17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 Marmara Depremlerinin üzerinden 4 yıl geçti. İsmi İstanbul ile anılacak bir Marmara depremi ise kapıda. Peki gereken dersi aldık mı? Kapıdaki bu deprem için gerekli hazırlık yapılıyor mu? Bunu beklenen depremin test edecek olması bir yana atılan adımlarla gelecek İstanbul depremini karşılamanın mümkün olmadığı söyleniyor. Kaplumbağa hızı ile yüründüğüne işaret ediliyor. Hatta "4 yıl önceki felaket çabuk unutuldu galiba!" deniliyor. "Halkı afet bilinci ile donatma" ölçütüne vurularak bu tespit yapılıyor. Ve hem beklenen İstanbul depremi hem de halkın deprem dahil tüm afetlere karşı eğitilmesi konusunda halk ve yöneticiler bir kez daha uyarılıyor.
İnşası zaruri piramit
Bu uyarıyı yapanlardan birisi de yıllarını afet konusundaki çalışmalara harcamış bir bilim adamı, İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu. İcmal Dergisi'nde yayınlanan beyanatında, Türkiye'de afet bilincinin çok zayıf olduğu tespitinde bulunan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, "Bir fil gibi unutmadan, yorulmadan, sabırla afetlere hazırlanmamız gerekiyor" diyor. Piramitin tabanında bireylerin afet bilinci, güvenlik kültürü ile donatılmasının bulunduğunu, bireyler afetlere karşı hazırlıklı değilse kurumların da afetlere hazır olmasının mümkün olmadığını söyleyen Prof. Dr. Kadıoğlu, yaklaşan İstanbul depremi özelinde bu piramitin oluşturulması zarureti ile tabanının önemine şöyle dikkat çekiyor:
"Ben İstanbul veya deprem beklenen başka bir yerde yetkili ve etkili birisi olsam enerjimin % 90'ını halkı afete hazırlamaya harcarım. Marmara depreminde 20 bin kişi öldü. Binlerce kişi enkaz altında kaldı. Bunların çoğunu, yassı kadayıf olmayan göçüklerde kalanları, ilk yarım saat içinde, ailelerin fertleri, komşular kurtardı. AKUT benzeri ekiplerin kurtardığı insan sayısı 600 kişidir. Ama binlerce insanı halkın kendisi kurtardı. İstanbul'da bir deprem olduğu zaman yine halk kurtaracak. Çünkü çevreden, dünyadan gelecek yardım ekipleri ilk yarım saat içinde orada olamayacaklar. Ölümlerin çoğu da o zaman oluyor. O yüzden modern afet yönetiminin kalbi halkı afete hazırlamaktır. Trilyonluk afet merkezleri gibi büyük binalar yapmak, gösterişli aletlerle ekipler kurmak sonraki işlerdir. İlk yapılacak iş halkı afete hazırlamaktır."
Milyonlarca
kişi biliyor olacaktı
Prof. Dr. Kadıoğlu, hazırlama işinin nasıl yapılabileceğini şöyle dile getiriyor: "Türkiye'de güvenlik bilincinin, afet bilincinin insana doğuştan itibaren verilmesi gerekiyor. Milli Eğitim'in vermesi gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın Halk Eğitim Müdürlüklerinin devreye girmesi gerekiyor. Afet sadece depremden ibaret değildir. Bütün afetlerin bir kültür olarak insanımıza verilmesi gerekiyor. Belediyelerin de işin içine girmesi gerekiyor. Okullarda öğretilebileceği gibi askerlikte de, ehliyet alırken de öğretilebilir. Eğer ehliyet alan insanlara adam gibi öğretilse idi kaç milyon kişi bu işi biliyor olacaktı."
