GÖZLEM - TÜSİAD Genel Kurulu'nda neler konuşuldu?
RECEP BAHAR / DETAY HABER
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nin (TÜSİAD) 52. Olağan Genel Kurul Toplantısı İstanbul'da gerçekleştirildi. Yapılan seçimde TURKONFED Başkanı Orhan Turan, TÜSİAD'ın yeni başkanı seçildi. Turan, Simone Kaslowski'den görevi devraldı. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, açılışta yaptığı konuşmada, Batı'nın enerjide Rusya'ya bağımlılığını azaltma girişimlerinin Türkiye'ye enerji koridorları ve arz zincirleri açılarından birçok yeni imkan sağlayacağını belirterek, "Barış tesis edildiğinde belirginleşecek yeni küresel düzende Türkiye'nin elinin bugünkünden daha güçlü olması kuvvetle muhtemel" dedi.
Krizler bitmiyor
Dünyanın son 15 yılda peş peşe krizler gördüğünü kaydeden Özilhan, şunları söyledi: "Son on beş yıla bakıyorum: 2008 krizi, Covid-19 pandemisi, iklim krizi ve şimdi de Ukrayna krizi. Tam en kötüsünü geride bıraktık artık toparlanma dönemi dediğimizde yepyeni bir krizle karşı karşıya kalıyoruz. 'Yeni normal' kavramı ilk kez 2008 krizinden sonra gündemimize gelmişti. Adeta krizlerin sürekli hale gelmesi, belirsizlik ve öngörülemezlik yeni normalimiz oldu. Peki, krizlerin süreğen hale geldiği koşullarda ne yapmak gerekiyor? Bunun hiç şüphesiz kesin ve tartışmasız bir yanıtı yok. Elimizdeki imkanları tedbirli kullanmak ve en önemlisi de bünyemizi kuvvetlendirmek zorundayız."
Türkiye olumsuz etkileniyor
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısına da değinen Özilhan, "Rusya ve Ukrayna dünya buğday ihracatının üçte birini gerçekleştiriyor. Bu ülkeler aynı zamanda en önemli gübre üreticileri. Nikel, paladyum ve titanyum gibi bazı metal ve minerallerin arzı açısından da kritik önemdeler. Ukrayna krizinin yarattığı bu sorunlara Çin'de Covid-19 ölümlerinin yeniden başlaması ile tekrar gündeme gelen kısıtlamalar ekleniyor. Bu gelişmeler maalesef küresel üretim zincirlerinde yeniden aksamalara yol açacak. Türkiye hem Ukrayna ve Rusya ile ilişkileri nedeniyle doğrudan hem de Avrupa ekonomisindeki yavaşlama nedeniyle dolaylı olarak etkilenecek. Yüksek enflasyonun yol açtığı zararları zaten ekonomik ve toplumsal hayatta bir süredir yaşıyoruz. Enerji, buğday ve gübre fiyatlarındaki artışlar enflasyonist gidişatın toparlanmasını zorlaştıracak. İhracatta son dönemde sevindirici artışlar elde etmiştik. Ama Avrupa'daki yavaşlama durumunda ihracat artışını devam ettirmemiz mümkün olmayacak. Rusya ve Ukrayna'dan gelecek turistlerdeki azalma turizm gelirlerinde beklediğimiz rakama ulaşmamızı engelleyecek. Artan petrol ve doğalgaz fiyatları ithalat faturamızı kabartacak. Bütün bu kanallar cari açık üzerinde ilave yük oluşturacak ve TL'nin değeri üzerinde baskı yaratacak. TL'nin değer kaybı da ithal girdi fiyatları üzerinden enflasyonist baskıyı güçlendirecek.
Dışa bağımlı olduğumuz sürece dışarıdan enflasyon ithal ediyoruz. Enerji ve temel girdilerin fiyatları dünyada arttıkça bu artış içeriye enflasyonda yükselme olarak yansıyor" şeklinde konuştu.
Yatırım koşulları yerli yerinde mi?
