Hukuk devleti

 "Biz, Müslümanlar için savaşmayız."
(NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg).

"Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır." (Mâide?51)

Evrensel insan haklarını koruyan âdil bir düzen kurabilmiş ve bu düzeni devam ettirmeyi kendisine ilke edinmiş, yönetimde keyfiliğe izin vermeyen devletlere Hukuk Devleti denir.
Yüzlerce yıl önceden; "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" Türkçe öğüdünü atlayan, bilgisiz ilgililer sayesinde, biz bu kavramı da Batı'dan aldığımızı zannederiz!
İlgisiz bilgililer de, bu galât?ı meşhura ?söylenerek? itirazla yetinirler sadece!
Bilgililer ilgisiz, ilgililer de bilgisiz olunca; Hukuk Devleti ile Kanun Devleti arasında bocalamaya başlarız!
Ulus Devletleri, bölüp parçalayıp yutmak için müthiş kurnazlıkla kullanılan; demokrasi veya ileri demokrasi sayesinde, yanlış yapım ve yaptırımlarla sapla saman birbirine karışır; yargıç savcıdan korkar, savcı suçludan!
Hukuk Devleti diye tarif edilen Türkiye'de; Yasama, Yürütme ve Yargı arasındaki insicâm bozulduğu için firari savcı ve hakimler, tutuklu avukatlar, tutuklu gazeteciler, suç işleme özerkliğine sahip örgütler, sadece ülkemizde olur! 
Hakim ve Savcının firari, Avukatların tutuklu olduğu ve kendilerini savunamayacak durumda oldukları bir ülkeye Hukuk Devleti denilebilir mi?
Yargının bağımsız olmadığı; siyasi erkin başındaki bir kişinin; "Bunu onun yanına bırakmam" ikazı üzerine, sadece haber yaptığı için gazetecinin tutuklandığı ülkeye Hukuk Devleti denilebilir mi?
Daha geçtiğimiz günlerde, "Kim vurdu?" ya giden Diyarbakır Baro Başkanı'nın, İzmir'de katledilen bir üniversiteli gencin PKK'lı katilini savunsun diye 6 Avukatın ücret ve masraflarını karşılayarak görevlendirdiği bir ülkeye Hukuk Devleti, denilebilir mi?
Daha demokrasinin ne demek olduğunun farkında olmayan; parti genel başkanlarının listeye koyduğu isimleri sandıkta onaylamayı seçmenlik zannedenlerin, nüfusun yarısından fazla olduğu bir ülkeye Hukuk Devleti denilebilir mi? 
Kime, niye oy verdiğinin bilincinde olmayanların sandığa gitmesiyle bir kişinin; Meclis'te sayısal çoğunluğu ele geçirip, istediği zaman, istediği düşüncesini yasalaştırarak uygulamaya koyduğu bir ülkeye Hukuk Devleti denilebilir mi?
Milli menfaatler uğruna, ülke sınırlarının ve milletin bütünlüğünün savunulması ve korunması uğruna ölüp?öldürmek üzere eğitilmiş; Devletin iç ve dış güvenliğini sağlamakla yükümlü Genelkurmay Başkanı'nın; "Silahlı örgüt kurmak"la suçlanabildiği, sonra bu suçlamayı yapan savcıların ve bu suçtan yargılayıp cezalandıran hakimlerin firar ettiği bir ülkeye Hukuk Devleti denilebilir mi?
Can yakan yaptırımları olan yasalardan yolunu bulup kaçarak; kazanıp vergi vermemeyi, para ödeyip askere gitmemeyi, bankalardan kredi alıp ödemeyerek borcunu milletin boynuna yıkmayı akıllılık zanneden kurnazların fink attığı bir ülkeye Hukuk Devleti denilebilir mi?
Bilgisiz ilgililerce "Geri kalmış" sayılan ama 1967 senesinde, simit veya ekmek çalan birinin; "ıstırar" yani, "zorda kalmak, mecburiyet" gerekçesiyle berat ettirildiği vicdanî yasalar varken; 50 sene sonra Yeni Türkiye'de, devleti hortumlayanların ödüllendirildiği, büyük götürenin götürdüğünün yanına kâr kaldığı ama baklava çalan bir çocuğun ağır şekilde cezalandırıldığı bir ülkeye Hukuk Devleti denir mi?
Beğler!
Amerika'yı yeniden keşfetmeğe veya Anadolu'yu yeniden fethetmeğe gerek yok! Devletler, milletlerin teşkilatlanmış hali ise devletle milletin benzeşmek mecburiyeti vardır! Milletle uyuşmayan, millete yasalarla dayatma yapan sistemler, uzun ömürlü olamaz!
Kişisel uygulamaları dayatarak milletle devlet arasını açan yöneticiler; kendilerine de lazım olduğunda hukuksuz kalır adâlet ararlar!
"Ben yüksek ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim" diyen bir Peygamber'in ümmeti olarak Türk Milletinin gayr?ı İslâmî, gayr?ı ahlâki yasalara uyum sağlaması mümkün değildir.
Batı taklitçiliği yüzünden ve muktedir batılıların ARAP BAHARI adlı programıyla ?güya? demokrasi getirilen Müslüman ülkelerin, son otuz yılda yaşadıklarını görmezden gelemeyiz!
Kendi iç düzenini, asayişini sağlayamayan bir ülkenin Batılıların yani Haçlı'nın dolduruşu ile komşusu ve dindaşı olan ülkelere çeki?düzen vermeğe kalkışması, sadece trajedi olur! Komedi olur!
Yaklaşık 950 sene önce yazılmış olan Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi)' den kısa bir bölüm aktaracağım:
"Memleketin bir kaç türlü ahalisi vardır. Herkesin rahatça çalışabilmesi için bunlara ayrı ayrı muamelelerde bulunmalıdır.
Onlardan biri ALİMLER'dir. Sonra POLİSLER gelir. Bundan sonraki zümre RESMİ GÖREVLİLER'dir.
Bunlardan sonra halkın alt tabakası gelir. Bunlar da üç zümredir:
Bunlardan biri ZENGİNLER'dir. Halk arasında kuvvetli olan bunlardır. Bunlardan sonra ORTA HALLİLER gelir. Orta halliler, zenginlerin yaptıklarını yapamazlar.
Bunlardan sonra FAKİRLER gelir. Her şeyden önce bunlar korunmalıdır.
Zenginlerin yükü, orta hallilere yüklenmemelidir; yoksa orta halliler bozulur ve büsbütün sarsılır. Orta hallilerin yükünü fakirlere yüklememeli; yoksa fakir açlıktan kırılır mahvolur.
Fakiri korursan orta halli olur; orta halli biraz kendini toplarsa zengin olur. Fakirler orta halli olursa orta halliler zenginleşir; orta halliler zenginleşirse memleket zengin olur. Memleket düzene girer ve halk huzura kavuşur."
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN"  Vesselâm... Selâm, sevgi, duâ...