Haşim, kılıç çekerse

"Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir." (Anayasa 2. Madde)Günlerdir Anayasa Mahkemesi'nin 52. kuruluş yıldönümünde Başkan Haşim Kılıç'ın uyarıcı mahiyetteki sözleri, gündemin başında...Haşim Kılıç'ın sözlerini incelemeden önce Anayasanın 2. Maddesine, altını çizerek dikkat çekeceğim. Maddeyi dikkatle okursak, cümlenin yüklemi, vurgusu Türkiye Cumhuriyeti'nin bir Hukuk Devleti olduğudur. Maddeye göre Türkiye Cumhuriyeti, hukukun koruma ve kuşatmasında demokratik, laik ve sosyal bir devlettir.Haşim Kılıç'ın sözlerinin muhatabına baktığımızda ise karşımıza; yıllarca özellikle TSK'nın vesayetinden şikâyet eden; "Milli Görüş Gömleği"ni çıkardığını söyleyerek ayarttığı arkadaşlarıyla önce Erbakan Hoca'ya ihanet eden; sonra kendisinin siyasi yasaklarını herkese rağmen kaldırtan Deniz Baykal'ın bir kasetle yok edilmesine seyirci kalan; her lazım olduğunda Meclisin yeterli sayısını tamamlayarak kendisine yardımcı olan Bahçeli'nin genel başkan yardımcılarının nerdeyse tamamının kasetle yok edilmesine seyircilik eden; o geldiğinde ayağa kalkmadığı için üstün hizmet madalyalı bir generali milletvekili seçilmesine rağmen hâlâ cezalandırmaya devam eden; istediği bakanı "... kulağından tutup kapının önüne koyarım" diyecek kadar demokrat; "Ben ne dersem o olur!" diyecek kadar tek kişilik İleri Demokrat vesâyetçi ve şimdi de; Cumhurbaşkanı'nın, Genelkurmay Başkanı'nın, hatta Anayasa Mahkemesi'nin şantaj kasetlerinin olduğunu söyleyebilen bir Kasımpaşalı çıkıyor!...Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinden olan 2. Maddesini hep aklımızda tutarak, sözleri muhatabıyla da örtüştürerek şimdi Haşim Kılıç'ın sözlerine bakalım: "... Hukuk devletinin odağında esas itibariyle iktidar gücünün keyfi davranışlarının sınırlandırılması vardır. Bu nedenle kamu gücünü kullananlar da vatandaşlar gibi hukuksal ilkelerle kuşatılmıştır.... Hukuk devletinin temel direği olan yargı, aynı zamanda devletin vicdanı olarak da tanımlanır.... Herkese bildik gelen bir sözle yeniden tekrarlamak gerekirse, hukuk güvenliği insanların güvercin ürkekliği içinde yaşamadığı korkusuz bir ortamın varlığı olarak da tanımlanabilir.... 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile yargı organları üzerinde oluşan vesayetçi anlayışların ortadan kaldırılması için cesaretli adımlar atıldı. ... Bu kez, farklı renkte yeni bir vesayet sisteminin oluşmasına tanık olduk. ... Tarih olanları kaydediyor. Bunları konuşmak, gerçekleri itiraf etmek ve cesaretle çözüm yolları bulmak zorundayız.... İddia edilen kayıt dışı yapılanma yargı mensupları arasında korku, endişe ve gelecekle ilgili belirsizliklerin doğmasına, aralarında olması gereken mesleki ilişkinin çok olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır. Görevi, maddi gerçekleri ortaya çıkarmak olan yargının karşı karşıya kaldığı bu iddianın adı 'vicdan yolsuzluğu'dur. ... Bizler adil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin mensupları olarak, gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız. ... Mahkememizin etkin denetim yapmadığı düşüncesinin yerleşmesi halinde ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesinin kararları yok sayılarak, başvuruları doğrudan kabul etmesi gibi bir uygulama ile karşı karşıya kalacağımız herkes tarafından bilinmelidir. ... Yaşanan gerilimlere kim sebep olursa olsun, bu ortamda gelişen kin ve nefret söyleminin farklı düşünce ve inanç sahipleri arasında 'duygusal bir kopuş'a yol açtığı açıktır. ... Bu olumsuz sonuçlar siyaset, kültür, inanç, sanat, spor ve buna benzer etkinliklerde, farklı kesimlerin bir arada yaşamaları için gerekli olan 'buluşma alanlarını' yok etmektedir.... Kâinatın özü insan, insanın özü ise eşdeğeri bulunmayan onurudur. Hukukun ve dinlerin koruma altına aldığı yegâne değer budur. Mahkememizin 52. kuruluş yıl dönümünde size verebileceğimiz söz, bu değerin korunması konusunda mensuplarımızın kararlı iradelerinin devam edeceğidir."Haşim Kılıç, bir Hukuk Devleti'nde olması gereken hukuk tavrını sergiledi!On iki yıldır, hiç bir ciddi muhalefetle karşılaşmamış olan Recep Tayyip, bu güçlü Hukuk Muhalefeti karşısında şaşırdı, panikledi!Yakın geçmişte AKP'nin kapatılma davasında, herkese rağmen AKP'nin kapatılmasına engel olan Haşim Kılıç'ın direncini de bildiği için ne yapacağını bilemez durumda!Kasımpaşalı Yürütmenin Başı'nın, birileri mutlaka aklını başına getirecekti! Bu memleketi ve devleti sahipsiz zannetmek kadar aymazlığı ancak tarih bilmeyenler yaparlar!Bir de tevafuk: Hâşim'in sözlük anlamı, çorbaya kuru ekmek doğrayan demek! Bu ekmek doğrayan bir de kılıç çekince ortaya bu güzel manzara çıktı işte!...HUKUK, HER ZAMAN HERKESE LAZIM OLUR Vesselâm... Selâm, sevgi, duâ...