"Üretim için yatırım, yatırım için de düşük faiz oranları gerekiyor" diyen Özilhan, şöyle devam etti: "Ancak yatırımları canlandırmak amacıyla faiz oranlarının çok düşük tutulması yüksek enflasyon ortamında tasarrufları cezalandırıyor. Negatif reel faizler çok yüksek olunca tasarrufların yatırıma dönüşme mekanizması çalışmıyor. Para tasarrufa yönelmek yerine dövize, altına, emlak yatırımına, ithal elektronik eşyaya ve ithal otomobile yöneliyor. Bu nedenle üretim yapısını değiştirmeden, ithal girdilere olan bağımlılığı ortadan kaldırmadan, yatırıma yönelecek tasarrufları artırmadan, tarım ve sanayi üretimini hızlandırmadan fiyat istikrarını kalıcı olarak sağlayabilmek mümkün değil. Bunun birincil koşulu da uzun vadeli politika geliştirmek. Uzun vadeli politika ihtiyacının en önemli olduğu alanlardan birisi de tarım. Tarımsal üretim düşüyor, tarımsal girdilerde dışa bağımlılık yükseliyor. Artan fiyatları ithalatla dengelemeye çalışmak durumu daha da ağırlaştırıyor. Çünkü ucuz ithalat karşısında rekabet edemeyen çiftçi üretmekten vaz geçiyor. Peki, biz pahalı üretirken ithalat yaptığımız ülkeler nasıl daha ucuza üretebiliyor? Çünkü destek vererek tarım ve hayvancılıkta üretim maliyetlerini düşürüyorlar."
Özilhan, konuşmasının son kısmında üç öneride bulundu:
"1. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının sağlanması çerçevesinde devletin tüm işlemlerinde hukukla bağlı olması ve etkin hak arama özgürlüğünün güvence altında olması.
2. Çoğulcu ve katılımcı demokrasinin güçlendirilmesi; bütün vatandaşlar için tüm hak ve özgürlük alanlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarında geliştirilmesi, siyasette ötekileştirme, ayrımcılık ve nefret söylemleri ile mücadele edilmesi."
3. Kuvvetler ayrılığını güçlendirmek için denge ve denetleme mekanizmalarıyla yargısal denetimin güçlendirilmesi, şeffaf, hesap verebilir, daha az merkeziyetçi ve etkin bir kamu yönetimi anlayışının yerleşik hale getirilmesi."
Dolar devri de bitebilir
Görevi Orhan Turan'a devreden TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski de52. TÜSİAD Olağan Genel Kurulu'nun açılışında yaptığı konuşmada, "Kuzeyimizde sonuçları 10 yıllara yayılabilecek bir savaş sürüyor. Türkiye'nin önünde yapılması gereken önemli tercihler var. Yeni yol haritalarının çizilmesi gerekiyor" dedi. Kaslowski, büyüme ile kalkınma arasındaki farklara işaret ederek, "Son dönemde Türkiye elindeki tüm rezervlerini hızla eritmekte. Bunların kısa sürede yeniden biriktirilmesi hiç de kolay olmayacak. Döviz rezervlerimizin yanı sıra su, orman, ağaç, zeytinlik ve insan kaynakları rezervlerimizi tüketiyoruz. Yüksek enflasyon beklentisi içinde, döviz kurundaki belirsizlik ve rezerv erimesi nedeniyle maliyet hesabı yapamayan, öngörüde bulunamayan bir özel sektör ancak acil durumla ilgilenebiliyor. Ama bunu aşmamız gerektiğine samimiyetle inanıyorum" diye konuştu. Rezervler üzerindeki tasarrufların uzun vadede doların tahtını sarsmasının mümkün olabileceğine dair bir tartışma başladığına dikkati çeken Kaslowski, "Belki de 'dolar sonrası' bir finans dünyasını tasavvur etmeye başlamamız gerekecek" dedi.
Yeni Başkan ne dedi?
TÜSİAD yeni Yönetim Kurulu Başkanı seçilen Orhan Turan ise 18 yıldır üyesi olmaktan gurur duyduğu, yönetim kurullarında ve denetleme kurulunda görev yaptığı TÜSİAD'da, yönetim kurulu üyeleri ile birlikte şevkle çalışacağını belirterek, son 3 yıl başkanlık görevini yapan Simone Kaslowski ile yönetim kurulu üyelerine teşekkür etti. Turan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ufkumuzu bu yeni manzarayı anlamlandıracak ve değerlendirecek şekilde genişletmeli, tazelemeliyiz. Doğu ile batı, İstanbul ile Anadolu, siyaset ile toplum, ekonomik büyüme ile refah arasında kaynaşma ve bütünleşme görmeliyiz. Kapsayıcılık, iletişim ve iş birliğine tüm çalışmalarımızda azami özen göstereceğiz. Katılımcı demokrasiyi, laik hukuk devletini esas alarak, 'özgürlük kutsaldır' diyerek, rekabetçi piyasa ekonomisi, toplumsal refah ve sürdürülebilir çevre dengesinin benimsendiği bir ortama yönelik çalışmaları desteklerinizle sürdüreceğiz. Kapsayıcılık, iletişim ve iş birliği tüm çalışmalarımızda azami özen göstereceğimiz hususlar olacaktır."