Huzursuzluk istikrarı!

Baylar!
Yürüyemeyen, koşamaz!
Koşmayan, yarış kazanamaz! Yarış kazanamayanın da madalyası olmaz!
Yarış kazanmadan madalya takanların olduğu yerde de; müsabaka olmaz, spor olmaz; mağluplar galip sayılır, galipler mağlup! O kulvarlarda hâkem falan, görev de yapamaz!
Gençliğimde bir kurt köpeğim vardı. O zamanlar popüler olan Tarkan filmlerine atfen "Kurtbey" demiştim adına...
Her akşam, Kurtbeyi, mahallemizde gezintiye çıkarırdım. O zamanlar mahalle, mahallelilik vardı. İtin hatırı yoksa da, sahibinin hatırı vardı... Komşuluk vardı, komşu hakkı vardı, insanî ilişkiler vardı, dolayısıyla da huzur vardı.
Bir gün yine Kurtbeyi gezdirirken Bakkal Mehrali Emi'nin zağarı, ürüyerek Kurtbeye saldırmaya niyetlendi! Kurtbey şöyle bir baktı sadece... 
Kurtbeye gücünün yetmeyeceğini anlayan zağar, ürümeye benzemeyen gürültüsünü iyice artırarak öfke ile arka bacağını kemirmeye başladı! Bu hale gülmüştük! Yıllardır hâlâ güleriz!
Can acıtan gerçekleri söyleyeceğim, kırıcı-yaralayıcı olmasın diye ortamı yumuşatmaya çalışıyorum! Kurtbeyi bu yüzden anlattım...
Devlet kurumları arasında, -hâlâ- "Paralel"leştirilen kadrolarla, "Gömlek değişen Millî Görüşçü kadrolar"ın güç gösterisi çekişmesi devam ediyor! 
AKP'li Meclis Başkanı; "Yeni Anayasa dindâr olmalı ve içinde laiklik olmamalıdır" dedi! Cumhurbaşkanı, laiklik savunması yapmanın yanında bir de; "Gündemi bir yerlere çekmek için!" diye de bir şey söyledi ve ânında; "Lâ havle velâ kuvvete.." çektim!..
14 yıldır; dün söylediğini bugün, demin söylediğini şimdi inkâr ederken, ha-bire sûni gündemler oluşturan ve gündemi başka yerlere çekmesiyle kanıksadığımız Cumhurbaşkanı'nın bu sözüyle şaşırdım ve ciddi manada merak ettim:
Gündemi değiştirmek isteyen Meclis Başkanı; Y-CeHaPe'li mi, Yavru Muhalefet MeHaPe'li mi, dokunulmaz bölücü HDP'li mi?
Meclis Başkanı; Paralel mi, Teyet mi, Çapraz mı ki gündemi başka yere taşısın?
Vallahi sıkıldım, gınâ geldi artık!
Müstahdeminden müsteşarına kadar bütün atamalarda nihai imza kendinin olmasına rağmen 13 yıl sonra; "Kandırıldık" dedi, yutkunduk!
İleri Demokrasi, Yeni Türkiye, Açılım deyip, bölgedeki mülki amirlere; "Karışmayın" talimatı verip PKK'lıların bölgede yerleşmelerine, konuşlanmalarına yardım ettikten sonra; "Kandırıldık" dedi, öfkeyle yutkunduk!
Orduyu itibarsızlaştırmak için her yolu deneyip, her kumpasın kurulmasına seyircilik yapmakla da yetinmeyip Özel Yetkili Mahkemeler kurup, özel yetkili Savcı-Hâkim atadılar, Genelkurmay Başkanı, Silahlı Örgüt Kurmakla suçlandı! Sonra aynı Özel Yetkili Hakim-Savcılar kendilerine de dokununca feryât-figan; "Paralel bunlar! Haşhaşin! Ajan! Casus bunlar! Kandırıldık" dedi, dişlerimizi sıktık, öfkeyle gülümsedik!
Bir insan, bu kadar kandırılabilir mi?
Eşek bile bir düştüğü çukura bir daha asla düşmediği için kervan-başı yapılıyorken; siz, kör müsünüz?
Ne diyorsunuz Yahu?
Yıllardır hem dövüp hem ağlıyorsunuz, dayak attıklarınız suçlu!
Attan düşersiniz, düşüren at suçlu!
14 yıldır sizi gelen kandırmış, giden kandırmış ve hep kandıranlar suçlu!
Kaç kere; "ABD bizi kandırdı" diye feryat ettiniz ama şimdi hem Eş-başbakan Kısa Adam, hem de dokunulmaz bölücülerin siyaseten başı HDP Eş-genel Başkanı ABD'de Obama ile görüşecekler!
Sizi bu kadar yıldır kandıranlardan intikam almak için yine mi milleti kandıracaksınız?
Altını kalın çizgilerle çizerek diyorum ki; MİT'i ağız edip içiren Haçlı Müslüman sâki, Devleti sarhoş etti! 
Ser, hoş olunca beden, yani Devlet, yalpalamaya başladı! 
Biliyoruz ki -Allah korusun- Devlet düşerse millet yaralanır! Bu yüzden de bütün gayretimizle onları da, milleti de ayıktırmaya çalışıyoruz...
Yine biliyoruz ki onlarca yıldır; dinciler-dinsizler, demokratik solcular-solcu demokratlar, liberaller-komunistler, ateistler-kemalistler, laikler-monarşistler el birliği, dil birliği ile millet bütünlüğünü bozmaya çalıştılar! 
Halklar diyorlardı! Halkların kardeşliği diyorlardı! Hakların eşitliği diyorlardı ve sonunda Halklara özgürlük diye PKK adıyla Millet'e kurşun sıktırmayı başardılar!
Şimdi de, kuvvet gösterisindeki kadrolardan biri, laiklikle kavgayı alenileştirdi!
Yahu! Bindiğiniz dalı kesiyorsunuz! Laiklik olmasa siz bu sözleri söyleme hakkı kazanabilir miydiniz? Kestiğiniz dalın üzerindesiniz düşeceksiniz! Kemirdiğin bacak, kendinizin! Canınızda mı acımıyor sarhoşlar!
Baylar!  
Hayatımda hiç demokrat olmadım ama biliyorum ki Millete rağmen demokrasi de olmaz, devlet-millet yönetimi de...
Bir nebze aklı kesen hiçbir siyâsetçi, bindiği dalı kesmez! 
Kendisini genel başkan seçen ve "ülkücü irade" diye yıllarca iltifat ettiği delegelere, şimdi kendisine muhalif diye hakaretler etmez!
Yıllarca; Genelbaşkan Yardımcılığı, Meclis Başkan Vekilliği, Bakanlık ve milletvekilliği verdiği birilerine şimdi rakipler diye; "Şuranın-buranın ajanı"ı diye iftira etmez! 
Eeee! Böyle Eş-Başbakan'a da, böyle muhalefet yakışır!
Yazık ki olan, millete olur!
Baylar!
Hakir gördüğünüz, tahkir ettiğiniz bu millet, tarih mimarı Türk Milletidir!
Başınıza Türk Milleti kadar taş düşsün! Düşsün ki, belki hızla düşerken millet ayıksın ve siz de ayıkasınız ki, Ehl-i Beyt Gemisi'ne binerek Kâinat Türk Devleti Seferi'ne katılasınız...
Katılasınız ki mukadder olan zafer, biraz daha tez gelsin!"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...Selâm, sevgi, dua...