Haham Tuncay’ı (Güney) biliyorsunuz.
6 çuval evrakı Emniyet’e teslim ederek Ergenekon soruşturmasını başlatan eski MİT çalışanıdır.
İşte Ergenekon tezgahına start veren bu haham önceki gün Vatan Gazetesi yazarı Mustafa Mutlu’ya tarihe geçecek nitelikte bir mesaj gönderiyor.
“Ben bir görev adamıyım ve halen işimi yapıyorum” diyen Haham Tuncay Güney özetle şu mesajı veriyor:
-“Ergenekon bir oyun ve bu oyunda herkes üstüne düşeni yapıyor. Global patronlar başkanlık sistemini istiyor. Türkiye’de artık rejim değişiyor. Kürtler de haklarını alacak.”
Altını çizerek hatırlatıyorum bu sözleri sıradan biri değil, Ergenekon senaryosuna güya belge sunan biri söylüyor.
Tam bu noktada soralım, sahi uçan kuşlardan bile ifade alan Ergenekon yargıçları Tuncay Güney’i neden hiç akla getirmedi ve tanık olarak mahkemeye çağırmadı?
Hafızanızı zorlayın Ergenekon demek başlangıçta Tuncay Güney demek değil miydi?
TRT onu Kanada’lardan canlı yayınla ekranında ağırlamamış mıydı?
Dahası TRT, Haham Tuncay’ın beyanlarından ötürü Deniz Baykal’a tazminat olarak 80 bin (milyar) lira ödememiş miydi?
Bütün bunlar oldu ama ne ilginçtir ki Ergenekon yargıçları yukarıda söylediğimiz gibi zerre oralı olmadı ve Haham’ı dinleme gereğini duymadı.
Ve gelinen noktada Haham Tuncay baklayı ağzından çıkararak Türkiye’de rejim değişsin diye Ergenekon operasyonu oldu diyor.
Bazılarımız böyle bir şeye neden ihtiyaç duyulur diyebilir, açıklayalım:
Ergenekon hikâyesi ile ülkede büyük bir korku yaratılarak bütün toplum ve kurumlar sindirilmiş ve muhtemel olan doğal milli refleksler köreltilmeye çalışılmıştır.
Başbakan, katliamı Genelkurmay kendi başına yaptı diyor
Pakistan’da açıklama yapan Başbakan Erdoğan Uludere’deki bombalama ile ilgili olarak aynen şunu söyledi:
-“Ben bu olayı olduktan sonra öğrendim.”
Bu beyanın okuması şudur:
Orada olanlardan ben değil, Genelkurmay yani TSK sorumludur.
Başka bir anlatımla katliamı benim emrim olmaksızın asker yaptı diyor.
Sakın hayır onu demek istemedi demeyin, ‘haberim yoktu’dan bunlar çıkıyor.
Ve tam bu noktada soralım:
Sınır ötesi bir operasyon ya da bombalama öncesinde Başbakan’a haber verilmez mi?
Yoksa aslında haber verildi de, Başbakan, “asker nasıl olsa bana cevap veremez” düşüncesi ile mi bunları söyledi?
Eğer böyle bir şey varsa Genelkurmay’ın susma hakkı olamaz, şayet susulur ise gün gelir ama yargı ama tarih bunun hesabını sorar. Öyle ya koskoca bir kurum yani TSK’nın şerefi söz konusudur. Buradan hareketle Genelkurmay, hiç vakit kaybetmeden Uludere operasyonu sürecini bütün ayrıntıları ile bir bir ortaya koymalı. Zira amiyane tabirle ihale yani sorumluluk Başbakan tarafından kendilerine bırakılmıştır.
Bir başka boyut Başbakan Erdoğan’ın böyle bir operasyonun dışında kalması olacak şey midir?
Hani bu ülkeyi artık asker değil de kendi yönetiyordu?
Nesin sen orada, ne iş yaparsın?
Kemal Kılıçdaoğlu’nun dediği gibi Genelkurmay Tayyip Erdoğan’ın basın ofisi mi?
Tekrar ediyorum Genelkurmay’ın bir saniye olsun susmaya hakkı yoktur.
Ülker sorularımıza cevap vermedi
Bu sütunu izleyenler hatırlayacaktır.
Birkaç gün önce “Abdestli Siyonistler” başlığı ile yazdığımız yazıda Ülker Gurubu’na birkaç soru sormuş ve açıklama talep etmiştik.
Açıklama geldi ve yayınladık lakin sorduğumuz 11 sorunun hiç birine cevap verilmedi.
Söylenen toptancı bir yaklaşımla soyut olarak iddiaların doğru olmadığıydı.
İyi de biz iddia da bulunmadık, sadece soru sorduk ve cevap talep ettik ancak karşılık alamadık.
Nitekim okurlarım haklı olarak sorularıma cevap talep etmekte ısrarlı olmamızı istiyor.
