Dünya durdukça Anadolu coğrafyası, oldukça mümbit olan bağrından nice yiğitler, nice kahramanlar, nice edipler ve şairler çıkarmaya devam edecektir.
Yaklaşık iki bin rakımı ile Türkiye'nin çatısı konumundaki Erzurum ovası, üç büyük nehrimizin menşei ve üç ayrı denize su gönderiyor olma özelliği ile belki Dünyada eşsiz bir konuma sahiptir.
Bağrından çıkan nehirler gibi coşkun akan ediplere, şairlere de yurt olma vasfını hep korumuştur Erzurum.
İşte onlardan biri; gür bir ses ve gürbüz nefes…
O kim midir?
Bırakalım kendisi tanıtsın şair tavrı ile:
"Ruy-i zemin atlasında cennettir vatanımız,
Ehl-i hüner ustasında mirastır erkanımız,
Şehr-i Erzurum vilayet, Aşkale mekanımız
Mahlasım Biçare amma bir deli derler bana."
"Biçare" mahlası ile akıcı, dertli, yanık şiirler yazan ve genç denebilecek yaşta beşinci kitabını yayınlayan değerli hemşehrimiz Gürbüz Papağan'dan söz ediyoruz.
Beşinci kitabının ismi "Fecir Yangınları."
Siz Aşkale'nin bir köyünde hayatınızı devam ettireceksiniz ve Türkiye'nin bu şartlarında, okuyanı yazanı her geçen gün azalan bir ortamda beşinci şiir kitabınızı yayınlayacaksınız.
Aşk olsun…
Tebrikler, başarılar…
Gürbüz papağan Erzurum yaylalarından coşkun akan dereler, ırmaklar misali akıcı, Palandöken sıradağları kadar da vakur ve ağır başlı bir üsluba sahip.
Sayfaları çevirdikçe, şiir kitaplarını devirdikçe Emrah'ın renklerine, Erbabi'nin kokularına, Sümmani'nin söyleyiş biçimlerine rastlıyoruz.
Halk edebiyatı, aşıklık geleneğini devam ettirerek yeni şeyler söyleyebilen bir şairimiz sayın Biçare.
Kitaba ismini veren "Fecir Yangınları" adlı şiirle sizleri baş başa bırakırken şairimize nice uzun ömürler niyaz ediyor yeni kitaplar bekliyoruz:
"Çöllerin seherinde hasretin şulesinde,
Aşkın ulvi sesinden topladım şebnemleri,
Yollar uzak yük ağır gecenin gölgesinde,
Sabrın müntehasında söndürdüm alevleri,
Rüzgâr dindi, gün güldü gelen sensin sanırım,
Fecir yangınlarından gül kokunu alırım,
Saf bir tevekkül ile hicran dolu hisleri,
Sunmak için beklerim uzun yıllardan beri,
Vuslatı ardı sıra alıp giden sevgili,
Lutfunla pür nur eyle şu karanlık çölleri,
Hayalinle avunan bir gönülle yanarım,
Ümidin vahasından karanfiller sunarım,
Garipliğin hüznüdür kor gibi düşen cana,
Biçareyim, bikesim kime gidem dermana,
Nedeyim boyun büktüm kader denen fermana,
Görmek varmış yazgımda senden ayrı günleri,
Her şafakta çeşmime yaşlar mı dolacaktı,
Ey güzel dost arada diyarlar mı olacaktı."
Yaklaşık iki bin rakımı ile Türkiye'nin çatısı konumundaki Erzurum ovası, üç büyük nehrimizin menşei ve üç ayrı denize su gönderiyor olma özelliği ile belki Dünyada eşsiz bir konuma sahiptir.
Bağrından çıkan nehirler gibi coşkun akan ediplere, şairlere de yurt olma vasfını hep korumuştur Erzurum.
İşte onlardan biri; gür bir ses ve gürbüz nefes…
O kim midir?
