'Hem okudum hem de yazdım'

"Mene dinme, sus deyirsen, ne vahtacan susacam,
Buhranların, hicranların, mahbesinde galacam?
Niye susum, konuşmayım, insanlıkda payım var,
Menim ana vatanımdır talan olan bu diyar!"
(Ahmet Cevat)
 
Bu yazıyı okumayın!
Çünkü ağzı olanın konuştuğu ülkemde, bugün ben de konuşacağım!
Hem de sözün uçucu, yazının kalıcılığını bilerek, konuştuklarımı yazacağım ki kalıcı olsun Allah ömür verirse ileride bir gün susmaya niyetlenirsem bu yazımdaki sözlerimi yüzüme vursunlar, gözlerime soksunlar diye yazacağım!
Küfr'ün karşısında susmanın dilsiz şeytanlık, zulmün karşısında susmanın zûlme ortaklık olduğunu bildiğimizi söylüyoruz.
Söylüyoruz da gerçekten biliyor muyuz, biliyorsak inanıyor muyuz?
Bildiğim ve bildiğime inandığım için susmayacağım!
Susarsam sıranın bana da geleceğini biliyorum! Madem biliyorum; susmadım, susmuyorum, susmayacağım!
Biliyorum ki "İleri Demokrasi"nin bir "Evet"le getirdiği "İleri Demokratik Korku İmparatorluğu" ülkemde; birilerine; "Konuş!" deniliyor, konuşuyorlar; birilerine; "Yaz!" deniliyor yazıyorlar!
Ortalığı kaplayan "dolma kalemler" ve komutla ötüşen vuvuzelalardan dolayı ne okunacak gazete, ne izlenecek televizyon kaldı!
Amaaa garip midir, başarı mıdır bilemem bu komutla öttürülenler dinleniyor, komutla ve istenen renkte yazanlar okunuyor! Veya öyle zannediliyor!
Yine biliyorum ki bu komutla konuşan-yazanlar dinlenilmezse, okunulmazsa; "İnadına!" diyerek taraftarlıklarını belirten iki kişiden biri de perişan edilirler!
İki kişiden hiç birini atlamadan, kendim de dahil tenkit etmeden konuşacağım!
Çünkü on dört yıldır ben de bu komutla konuşan-yazanları dinlemek, okumak zorundaydım!
Bilgisayarım sayesinde pravda sûretli gazeteleri paramla almaktan kurtuldum ama aynı üslûp, aynı tarz, aynı marka dolma kalemle yazanları okumak, aynı bed sesle öten vuvuzelaları dinlemek mecbûriyetinden kurtulamadım!
Bu mecbûri okuma ve dinlemeler sonucu fark ettim ki bunları dinlemeyip okumasam; dört yanı yangın yeri Ülkem'de 400 yıldan fazla tebaamız ve yaklaşık yüz yıldır da sınırımız olmuş Irak'ın Haçlı ABD tarafından işgâline; "Saddam Olayı", Saddam'a "Bağdat Bülbülü" denildiğinden haberim olmazdı!
Bunları okumayıp dinlemesem; yıllarca; "Kâfir, Haçlı, emperyalist" denilen AB ve ABD dikteleriyle Şühedâ Emaneti Vatanımızın önce "İkinci Ergenekon" diye adlandırıldığından, sonra Ergenekon'a başka sıfat ve işlevler yüklenerek Türklüğün Ergenekon'a hapsedildiğinden haberim mi olurdu?
Bunları dinleyip okumasam; "Demokrasi Tramvayı Vatmanı" sâyesinde "İleri Demokrasi"ye geçen ülkemde Huzûr ve İstikrâr'ın göstergesi "Pop Star Yarışması"nda, bir katilin yarışmacı olduğundan, bunu kabullenmeyen bir ekran ünlüsünün Jüri Üyeliğinden çekildiğinden haberim mi olurdu?