Hatırlayacaksınız Ülker’e Godiva olayından Jim Zaza’ya, holdingdeki Mason kadrolaşmadan Ülker ürünlerine mısır şurubunun katılıp katılmadığına, Pendik Nişasta’nın ABD Şirketi Cargill ile ilişkilerinden Familly Finans soruşturmasına, Ülker Gurubu’nun kurduğu Üniversiteye arazi tahsisinden Berksan soyadından neden vazgeçildiğine kadar pek çok soru sormamıza rağmen cevap genel bir yalanlamadan ibaret.
Ülker’in yöneticilerine sesleniyorum, okuyucularım sorulara tek tek cevap istiyor. Cevabınızı bekliyorum.
NATO’nun Suriye kararı fiyaskonun tescilidir
AKP iktidarının Suriye politikasındaki fiyasko tescillendi.
Chicago’daki NATO zirvesinde alınan karara göre NATO Suriye’ye müdahale etmeyecek.
Bunun anlamı Beşar Esad’ın iktidarı sürecek demektir.
Bu şekilde politikasını Beşar’ın gitmesi yönünde şekillendiren AKP’nin yönettiği Türkiye açıkta kaldı.
Evet, Türkiye’nin bu politika ile kaybı sadece itibar erozyonu değil, aynı zamanda milyar dolarlar olacak zira Suriye ile ticaret askıda ve kamyon ile tırlarımız bu ülkeden başka ülkelere mal taşıyamıyor.
Bir başka boyut yakın zamana kadar Türkleri kucaklayan Arap sokağı ya da halkları Suriye tutumumuzdan sonra maalesef Türk bayrağını yakar duruma geldi.
Üzücü ve vahim olan Türkiye’nin kendine geri adım atma marjını bırakmaması ve gemileri topyekûn yakmasıdır.
Sadece bu Suriye fiyaskosu bile hükümetin tükendiğine delalettir.
6 çuval evrakı Emniyet’e teslim ederek Ergenekon soruşturmasını başlatan eski MİT çalışanıdır.
İşte Ergenekon tezgahına start veren bu haham önceki gün Vatan Gazetesi yazarı Mustafa Mutlu’ya tarihe geçecek nitelikte bir mesaj gönderiyor.
“Ben bir görev adamıyım ve halen işimi yapıyorum” diyen Haham Tuncay Güney özetle şu mesajı veriyor:
-“Ergenekon bir oyun ve bu oyunda herkes üstüne düşeni yapıyor. Global patronlar başkanlık sistemini istiyor. Türkiye’de artık rejim değişiyor. Kürtler de haklarını alacak.”
Altını çizerek hatırlatıyorum bu sözleri sıradan biri değil, Ergenekon senaryosuna güya belge sunan biri söylüyor.
Tam bu noktada soralım, sahi uçan kuşlardan bile ifade alan Ergenekon yargıçları Tuncay Güney’i neden hiç akla getirmedi ve tanık olarak mahkemeye çağırmadı?
Hafızanızı zorlayın Ergenekon demek başlangıçta Tuncay Güney demek değil miydi?
TRT onu Kanada’lardan canlı yayınla ekranında ağırlamamış mıydı?
Dahası TRT, Haham Tuncay’ın beyanlarından ötürü Deniz Baykal’a tazminat olarak 80 bin (milyar) lira ödememiş miydi?
Bütün bunlar oldu ama ne ilginçtir ki Ergenekon yargıçları yukarıda söylediğimiz gibi zerre oralı olmadı ve Haham’ı dinleme gereğini duymadı.
Ve gelinen noktada Haham Tuncay baklayı ağzından çıkararak Türkiye’de rejim değişsin diye Ergenekon operasyonu oldu diyor.
Bazılarımız böyle bir şeye neden ihtiyaç duyulur diyebilir, açıklayalım:
Ergenekon hikâyesi ile ülkede büyük bir korku yaratılarak bütün toplum ve kurumlar sindirilmiş ve muhtemel olan doğal milli refleksler köreltilmeye çalışılmıştır.
Başbakan, katliamı Genelkurmay kendi başına yaptı diyor
Pakistan’da açıklama yapan Başbakan Erdoğan Uludere’deki bombalama ile ilgili olarak aynen şunu söyledi:
-“Ben bu olayı olduktan sonra öğrendim.”
Bu beyanın okuması şudur:
Orada olanlardan ben değil, Genelkurmay yani TSK sorumludur.
Başka bir anlatımla katliamı benim emrim olmaksızın asker yaptı diyor.
Sakın hayır onu demek istemedi demeyin, ‘haberim yoktu’dan bunlar çıkıyor.
Ve tam bu noktada soralım:
Sınır ötesi bir operasyon ya da bombalama öncesinde Başbakan’a haber verilmez mi?
Yoksa aslında haber verildi de, Başbakan, “asker nasıl olsa bana cevap veremez” düşüncesi ile mi bunları söyledi?