Bırakalım kendisi tanıtsın şair tavrı ile:
"Ruy-i zemin atlasında cennettir vatanımız,
Ehl-i hüner ustasında mirastır erkanımız,
Şehr-i Erzurum vilayet, Aşkale mekanımız
Mahlasım Biçare amma bir deli derler bana."
"Biçare" mahlası ile akıcı, dertli, yanık şiirler yazan ve genç denebilecek yaşta beşinci kitabını yayınlayan değerli hemşehrimiz Gürbüz Papağan'dan söz ediyoruz.
Beşinci kitabının ismi "Fecir Yangınları."
Siz Aşkale'nin bir köyünde hayatınızı devam ettireceksiniz ve Türkiye'nin bu şartlarında, okuyanı yazanı her geçen gün azalan bir ortamda beşinci şiir kitabınızı yayınlayacaksınız.
Aşk olsun…
Tebrikler, başarılar…
Gürbüz papağan Erzurum yaylalarından coşkun akan dereler, ırmaklar misali akıcı, Palandöken sıradağları kadar da vakur ve ağır başlı bir üsluba sahip.
Sayfaları çevirdikçe, şiir kitaplarını devirdikçe Emrah'ın renklerine, Erbabi'nin kokularına, Sümmani'nin söyleyiş biçimlerine rastlıyoruz.
Halk edebiyatı, aşıklık geleneğini devam ettirerek yeni şeyler söyleyebilen bir şairimiz sayın Biçare.
Kitaba ismini veren "Fecir Yangınları" adlı şiirle sizleri baş başa bırakırken şairimize nice uzun ömürler niyaz ediyor yeni kitaplar bekliyoruz:
"Çöllerin seherinde hasretin şulesinde,
Aşkın ulvi sesinden topladım şebnemleri,
Yollar uzak yük ağır gecenin gölgesinde,
Sabrın müntehasında söndürdüm alevleri,
Rüzgâr dindi, gün güldü gelen sensin sanırım,
Fecir yangınlarından gül kokunu alırım,
Saf bir tevekkül ile hicran dolu hisleri,
Sunmak için beklerim uzun yıllardan beri,
Vuslatı ardı sıra alıp giden sevgili,
Lutfunla pür nur eyle şu karanlık çölleri,
Hayalinle avunan bir gönülle yanarım,
Ümidin vahasından karanfiller sunarım,
Garipliğin hüznüdür kor gibi düşen cana,
Biçareyim, bikesim kime gidem dermana,
Nedeyim boyun büktüm kader denen fermana,
Görmek varmış yazgımda senden ayrı günleri,
Her şafakta çeşmime yaşlar mı dolacaktı,
Ey güzel dost arada diyarlar mı olacaktı."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Görmeyen gözler işitmeyen kulaklar ve ürpermeyen kalpler / 18.07.2025
- İmtiyazlı zümre doymak bilmiyor / 17.07.2025
- Hacım! Hayırlı olsun yeni yol arkadaşlarınız da!.. / 16.07.2025
- ‘Her kışın sonunda bir bahar olur’ / 15.07.2025
- Gül vekilim gül / 12.07.2025
- Yalamış yutmuşlar / 09.07.2025
- Dökülüyoruz dökülüyorsunuz dökülüyorlar / 08.07.2025
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Kalemim elemime tercüman olabilseydi / 03.07.2025
- İmtiyazlı zümre doymak bilmiyor / 17.07.2025
- Hacım! Hayırlı olsun yeni yol arkadaşlarınız da!.. / 16.07.2025
- ‘Her kışın sonunda bir bahar olur’ / 15.07.2025
- Gül vekilim gül / 12.07.2025
- Yalamış yutmuşlar / 09.07.2025
- Dökülüyoruz dökülüyorsunuz dökülüyorlar / 08.07.2025
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Kalemim elemime tercüman olabilseydi / 03.07.2025