı açısından da kritik bir araç haline geldi. İklim krizinin etkileri derinleştikçe, sıcaklık haritalarının yanı sıra ıslak termometre sıcaklığı haritaları da acil durum planlamalarında kullanılmaya başlandı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.