Hazır giyimciler ithalata yöneldi
TİM Eski Başkanı ve Gülle Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle, döviz kurlarının şu sıralar ithalatı cazip kıldığına işaret ederek, "Türkiye’deki fabrikalar iş beklerken, bazı firmalar hazır giyimde ithalata yöneldi. Bu kadar ithalata yönelmek özellikle bu şartlarda etik değil… Bugün ülkede üretilenden almak lazım" dedi. Gülle, sektörde kapasite kullanımının yüzde 50-60 civarında olduğunu söyledi.
23.03.2023 14:40:00





RECEP BAHAR / İSTANBUL
Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin üzerinden 1.5 ay geçti. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) eski Başkanı, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Üyesi ve Gülle Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle; Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremler sonrası yaraların sarılması için devam eden çalışmalar, deprem bölgesindeki sanayi kuruluşlarının durumu, depremin ekonomiye ve ihracata etkisini basın sohbet toplantısında değerlendirdi. Kahramanmaraş merkezli çifte deprem nedeniyle bir yandan can kayıpları yaşandığını, diğer yandan hareket eden bir nüfus olduğunu belirten Gülle, şunları söyledi: "Deprem bölgesinde Türkiye'nin yüzde 8-9'unu kapsayan çok güçlü bir ihracat altyapısı var. En fazla Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay ve Malatya etkilendi. Ancak en büyük ihracat kaybının Kahramanmaraş ve Hatay'da olduğunu görüyoruz. Gaziantep'in 10 milyar doların üzerinde ihracatı var, oranın da çok ciddi etkilendiğini görüyoruz. Maraş'ın 1.6 milyar dolar civarında bir ihracatı var. Onun da bu süreçten etkilendiğini, en çok fabrika hasarının da orada olduğunu görüyoruz. Bu birliktelik ruhuyla birbirimizi kucaklamamız, her türlü ve her şeyden ayrı olarak tüm insanımızla dayanışmamız gerçekten tarihi bir durum" ifadelerini kullandı.
Müşteri kaybediyoruz
Üretimin devamı için kalıcı konutların şart olduğuna işaret eden Gülle, ihracatta yaşanabilecek sorunlar konusunda şunları söyledi: "Gitmesi gereken bir yol haritası var. Biz 2021'de büyük bir başarı hikâyesi yakaladık. Bu başarı hikâyesinde lojistik bize çok büyük bir imkan sağladı. 25 milyar dolarlık ekstra ilave bir ihracat getirdi. 2022 yılında 250 milyar doların üzerine çıkmayı başardık. Piyasadan ve sektörden gördüğümüz kadarıyla, lojistik ve o günün koşullarındaki tedarik merkezi avantajını kullanarak getirdiğimiz müşteriler, fiyatlar nedeniyle bizden uzaklaşıyor. Bazı siparişlerin, lojistik fiyatlarının geri gelmesi sebebiyle Uzak Doğu'ya gittiğini görüyoruz. Bu durum; ihracat performansımız açısından da daha çok çalışmamız, daha çok uğraşmamız, daha çok fiyat ve maliyet üçgeninde mücadele etmemiz gereken bir dönemi de bizlere getirmiş olacak. İhracat deyince kur, kur deyince ihracat ayrılmaz iki terim oldu. Kur, tabii ki önemli bir parametre. İşin sonu belki bununla gidiyormuş gibi gözüküyor ama tamamen kurun üzerinden bakarsak da bizi daha yanlış bir yere götürür. Paramızı değersizleştirerek, 'kurla rekabeti kaybediyoruz, ihracat yapamıyoruz' gibi bir algıyı vermek de Türkiye için yanlış olur. 'Kur varsa ihracat var, kur yoksa ihracat yok' gibi bir algı yaratmak, yapılana haksızlık olur. Yaklaşık 8 aydır kur hep belli bir yerde gidiyor, bu algıya göre hiç ihracat yapamamamız gerekiyordu. Kur, elbette rekabet için bir etkendir ama tek başına tek etken değildir. Biz değerlerini ucuza satan değil, ihracat birim kilogramını yükselterek, daha değerli üreterek ilerleme yolunu tercih etmiş bir ülkeyiz."
Siparişlerde gerileme var
Sektör olarak, özellikle geçen yılın son çeyreğinden itibaren siparişlerde ve işlerde düşüş görüldüğü için bu süreçte stokların oluştuğunu ifade eden Gülle; "Bu durumu sektördeki arkadaşlarımızla değerlendirdiğimizde maalesef ülkemizdeki hazır giyim markalarımızın ve bazı firmalarımızın ithalata yöneldiğini söylediler ve bu en son olması gereken bir şey. Bizim buradaki değerlerimizin, fabrikalarımızın çalışması dururken biraz daha ucuz, biraz daha bu kurun vermiş olduğu avantajı kullanarak bu kadar ithalata yönelmeyi de çok doğru bulmadığımı da ifade etmek istiyorum. Bana göre; çok etik değil, özellikle bugün etik değil. Yani, ithalat etik değil demiyorum ama bugün özellikle bizde ikamesi olan ürünlerde etik değil. Bu kadar yerli üretim kapasitemiz varken, bugün bunu bizim üretmemiz gerekiyor. Netice itibarıyla yüzyılın felaketini yaşadığımız yerde ülkeden, büyümeden, kalkınmadan, gelişmeden, ihracattan bahsedeceksek biraz daha gerçekçi olmamız lazım, biraz daha duygulu olmamız lazım, bu ülkeyi normalinden daha fazla sevmemiz lazım. Normalden daha fazla sevmek demek; 'bugün menfaatini değil, ülkeni düşüneceksin' demek. Ülkende ürettirip ülkenden alacaksın" şeklinde açıklama yaptı. Gülle, sektörde kapasite kullanımının yüzde 50-60 civarında olduğunu söyledi.
İhracat hedefinden sapılmamalı
Bu yıl, geçen yıla oranla yüzde 10'luk bir ihracat büyümesiyle 275 milyar dolarlık bir hedef koyulduğuna işaret eden TİM eski Başkanı Gülle, "İnşallah yaşanan bu felakete rağmen bu hedeften sapmamak çok önemli bir başarı olacaktır. Ama bu süreç içerisinde bunu çok da kısa zamanda onarmanın, yerine koymanın kolay olmayacağını görüyoruz. Çünkü bazı yerlerde beklenenden daha büyük bir hasar var. En önemlisi insanların ruh halini iyileştirmek, tekrar üretebilir, çalışabilir hale getirmek. Bize düşen buna destek olmak... Moral bozucu birtakım şeyler üretmek yerine moral vererek, daha iyisini hayal ederek, daha iyisini gerçekleştirmek adına çalışmak" değerlendirmesinde bulundu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.