Bunları dinleyip okumasam; evde elektrik kesik, dolap tam-takırken dostlarına pavyon kapatarak eğlenen Süflî Baba misâli, sınırlarımız içinde her gün Mehmetçiğin, Polisin şehit edildiği, Ordu Kuvvet Komutanlarının derdest edilerek hapsedildiği, dünyanın parasını bomba ederek yağdırdığımız Kandil'e kara operasyonu yapılmasın diye ABD Askerlerinin etrafında devriye gezdiklerini bile bile "Arap Baharı"nı kutlamaya giden BOP Eş Başkanımızın, "Dünya Lideri" sayıldığından, onu da gelenin gidenin kandırdığından haberim mi olurdu?
Bunları dinleyip okumasam; Gâzi Meclis'e seçim sandığında noterce tasdikleyerek gönderdiğimiz 550 kişinin içinden sadece Rahmetli Kamer GENÇ'in 2. Cumhuriyet'e direndiği için, Dünya Lideri BOP Eş Başkanı ve kendi Genel Başkanına göre, "Meclis'in saygınlığına halel getirdiği"nden haberim mi olurdu?
Sakın bu yazıyı okumayın!
Çünkü bu yazıyı yazana; ne "Konuş!", ne de "Yaz!" diye komut veren yok!
Bu yazının sahibi -kendilerinin haberleri yoktur- İleri Demokrat BOP Eş Başkanı Seçilmiş Partili Cumhurbaşkanından iltifat aldıkça coşan veya fırça yiyerek susan gazete-medya patronlarının tamamına savaş ilan etmiştir!
Bu yazının sahibi, transfer rekortmenleri Baba Altan ve Altan oğlu Altanlar'la ve benzer dolma kalemlerle ve benzer vuvuzelalarla savaş halindedir!
Bu yazının sahibi; kendilerine "ulusal basın" diye iftira eden Yaygın Basın Pravdaların tamamıyla; kandıranla-kananla, satanla-satılanla, değişip gelişenle, dönenle-döndürenle, diklenmeden dik duranlarla kavgalıdır!
Bu yazının sahibi; çoğunluk diye dayatılan panayır yerlerindeki cambaza bakanlarla da, cambaza baktıranlarla da kavgalıdır!
Bu yazıyı okursanız canınız sıkılabilir!
Bu yazının sahibiyle görüşenlerin telefonları da İleri Demokrat teknik takibe takılabilir!
Gözaltına alınınca; "Arkadaşlarımdır! Kıllarına zarar gelirse gök kubbeyi başlarına yıkarım!" diye kükreyenlerce İleri Demokrat Seçilmiş Güç'e ihbar edilirler!
Bu yazıyı okumayın!
Bu yazının sahibi; "Ulusal" diye kendilerine iftira eden "yaygın basın"ın hiç birine güvenmez! Bu yazının sahibi millîdir, Türk'tür, Türk Milletçisidir.
Bu yazının sahibi; "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir. Ne mutlu Türk'üm diyene" diyenleri, göz bebeği sayar. Türk'ü, Türkiye'yi, Atatürk'ü, Türk Milleti'ni sever.
Bunları sevenleri de sever, sevmeyenleri ise ne kadar "İleri Demokrat-BOP Eş Başkanı-Dinlerarası Diyalogcu-Medeniyetler arası İttifakçı-Paralel-Teyet-Yamuk" v.s. olursa olsun hasım ilan eder!
Bu yazıyı okumayın çünkü başınıza dert açtırabilir!...
"Men Türk evladıyam, derin aklım, zekam var,
Ne vahtaçan çiynimizde gezecekdir yağılar?
Ne kadar ki, hakimlik var, mahkumluk var, men varam,
Zülme garşı isyankâram, ezilsem de susmaram!"
(Ahmet Cevat).
"DÖNERSEM KAHPEYİM MİLLET YOLUNDA BİR AZÎMETTEN." Vesselâm Selâm, sevgi, dua...