Hakk'ın hukuku

Hakkın, hukuk yoluyla sağlandığı yerde, adâlet ve huzûr vardır.Huzûrun olduğu yerde, zorbalık olmaz! Orman kanunu geçersizdir! Zorba; haklı karşısında, ne kadar kuvvetli olursa olsun haksızdır, hak ettiği kadardır!Hukukun olduğu yerde vicdan diridir! Vicdanların diri olduğu yerde adâlet vardır ve bilinir ki adâletin merhâmeti olmaz! Duyduk, gördük, okuduk ki; adâletle merhâmet bir arada olmaz!Yine biliriz ki adâletsiz merhâmet zûlüm; merhâmetli adâlet de adâlet değildir!Adam kayırmanın olduğu, adâletsiz merhâmetin veya merhâmetli adâletin hüküm sürdüğü yerlerde ise her zaman diktatörlük vardır!Diktatörlüklerde; başbakan geç geldiği için, başlamış program arasında protokol gereği ayağa kalkmayan generaller hapsedilir, hukuka verilen bir emirle lâyıkını bulur!Merhâmetin zirve yaptığı diktatörlüklerde; diktatörün çocukları ve sâdık bendeleri trafik kazasında ölüme neden olsalar bile suç ölendedir!Hükmetmek için yaratılmış kibirli diktatörlerin çocukları, harçlık niyetine evlerinde 30 milyon euro saklarlar!Ayakkabı kutusundan 4,5 milyar dolar çıkan Genel Müdür; "Temiz arkadaşımızdır saflığının kurbanı oldu!" tarifini alır!Diktatörlüklerde; iktidara namzet bir buçuk yaşındaki bebek potansiyel suçludur, şeyh-ül islâm fetvasıyla halledilir! Başbakan'ın talimatlarına harfiyyen uymayan bakan; kulağından tutularak kapının önüne koyulur! "Yaptıklarımın hepsinden haberi var! Ben istifa ediyorsam o da istifa etmelidir" diyen bakan, bir kaç gün sonra; "Kapının kuluyum! Çekmecenin koluyum!!" diye kıllaşır, kollaşır, kullaşır!Diktatörlüklerde; yirmi yıl önce delik ayakkabılı olan, Harun'laşmak için gelip Karun'laşan; zeki, akıllı, dünya lideri yönetiminde; ihale alabilmek, seçimlerde aday olabilmek için trilyonluk araziler bağışlayan, çelik zırhlı araçlarla hediye para sevki yapan hayırsever iş adamları olur!Diktatörlüklerde; Dünya Lideri'nin bir bakanına servet pahasında saat hediye edebilen, bonkör iş adamları; zalim fakir(!)lere, aç gözlü fukaralara, nankör emeklilere, tarlaları kurutulan çiftçilere, gâvur bankalarına borçlandırılmış namuslu sanayicilere, "İmanım padişah, ben onun veziriydim" tarifli namuslu siyâsilere kurban edilmezler!Uyduruk, düzmece, yapay belge ve bilgilerle ülkenin Genelkurmay Başkanı Silahlı Örgüt yönetmek suçuyla ömürboyu hapse mahkûm edilirken; bir dilim baklava çalan çocuk yıllardır cezaevinde büyürken; sayısız üstün hizmet madalyasını canı pahasına çarpışarak hak etmiş kamu vicdanının kahramanları, gönüllerin Paşaları; kamu vicdanının tavizsiz sesi gazeteciler, yazarlar, siyasiler cezaevlerinde mesai yaparlarken; trilyonluk ihaleleri, hayır-hasenât işleri için kurulmuş TÜRGEV'e yapılan bağışlarla kotardıkları iddia edilen, belgeleri-bilgileri sanal dünyada çarşaf çarşaf sergilenen Bakanların oğulları, Başbakan ve Bakan oğullarına ikramiye verebilecek kadar bonkör hayır-hasenat sahibi iş adamlarının bir kaç gün cezaevinde kalmaları zulümdür!Diktatörlüklerde; bütün bunlar göz önünde, apaçık olurken; Hukuk adına ekranlara çıkan-çıkartılan Kezban Yengeler; siyaset adına ekrana çıkan-çıkartılan vuvuzelalar, ne renk mürekkep koyulursa o renk yazan dolma kalemler; hukuk adına diktatörün hakkını savunurlar!Bebek katili psikopatlar, cezaevinde çizdikleri yol haritası ile "İleri Demokrasi havarisi" olurken; memleket, asıl sahiplerinin gözü önünde parçalanırken, millî kahramanlara ağız dolusu hakâretler edilirken; "Alnı secdeli Müslüman Başbakan"ın desteklediği Haçlı askerler, bir buçuk milyondan fazla Iraklı Müslümanı katledip yüz binlerce Müslüman kadına-kıza tecavüz ederken; zina serbest bırakılıp, domuz eti Müslüman tezgahlarında pazarlanırken; fâiz, dar'ül harp memlekette "ulü-l-emr"e uymaktan sayılırken; bütün bu olanların, yapılanların, dayatılanların adına"Huzûr ve İstikrâr" denir!Diktatörlüklerde; hukukun hakkı, yasalarla, hukuk adamları vasıtasıyla savunulurken; asıl olmazsa olmaz Hakk'ın Hukuku'nu savunmak, millet fedâilerine, yani II. Kuvay-ı Milliyeciler'e, yani Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarına, yani Baştürk Haydar Hoca'nın Uç Beğleri'ne kalır!Bilene-bilmeyene, görene-görmeyene, duyana-duymayana söyleyelim ki; Hakk'ın Hukuku'nun, kullar vasıtasıyla korunmasının bir tek yolu vardır: Cihat!Heeeey! Sağır Sultan! Cihâd'ı bildin mi Cihâd'ı? Hele cihâd-ı ekberi?Biz -elhamdülillah- "Cihat Müslümanları" olduğumuza göre, başka söze gerek var mı?Sözün tamamı, aptallara söylenmez mi?Eğer hâlâ; "Hıı? Nee? Efendim?" diye soran varsa; "Bilal'in anlayacağı gibi.." de anlatırız!"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN." Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...