Eğer böyle bir şey varsa Genelkurmay’ın susma hakkı olamaz, şayet susulur ise gün gelir ama yargı ama tarih bunun hesabını sorar. Öyle ya koskoca bir kurum yani TSK’nın şerefi söz konusudur. Buradan hareketle Genelkurmay, hiç vakit kaybetmeden Uludere operasyonu sürecini bütün ayrıntıları ile bir bir ortaya koymalı. Zira amiyane tabirle ihale yani sorumluluk Başbakan tarafından kendilerine bırakılmıştır.
Bir başka boyut Başbakan Erdoğan’ın böyle bir operasyonun dışında kalması olacak şey midir?
Hani bu ülkeyi artık asker değil de kendi yönetiyordu?
Nesin sen orada, ne iş yaparsın?
Kemal Kılıçdaoğlu’nun dediği gibi Genelkurmay Tayyip Erdoğan’ın basın ofisi mi?
Tekrar ediyorum Genelkurmay’ın bir saniye olsun susmaya hakkı yoktur.
Ülker sorularımıza cevap vermedi
Bu sütunu izleyenler hatırlayacaktır.
Birkaç gün önce “Abdestli Siyonistler” başlığı ile yazdığımız yazıda Ülker Gurubu’na birkaç soru sormuş ve açıklama talep etmiştik.
Açıklama geldi ve yayınladık lakin sorduğumuz 11 sorunun hiç birine cevap verilmedi.
Söylenen toptancı bir yaklaşımla soyut olarak iddiaların doğru olmadığıydı.
İyi de biz iddia da bulunmadık, sadece soru sorduk ve cevap talep ettik ancak karşılık alamadık.
Nitekim okurlarım haklı olarak sorularıma cevap talep etmekte ısrarlı olmamızı istiyor.
Hatırlayacaksınız Ülker’e Godiva olayından Jim Zaza’ya, holdingdeki Mason kadrolaşmadan Ülker ürünlerine mısır şurubunun katılıp katılmadığına, Pendik Nişasta’nın ABD Şirketi Cargill ile ilişkilerinden Familly Finans soruşturmasına, Ülker Gurubu’nun kurduğu Üniversiteye arazi tahsisinden Berksan soyadından neden vazgeçildiğine kadar pek çok soru sormamıza rağmen cevap genel bir yalanlamadan ibaret.
Ülker’in yöneticilerine sesleniyorum, okuyucularım sorulara tek tek cevap istiyor. Cevabınızı bekliyorum.
NATO’nun Suriye kararı fiyaskonun tescilidir
AKP iktidarının Suriye politikasındaki fiyasko tescillendi.
Chicago’daki NATO zirvesinde alınan karara göre NATO Suriye’ye müdahale etmeyecek.
Bunun anlamı Beşar Esad’ın iktidarı sürecek demektir.
Bu şekilde politikasını Beşar’ın gitmesi yönünde şekillendiren AKP’nin yönettiği Türkiye açıkta kaldı.
Evet, Türkiye’nin bu politika ile kaybı sadece itibar erozyonu değil, aynı zamanda milyar dolarlar olacak zira Suriye ile ticaret askıda ve kamyon ile tırlarımız bu ülkeden başka ülkelere mal taşıyamıyor.
Bir başka boyut yakın zamana kadar Türkleri kucaklayan Arap sokağı ya da halkları Suriye tutumumuzdan sonra maalesef Türk bayrağını yakar duruma geldi.
Üzücü ve vahim olan Türkiye’nin kendine geri adım atma marjını bırakmaması ve gemileri topyekûn yakmasıdır.
Sadece bu Suriye fiyaskosu bile hükümetin tükendiğine delalettir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sabahattin Önkibar / diğer yazıları
- Genelkurmay'da 40 Gülen taraftarı? / 30.06.2014
- Erdoğan IŞİDden korkuyor, çünkü? / 26.06.2014
- Jandarma, Ege ordusu ve Özel Kuvvetler! / 25.06.2014
- AKP'den Kuran'a sansür! / 23.06.2014
- IŞİD Türkiye'yi vuracak! / 19.06.2014
- Üç alçaklık ve dinsel ırkçılık! / 18.06.2014
- Avrasyacılık ve Prof. Dr. Haydar Baş / 16.06.2014
- Bayrak ve ölü Kürt! / 12.06.2014
- İşte Başbakan'ın uçağındaki casus! / 11.06.2014
- Başbakan belden aşağı kaset mi bekliyor? / 09.06.2014
- Erdoğan IŞİDden korkuyor, çünkü? / 26.06.2014
- Jandarma, Ege ordusu ve Özel Kuvvetler! / 25.06.2014
- AKP'den Kuran'a sansür! / 23.06.2014
- IŞİD Türkiye'yi vuracak! / 19.06.2014
- Üç alçaklık ve dinsel ırkçılık! / 18.06.2014
- Avrasyacılık ve Prof. Dr. Haydar Baş / 16.06.2014
- Bayrak ve ölü Kürt! / 12.06.2014
- İşte Başbakan'ın uçağındaki casus! / 11.06.2014
- Başbakan belden aşağı kaset mi bekliyor? / 09.06.2014