Görev itfaiyenin olmalı
Prof. Dr. Kadıoğlu, kurtarma konusunda deprem dahil bütün afetlerde yanlış kulvarda koştuğumuzu belirten bir açıklamada bulunuyor:
"Bir insan normal zamanında bir yara sarmıyorsa, bir insanı kurtarmıyorsa, bir yangın söndürmüyorsa, afet anında bunu yapabilir mi? Ama bir itfaiye eri hep bu işleri yapıyor. Bu insan, bunu afette de yapar. O yüzden bu işte daha fazla itfaiyeyi görevlendirmek, itfaiye gönüllülerine daha fazla ağırlık verilmesi gerekiyor. Bu işin itfaiye merkezli olması lazımdır. Dünyada bu iş böyledir. Yoksa, depremden depreme müdahale ile çalışan insanlarla bu işin yapılması mümkün değildir."
İnşası zaruri piramit
Bu uyarıyı yapanlardan birisi de yıllarını afet konusundaki çalışmalara harcamış bir bilim adamı, İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu. İcmal Dergisi'nde yayınlanan beyanatında, Türkiye'de afet bilincinin çok zayıf olduğu tespitinde bulunan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, "Bir fil gibi unutmadan, yorulmadan, sabırla afetlere hazırlanmamız gerekiyor" diyor. Piramitin tabanında bireylerin afet bilinci, güvenlik kültürü ile donatılmasının bulunduğunu, bireyler afetlere karşı hazırlıklı değilse kurumların da afetlere hazır olmasının mümkün olmadığını söyleyen Prof. Dr. Kadıoğlu, yaklaşan İstanbul depremi özelinde bu piramitin oluşturulması zarureti ile tabanının önemine şöyle dikkat çekiyor:
"Ben İstanbul veya deprem beklenen başka bir yerde yetkili ve etkili birisi olsam enerjimin % 90'ını halkı afete hazırlamaya harcarım. Marmara depreminde 20 bin kişi öldü. Binlerce kişi enkaz altında kaldı. Bunların çoğunu, yassı kadayıf olmayan göçüklerde kalanları, ilk yarım saat içinde, ailelerin fertleri, komşular kurtardı. AKUT benzeri ekiplerin kurtardığı insan sayısı 600 kişidir. Ama binlerce insanı halkın kendisi kurtardı. İstanbul'da bir deprem olduğu zaman yine halk kurtaracak. Çünkü çevreden, dünyadan gelecek yardım ekipleri ilk yarım saat içinde orada olamayacaklar. Ölümlerin çoğu da o zaman oluyor. O yüzden modern afet yönetiminin kalbi halkı afete hazırlamaktır. Trilyonluk afet merkezleri gibi büyük binalar yapmak, gösterişli aletlerle ekipler kurmak sonraki işlerdir. İlk yapılacak iş halkı afete hazırlamaktır."
Milyonlarca
kişi biliyor olacaktı
Prof. Dr. Kadıoğlu, hazırlama işinin nasıl yapılabileceğini şöyle dile getiriyor: "Türkiye'de güvenlik bilincinin, afet bilincinin insana doğuştan itibaren verilmesi gerekiyor. Milli Eğitim'in vermesi gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın Halk Eğitim Müdürlüklerinin devreye girmesi gerekiyor. Afet sadece depremden ibaret değildir. Bütün afetlerin bir kültür olarak insanımıza verilmesi gerekiyor. Belediyelerin de işin içine girmesi gerekiyor. Okullarda öğretilebileceği gibi askerlikte de, ehliyet alırken de öğretilebilir. Eğer ehliyet alan insanlara adam gibi öğretilse idi kaç milyon kişi bu işi biliyor olacaktı."
Görev itfaiyenin olmalı
Prof. Dr. Kadıoğlu, kurtarma konusunda deprem dahil bütün afetlerde yanlış kulvarda koştuğumuzu belirten bir açıklamada bulunuyor:
"Bir insan normal zamanında bir yara sarmıyorsa, bir insanı kurtarmıyorsa, bir yangın söndürmüyorsa, afet anında bunu yapabilir mi? Ama bir itfaiye eri hep bu işleri yapıyor. Bu insan, bunu afette de yapar. O yüzden bu işte daha fazla itfaiyeyi görevlendirmek, itfaiye gönüllülerine daha fazla ağırlık verilmesi gerekiyor. Bu işin itfaiye merkezli olması lazımdır. Dünyada bu iş böyledir. Yoksa, depremden depreme müdahale ile çalışan insanlarla bu işin yapılması mümkün değildir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.